Biz kadınlar,
Camdan büyük bir fanusun içindeyiz
Korseden sütyene mahpus yaşarız
Namus diye biri karar verir;
başımızı örtmemize,
eteğimizin uzunluğuna.
Pantolon yasaktır bize
Tahrik edermiş erkekleri.
Kırk üç gün gibi oldukça uzun bir zaman diliminde okudum Anna Karanina'yı ve oturup hakkında bir şeyler yazma konusunda da ciddi tereddütlerim var. Nerdeyse külliyatını hatmetmiş olmama rağmen Kont beni her seferinde ısrarla şaşırtmaya devam ediyor. Sürprizlerle dolu bir adam değil elbette kendisi, öylesine sıradan ve bu sıradanlığı ile sıradışı
Her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu daha nasıl anlatabilirdi ki!
Albert Camus .
Bay Meursault için annesinin ölmesi doğaldır. (O anne der sadece,sahiplenme duygusuna sahip değildir )evlenmek ile evlenmemek arasında fark yoktur. Hatta Ayşe yada Fatma onlar arasında bile fark yoktur. “Sevmek bireyleri değiştirmez,tutku arzu, her şey olabilir, hiç bir şey olmayabilir” Çünkü Bay Meursault etrafını iyice gözlemlemiştir ve tanıdığını sandığı kişinin evlendiğinde o olmadığını gördüğü çiftler vardır,mutsuzluk vardır,boşanmalar vardır. ( ilk okurken acayip gelen karakter düşünürken karakter analizi yaparken ne kadar haklı olduğunu düşünmeden edemedim. Bu konu apayrı tartışma konusu olabilir. EVLİLİK!) O kadar hissiz ve duygulardan yoksundur ki “Kendisini kimsenin anlamayacağını bildiği için anlatma çabasına girmez” (bir yerlerden size de tanıdık geldi mi!)
Sizde mevcut olmayan bir duygu ahlak sorununa dönüşmesi doğru mudur?
Bir hata yaptığınızda kimsenin sesini çıkarmadığı duygu durumunuzun sebeb olduğu ithamlarda bulunulması doğru mudur?
Bay Meursault karakteri üzerinden ben yorumladım sadece,elbetteki romanın konusu ve akıcılığı mükemmel. Hayatıma yeni bir unutulmaz karakter ekledim “Bay Meursault” hoşgeldin.
Sonuna kadar karakterin yaşamak istemeyen bir insan olduğunu düşündüm. Depresyonda düşündüm,hissettim,yazarın mükemmelliğinden sonuna geldiğimde ise nasıl yanıldığımı nasıl ters köşe olduğumu anladım. “Amacı hayatın anlamsızlığımdan yakınmak değil, hayatı herkes gibi anlamlandırmadığından farklı gördüğünü anlatmaktadır.” Hayat dersi veren kitap
2022/68. Kitap: Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi.
Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Kırmızı Azap, Suzan Defter, Memleket Hikâyeleri ve Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura’dan
Türk Tipi Empati : Aynı şeyi senin anana bacına yapsalar iyi mi?
Türk Tipi Felsefe: Fazla düşünme kafayı yersin.
Türk Tipi Psikoloji: Delidir, ne yapsa yeridir.
Türk Tipi Sosyoloji : Elalem ne der?
Türk Tipi Eğitim: '' srım dersine sanki okuyup da apartman yöneticisi olacak p****k '' (Zehraca )
Türk tipi sağlık :
Ömer Gezen' e ve tüm dostlara teşekkür ederim.Sizler de bu anlamlı harekete katılmak isterseniz #51007323
{Liste Güncellenecektir. Yoruma Siz de Sevdiğiniz İncelemeleri İliştirebilirsiniz.}
*Gülnaz Eliaçık
Öncelikle şunu söyleyeyim: Konu çok hassas. Ki bu nedenle birçoğunuz bu konular hakkında konuşmaktan çekiniyor ve hiçbir şey söylemeden kitabı okuduğunuz gibi bırakıyorsunuz. Erkekler bu konular hakkında konuşmak konusunda kadınlardan daha da geride, kadınlar hemcinslerinin halinden anlamaya çalışsa da erkeklerin birçoğunda bu durum yok. Şimdi
Dünya tarihindeki en önemli Rus yazarları arasında yer alan Tolstoy... Aristokrat bir ailenin ferdi olan yazar, aile konağında meydana geldi. Para durumları iyiydi, Dostoyevski gibi yokluktan gelmiş bir yazar değil kendisi; ancak aile durumları hiç de iç açıcı değil. 2 yaşında(1930) annesini, 9 yaşında(1937) babasını kaybediyor. Çok iç açıcı bir
"Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı."
Kitaptan bahsetmeye başlamadan önce sizlere birazcık Plath' den bahsetmek isterim;
Sylvia Plath 27 Ekim 1932 yılında Boston' da ailenin ilk çocuğu olarak doğar. Annesi Avustralyalı babası ise Alman'dır. Babası Boston Üniverstesinin biyoloji bölümünde
Hiç hayat kadınlarıyla empati yaptınız mı? Onların “çalışma” koşullarından haberiniz var mı, haberimiz var mı? Onlara iş verir miyiz, onlarla evlenir miyiz? Herkesin cevabı koca bir “hayır” olur. Fakat onların orada olmalarının sebebi biziz. Bedenini satan kadınların, tacize tecavüze uğramış çocukların acılarında bizim sorumsuzluğumuz,
❝𝑴𝒖̈𝒓𝒆𝒌𝒌𝒆𝒑 𝒏𝒊𝒚𝒆𝒕𝒊𝒏𝒆 𝒓𝒖𝒉𝒖𝒎𝒖 𝒌𝒖𝒍𝒍𝒂𝒏𝒅𝜾𝒎.❞
Tam adı 𝐹𝑒𝑟𝑛𝑎𝑛𝑑𝑜 𝐴𝑛𝑡𝑜́𝑛𝑖𝑜 𝑁𝑜𝑔𝑢𝑒𝑖𝑟𝑎 𝑃𝑒𝑠𝑠𝑜𝑎 olan yazarımız 1888 yılında Lizbon'da doğmuştur.Babasını küçükken kaybetmiştir. Annesi ise onu terketmiş ve başka biriyle evlenmiştir. 1914 yılında, her şeyi, olabilecek bütün tarzlarda hissetmek için, kendi içinde gücü olarak bulunan farklı yazar kimliklerini
Benim küçük Jane'im. Bu güzel tatlı romanı kısaltılmış değil de tam metin olarak okumanızı tavsiye ediyorum. 660 sayfa hiç anlamadan ellerinizin arasından kayıp gidecek ve sonunda niçin bitti diyeceksiniz. Ben Koridor Yayınlarının o harika kapak tasarımlı, bez ciltli versiyonunu okudum ve kelimenin tam anlamıyla bayıldım.
Jane Eyre benim okuduğum