Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GAİBİ HİSSEDİLİR HÂLE GETİRMEK ve MUHABBET...
Basiret... Feraset... İmân, "kalb gözü" ile görme işi, "zevken idrak", sezgi ve bedahet davası... Bir bâtın kahramanı buyuruyor ki: - "Gaibi hissedilir hâle getirmek, muhabbetin hassasıdır!" Hassa: Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan şey. Bir şeye mahsus kuvvet. Tesir. Menfaat. Âdet ve alâmet... Hass: Duyan. Hisseden. Duyucu. Duygu..."
Sayfa 36 - 1.Levha, -O'nun Hayatı- İmân Zevken İdrak, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yıldızlardan derlemem vardığım yargıları, Oysa müneccimliği enikonu bilirim; Ama anlatmam iyi ve kötü yazgıları: Ne afet ve kıtlıklar, ne alt üst olan mevsim. Anlara fal bakamam, geleceği göstermem; Söylemem kime şimşek, yağmur ve rüzgar kısmet, Tahta geçeceklere ikbal müjdesi vermem Gök kubbede bulsam da türlü türlü alamet. Senin gözlerindedir bildiğim her ne varsa, O değişmez yıldızlar kaynağıdır sanatın, Birlikte yaşar gerçek ve güzellik yaşarsa; Sen sürdür varlığını, sürüp gitsin kaç batın. Yoksa, senin gelince sonun -bu falcı bilir- Gerçekle güzelliğin kıyamet günü gelir.
Sabrın sonu selamet, Sabır hayra alamet. Bela sana kahretsin; Sen belaya selam et!
Sayfa 73 - SabırKitabı okudu
Kulun Allahu Teala'yi sevmesinde samimi olup olmadığı, başına bela ve musibet geldiği zaman ortaya çıkar. Bela ve musibet geldiğinde sabır ve sükûn halini muhafaza edebiliyorsa o gerçekten Allahu Teala'yi seviyor demektir. Musibet ve fakirlik zamanında sebat gösterebilmek bu sevgiye delil ve alamet yapıldı
Sayfa 188Kitabı okudu
DP Dönemi Siyasetle İlişkisi Demokrat Parti’nin 1950-1960 yıllarında iktidarda bulunduğu dönemde Serdengeçti dergisinin 11. sayıdan başlamak üzere 32. sayıya kadar toplam 22 sayısı çıkmıştır. Aşağıda da örnekleriyle incelendiği üzere bu sayılarda CHP’ye yönelik eleştirilere devam edilmekle birlikte, ilk dönem DP’ye karşı destekleyen ve
Reklam
Suya bakarak düşünüyordu ki, aile sahibi evsiz bir adam için bu hayra alamet değildi. Ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışmak hoş olmaz; ama şunu biliyorum, tüm Londra da biliyor: İşsizlerin eşlerini ve çocuklarını öldürmesi, az görülen bir şey değildir.
Sayfa 95
Evet, intikam duygusunun yokluğu bir insan için belki iyi alamet değildir. Fakat ben, hayatımın hiçbir çağında böyle bir heyecanın, beni yoklamadığını itiraftan çekinmeyeceğim. Ne yapalım, böyle yaratılmışım. Cüzzamlı yanık acısına ne kadar duygusuzsa, ben de kuyruk acısına öyleyim.
"Ümit el edip bizi çağırıyor,keder ise acele ettiriyor,beklenti içindeki kalpler hızla çarpıyor. Bu ateşli değişiklik arzusu hayra alamet olmalı. Gelin!"
Sayfa 424Kitabı okudu
Şunun bilinmesi gerekir ki cevher, araz, cisim, akıl, nefis, felek ve unsurlarıyla bütün mümkün varlıklar âlemi kâdir-i muhtar olan Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur. Allah Teâlâ bunların hepsini yokluktan varlık sahasına çıkartmıştır. Bunlar var olma konusunda Allah'a muhtaç oldukları gibi varlıklarını sürdürme konusunda da Allah'a muhtaçtır. Allah Teâlâ sebep ve araçlarla kendi fiilini perdelemiş ve yüce kudretini hikmet kubbeleri altına gizlemiştir. Hatta sebep ve araçları kendi fiilinin varlığına birer alamet kılmış, hikmeti de kudretine ulaştıran bir köprü yapmıştır.
Sayfa 59 - Semerkand YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Düşündüm. Bu düşünmek beni renkli biri yapmıştı. Bu sebeple hayra alamet de değildim. Hayaletin dik alasıydım.
Sayfa 91 - Metis Yayınları
Eğer gözün varsa, insanın sîmasına bak, gör ki; zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar, belki ebede kadar, bu küçük sîmada, a'zâ-yı esasîde ittifak ile beraber, herbir sîma, umum sîmalara nisbeten, herbirisine karşı birer alâmet-i farikası var olduğu kat'iyyen sabittir. Bunun için herbir sîma, ayrı bir kitabdır. Yalnız san'atın tanzimi için ayrı bir yazı takımı ve ayrı bir tertib ve te'lif ister. Ve maddelerini hem getirmek, hem yerleştirmek ve hem de vücuda lâzım olan herşeyi dercetmek için, bütün bütün başka bir tezgâh ister. Haydi, farz-ı muhal olarak tabiata bir matbaa nazarıyla baktık. Fakat bir matbaaya ait olan tanzim ve basmak, yani muayyen intizamını kalıba sokmaktan başka, o tanzimin icadından, icadları yüz derece daha müşkil bir zîhayatın cismindeki maddeleri, aktar-ı âlemden mizan-ı mahsusla ve has bir intizamla icad etmek ve getirmek ve matbaa eline vermek için, yine o matbaayı icad eden Kadîr-i Mutlak'ın kudret ve iradesine muhtaçtır. Demek bu matbaalık ihtimali ve farzı, bütün bütün manasız bir hurafedir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.