Mersi, almayayım, şahane olmak istemiyorum. Eski bir şiir kadar hüzünlü olmak istiyorum sadece. Ama olamıyorum. Madem olamıyorum, bari kızıl olayım. Ayna ayna söyle bana, kestikçe saçlarımı bir şey değişir mi hayatımda? İleriye akan zaman, bir yolunu bulup geriye akar mı?
"Ayna ayna, söyle bana, en güzel kim; eh bu ben değilim, ben olamam, bunu nerden mi biliyorum, biliyorum çünkü benimle konuşulduğunda hep bir başkasından söz edilir."
1538'de annesi Helena'nın ölümüyle Çar iV. ivan (veya Korkunç Ivan) sekiz yaşında öksüz kaldı. Önündeki beş yıl boyunca soylu sınıfın, ülkeye korku salmasını izledi. Arasıra genç İvan'la alay edip ona taç giydirir, eline asasını verir ve tahta çıkarırlardı. Küçük çocuğun ayakları koltuğun kenarından sarkarken kahkahalar içinde onu
Hayaller birikmişti masamda
Kayıplar birikmişti
Yarın başlarımlar dudaklarımda
Yollarımda hep bi sakınlar birikmişti
Şöyle bir bakıyorum da tekrar
Görememişim bakmakla yetinmişim insanlara
Her aralanan kapıda kuyruğa girerlermiş Buldukları her çatlağın üstünde debelenirlermiş
Görememişim
İnsanoğlu bencildir hem nasıl bencildir ki
Bazen keşke
Bugün bayram sevdiğim
Can diyerek bakıyorum uzağa
Sen mi ayna, ayna mı sen, bilmedim
Ben yine bir evde yapayalnızım
Neyi arıyorum ben yine bir sokakta
Kâh bayramdan bîhaber avareyim
Kâh kendimi bekliyorum
Pınarları kuruyan bir durakta
Kitap 1932 yılında yazılmış distopik bir kurgu.
Olaylar bir kuluçka merkezi gezisi ile başlıyor. Bu merkezde insanlar tabiri caizse “üretiliyor” ve bu insanların hayatlarının devamında yapmaları gereken şeye şartlandırılıyor.
Herkes şartlandırıldığı şekilde hayatına devam ederken bir aykırı karakterimiz var, Bernard. Bernard kendini buraya ait
Ayfer Tunç, sevdiğim çağdaş yazarlardan...Dilini ve anlatımını sadelik ile yoğuran bir yazar. Bu sadelik sıradanlık değil ama. İnsanı, duyguları olduğu gibi betimleme üzerine bir sadelik ve bence güzellik, samimilik...
Bu kitabı da sevdim ama okumakta biraz zorlandım. İlk başta basım hatası var diye düşündüm ama değil. Okursanız anlarsınız sebebini. ;) Günlük şeklinde bir eser. Altını çizdiğim çok yer oldu. Bazılarını bırakıyorum şuraya.
"Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde."
"Ne gelir elimizden insan olmaktan başka."
"Ayna ayna söyle bana, kestikçe saçlarımı bir şey değişir mi hayatımda?"
"Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır’ derdi, ‘ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez."
"Şimdilerde günler beni olduğum yere çiviledi. Kendi çarmıhımda sızlanıyorum."
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,8bin okunma
Spekülatif kurgunun sınırlarını zorlayan öyküler, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği bir dünyada bizi bekler. Gizemli lunaparkların kapılarını aralayarak zamanın ötesine geçen kızlar, modanın acımasız yüzünü gösteren hologramlar, ve isimsiz karakterlerin yaşam sinyallerini ölçen gizemli küreler… Bu öyküler, bilinmeyenin çekiciliğiyle okuyucuyu
Enes’in Peygamberimizden rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
“Cebrail, elinde beyaz bir aynayla bana geldi ve şöyle dedi:
- Şu gördüğün ayna, senin ve senden sonra gelecek ümmetin için bayram olsun diye Rabbin tarafından farz kılınan cuma günüdür, dedi.
Bunun üzerine ben şöyle sordum:
- Bu günün bizim için ne gibi faziletleri vardır?
Cebrail şöyle cevap verdi:
- Sizin için, bugünde öyle bir saat vardır ki, kim kendisine taksim edilen bir hayrı o saatte isterse Allah ona istediğini ihsan eder. Eğer kendisi için taksim edilen hayır yoksa, duâsının yüzüsuyu hürmetine istediğinden daha büyük bir hayrı ona kıyamette azık olarak verir. Veya o saatte kendisi için yazılan bir şeyden Allah’a sığınırsa, mutlaka o yazılandan daha büyük bir felaketten onu korur. O gün, bizim nezdimizde günlerin efendisidir. Biz, o güne kıyamet gününde ‘artırma günü’ manasına gelen ‘yevm-ul mezid’ demekteyiz.
Ben Âhirette mezid günü denmesinin hikmetini sorduğumda, Cebrail bunun üzerine şöyle dedi:
- Allahü Teâlâ, cennette miskten daha güzel kokulu beyaz bir vadi yaratmıştır. Cuma günü olduğu vakit kullarını buraya davet eder, Hak Teâlâ ‘illiyin’ denilen makamdan kürsüsüne iner. Sonra, o şekilde cennet ehline cemalini gösterir ki, onlar doya doya onun keremli vechini temaşa ederler.”
T aberâni, Evsat’da, İbni Merdeveyh tefsirinde, Şafii de Müsned’inde rivayet etmişlerdir.
Mersi, almayayım, şahane olmak istemiyorum. Eski bir şiir kadar hüzünlü olmak istiyorum. Ama olamıyorum. Madem olamıyorum, bari kızıl olayım. Ayna ayna söyle bana , kestikçe saçlarımı bir şey değişir mi hayatımda? İleriye akan zaman , bir yolunu bulup geriye akar mı ?