Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... iyi bir evin yuva olabilmesi için orada bir aile olması gerekmez mi? Evlilikten söz etmiyorum sadece, birini seven, biri olmadan ötekide mutsuz olacağından aynı çatı altında yaşamayı seçmiş insanlardan bahsediyorum. Sadece bir eş de değil, müşfik bir anne, ona baktığında köklerini hissedebileceğin, onun bedeninde kendini görebileceğin bir baba, belki daha da iyisi bir şefkat gösterebileceğin bir evlat, onun, seni hayata bağlayacak bitmek bilmez sorunları... Böyle insanlar olmadan, düzenli tertipli de olsa, her tarafı bal dök yala, tertemiz de olsa bir mekana yuva denilebilir miydi?...
Reklam
"Güzel yaşamak için hayatın zehrini için. Diri kalmak için ölümü sevin. Uçun ve belirli bir yuva edinmekten kaçının. Çünkü kuşları hep yuvalarında avlarlar."
Düşüncelerinizde "ben" yerine daha çok "biz" e yer verin. Eşinizi daha çok desteklemeye ve kendinizi daha az savunmaya hazırlıklı olun. Arada bir tartışmayı kaybetmeye istekli olun. Arkadaşlığınızı yeniden kurarak binlikte bir yuva inşa edin.
İçinde ahlak, adalet ve sadakat barınmayan eve yuva denilmez.
Sayfa 108
İnsan kendi evinden, kendi yurdundan huzurlu yuva bulamaz.
Sayfa 212
Reklam
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi
''Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir.. Ona sperm verirseniz, size bir çocuk verir.. Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva verir.. Ona sebze verirsiniz, size yemek verir.. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir.. Ona bir şarkı söyleyin, size konser verir.. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak geri verir.. Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun..''
Yuva tam onların hizasında, on metre aşağıdaydı. Kayadaki bir yarığa sıkıştırılmış kuru dallardan oluşan büyük bir platformu andırıyordu. Tepesi çanak şeklindeydi ve yeşil yapraklar, yosunlar dizilmişti. Çukur kısmın ortasında iki yavru kartal titrek bacaklarının üstünde duruyorlardı. O kadar küçüktüler ki başlarını güçlükle dik tutuyorlardı. Koca gagaları tüylü gövdelerine göre çok orantısızdı ve içinden çıktıkları yumurtaların kabukları daha uçlarında duruyordu. "Çok çirkinler, ama aynı zamanda çok da sevimliler. Şu kocaman süt gibi gözlerine bak." Eva güldü, sonra başlarının üstünde çırpılan dev kanatların sesini duyunca korkuyla büzüldü. Önce dişi, sonra da erkek kartal öfkeyle haykırarak, pençelerini uzatmış, yuvalarını ve yavrularını korumaya hazır bir şekilde onlara doğru dalmıştı.
''Her yıl,bahar Ağrıdağının üstüne yürürken,dağın yamacındaki Küp gölünün kıyısına o yörenin tekmil çobanları gelirler,kepeneklerini gölün bakır rengi toprağının,kırmızı çakmak taşı kayalıklarının üstüne serip halka olup otururlar. Çobanların her yıl sayısı değişir. Tanyeri ışırken bellerindeki kavallarını çıkarıp Ağrıdağının öfkesini hep birden
Reklam
Akileyi kuşattığı halde üç ay alamayan Attilla bir gün kalelerin etrafında dolaşırken şu manzarayı görür: bir kale harabesinin içine yuva yapmış leylekler yavrularını sırtlarına alarak kırlara doğru uzaklaşmatadırlar .ve kumandanlarına dönerek şöyle der :''istikbali hissetmek kabiliyetinde olan mahlukat, kat'i tehlike karşısında itiyatlarını değiştirirler.'' sonuç daha o akşam kale alınmıştır.
Sayfa 221Kitabı okudu
“Annesi İsmail Ağa’ya şöyle öğütler: ‘Bir de senden dileğim, oğlum, o kasabaya gidersen, o Ermenilerden kalma evleri, tarlaları kabul etme. Sahibi kaçmış yuvada, öteki kuş barınamaz. Yuva bozanın yuvası olmaz. Zulüm tarlasında zulüm biter.”
''Sen hiç bir mayıs akşamı, bir gül ağacına, bir dileğini asmadın mı, diyor bir ses. Ne dileği, diyor öbür ses. Hangi dilek? Hangi gül dalına? Ne zaman? Nasıl? Niçin? Nerde? Herhangi bir dileğin için, diyor o ses. Örneğin bahçe içinde sessiz bir yuva. Örneğin anaç bir kadın, yatağını ısıtacak. Örneğin senin adını yaşatacak bir çocuğunun olması.
-Altın kadının süsüdür. -Hayır kadının süsü iffetli imanı, ihlaslı ibadeti ve hak yolunda eşine olan sadakatidir. Hz. Peygamberimiz, Fatma'nın kolunda altınlar gördüğünde "Ateş bunlar at" dememiş miydi? Eğer maddi zenginlik Allah'ın kulları üzerinde görmek istediği nimet ise, bunu en çok kimin üstünde görmek isterdi? Alemlere rahmet olarak gönderilende görmek istemez miydi? Neden yok peki? Hz. Ömer'de, Hz. Ebubekir'de neden görülmedi bu nimet? Hz. Ali neden tek dirhem miras bırakmadı? Ömür bir hikaye gibidir. Hikayenin uzun veya kısa sürmesi değil, iyi olup olmadığı önemlidir. Siz iyi sofralar, iyi elbiseler, iyi evler istiyorsunuz öyle mi? Samandan bir dam, hür insanlara yuva oluyordu. Şimdi mermer ve altın tavanlar altında bir köle sürüsü yaşıyor ve bunun adına iyi yaşamak diyorsunuz.
Sayfa 117Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.