“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
İnce Memed 1 incelemem #47699683
''Zulme karşı koymamak zalime ortak olmaktır.''(s.181)
İnsanın insana yaptığını başka hiçbir canlı diğerine yapmaz şu dünyada. Neden? Tabii ki de menfaati için. Neden? Kendi rahat yaşasın, tırnağına taş değmesin, karnı aç kalmasın iyice semirsin,
Yazarımız Alison Stone, Lancaster Üniversitesi Felsefe Bölümünde profesördür ve uzmanlık alanı da feminist felsefe üzerinedir. Eserin ilk giriş kısmında kitabın kullanımı için kısa bir rehber ile karşılaşıyoruz. Kitapta bulunan teknik terimlerin açıklaması verildiği gibi, her bölümün sonunda da bizi konuyla alakalı ek okuma önerileri
Sözün bittiği yer tam da burası. Siyonist çete , insanlığın bütün değerlerine meydan okuyor. Aylardır çocuk, kadın, yaşlı ayırmadan Gazze'ye bomba yağdırıyor. Yetmiyor hastane bombalıyor .Başta ABD ve AB olmak üzere muktedirler bu soykırımı açıkça destekliyor. Bundan cesaret alan Siyonist çete bir halkı soykırıma tabi tutuyor. Filistinlileri açlık ve susuzlukla teslim alamadığını görünce daha da saldırganlaşıyor. Uluslararası Savaş hukukunu hiçe sayan ve hiçbir sınır tanımayan bu haydut devletin varlığı insanlık için en büyük tehdittir. Kendi varlığı için başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen bu pervasızlığa dur denilmeli; siyonist çete süresiz mahkum edilmelidir. Bugün susan, buna seyirci kalan herkesin bu suça ortak olduğu bilinmeli ve dünyanın her yerinde iktidar sahipleri üzerinde baskı kurularak bu zulme sessiz kalınmamalıdır.
Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
Benim için serinin ilk kitabı gibi nefessiz ve keyifli bir okuma oldu. Serinin üçüncü kitabı için şimdiden büyük bir heyecan içerisindeyim.
Yaşar Kemal okumak bir mucizeye tanık olmak gibi. Bitirilen her bir kitabının ardından bu gerçekle yüzleşerek kitabın bitmiş olmasına dair bir hüznüde beraberinde .yaşıyor insan.
Zülme karşı koymamak kafirliktir. Çocuğunun rızkını, baba yurdunu korumak, bırakıp gurbet ellere düşmek kafirliktir. Zulme karşı koymamak, zalime ortak olmaktır.
İlk kitabıyla tutulduğum bu hayranlık karşısında ikinci kitabı hemen okumak istemesem de dayanamadım.
İkinci kitabın ilk bölümünden itibaren yazar kaleminin farklılığını bana anında hatırlatıp yine nasıl bir serüvenin beni beklediğini anımsatarak aynı heyecanla okumaya başladım. Başlarda İnce Memed'in yokluğu kısa koydu,. İlk kitap sonunda yaşananlardan sonra İnce Memed'in başı daha büyük belalara giişleri uzun bir süreden sonra köyüne gittiğinde olan bitenleri öğrendiği anda yaşadıkları benim de boğazım kat kat düğümledi.
Yaşar Kemal nasıl bir yazar ki insanının mutluluğunu, hüznünü, aşka dair hislerinin derinliğini öyle bir usta kalemle satırlarda yaşatıyor ki her geçen sayfada farklı bir şaşkınlığa uğruyor insan.
Baştan sona her zamanki dolu dizgin olay örgüsünü kaybetmeden devam eden okudukça heyecanı da beraberinde getiren serinin devam kitabı en az ilki kadar harika bir kitaptı.
Serinin üçüncü kitabında buluşmak ümidiyle, keyifli okumalar diliyorum.
İnce Memed 2Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202029,4bin okunma
“Dahi olmak yeterli değil. İnsanların kalbini değiştirmek cesaret ister.”
~Yeşil Rehber (Green Book)
U S A! United States of America! Yani; Amerika Birleşik Devletleri! Elli eyalet ve bir fedaral bölgeden oluşur. “American Dreams” yani Amerikan Rüyası şişirilmiş bir balondan ibarettir. Amerikalıların bir lafı vardır, “Bullshit” yani
İsrail'i dünya tarihinden çıkarmak ve bilhassa da onun Üçüncü Dünya ülkeleriyle bağımı koparmaktır. Nitekim Ariel Şaron, Guş Etzion adlı yerleşim biriminde yabancı Yahudi heyetleriyle yapılan bir toplantıda
"Kendi dışımızda kalan dünyadaki herkesten bizim her şeyi isteme hakkımız vardır... Yahudiler olarak bizim hiç kimseye borcumuz
Türkiye'nin en büyük toplumsal problemi olarak Kur'an'ı günümüzde uygulamaya çalışan yobazlar var diyenlere rastlamak hiç de olağan dışı bir durum değildir. Hayatı boyunca Kur'an'ı bir kez dahi anlayarak okumayan, Kur'an'da büyücülükten, muskacılıktan, menkıbelerden, masallardan bahsedildiğini zannede zannede
G/itmek. Bu aynı zamanda çoğul yalnızlıklara ve yanlışlıklara itmek değil mi kalanı ? Değil mi ki namerde muhtaç olur insan yalnızken.. Bu da bir yerde namerde mert olma şansı vermek değil mi ? Değerlendirilir mi ?
Bir yerden çekip gittiğim bir zamandı. Muğla Milas'ta balkonda otururken, sokak lambasının etrafında dönüp duran bir şeyler
Zaza-Kürt İlişkisi Üzerine Notlar
Zaza-Kürt ilişkisi genellikle dil üzerinden tartışılıyor.
İlk yıllarda yeterince anlaşılmayan, anlaşılmak istenmeyen Zazaca ile Kürtçe´nin farklılıĝı, ayrı diller olduĝu artık daha iyi görülüyor. Akademik alanda yapılan çalışmalarla, bilinen, bilim yöntemi ile izah edildi. Bilinen diyorum, çünkü Zaza ve Kürt
Aşkın, cesaretin ve masumiyetin buluştuğu kitaptır; “Zeliş”.
Ercan Kesal’in son zamanlarda verdiği bir röportajında okuduğum bu satırların özellikle son cümlesi bugünün bazı gençlerin kitap ve edebiyat anlayışını çok iyi tarif ettiğini düşünüyorum. Olduğu gibi aşağıya alıyorum alıntıyı; “… Bu kadar aynileşmek, düzensiz bir vasatın esiri
Kehribar Geçidi, halk arasında Yedi Uyurlar, Ashab-ı Kehf isimleriyle bilinen yedi insan ve bir köpeğin kıssasından esinlenerek oluşturulmuş bir kurgu. Esinlenme diyorum çünkü hikâyenin aslı tam olarak bilinmiyor. Çeşitli din ve dillerde, kahramanları çeşitli isimlerle başka başka anlatılan bir öykü bu zira. Gerek Hristiyanlıkta gerekse İslam’da