Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Herhangi bir beklenti içine girmeden elime aldığım bu eseri okurken, senkronize bir şekilde bir evin çatısına tüneyen güvercinler gibi benim de zihnimde düşünce kuşları oradan oraya uçuşup durdular...
İncelemeye başlamadan önce, bu ay bu eseri çok başarılı bir çeviri ve baskı kalitesi ile dilimize kazandıran
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Tarık Tufan uzun zamandır takip ettiğim birisi. Öyle ki, ta Meksika Sınırı programına dayanır tanışıklığımız. Konuşurken birden ilginç bir fikir sunar size, aklına gelen zor meseleyi, kendi tespitini toparlamaya çalışırken yere bakarak, tane tane sözcükleri bulup çıkarırken aralara bir ‘eee’ katarak anlatır, sonrasında ilginizi çekecek olan o
İnsan her zaman annesini sever mi?
Babasızlık nasıl bir duygudur? Ya da annesizlik?
Sevdiğiniz halde başkaları için sevmiyormuş gibi davranmak zorunda kaldınız mı hiç?
Geçmiş her zaman geçmişte kalır mı?
Fakirlik utanılacak bir şey midir?
Aşk var mıdır?
Adalet nedir?
Namuslu olmak ne demek?
Yaşadığı yeri değişince insan da değişir mi?
Her
MERHABA DOSTOYEVSKİ!
Bir merhaba dedim. Çünkü ben akıllı ben, hiç Dostoyevski okuyan biri değilmişim. Etkinlik ile bu açığı kapatacağım.
Geldik yemeğe, ama kitapta da yemek var. Kovulmadık biz umarım. Oturduk mu masaya? Mozart eşliğinde yiyoruz kitaplarımızı. Mozart bu kitaba özel. Tabi ki başka şeyler de dinleyeceğiz elbette. Kemancı var mı
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Uzun bir aradan sonra merhaba demek bazı bedenlerde ıstırap yaratsa ve zor olsa da bunun buradaki kişiler ve benim için hiç mi hiç ehemmiyeti yok. Tek olduğumuz bir yaşamda başkalarını ayna görevi olarak kullanıp üzerimize çeki düzen vermenin azabını toplumsal olarak en derinlerde hissetmeliyim ki; buna ihtiyaç duyuyoruz. Bu durum bizim
TOK AÇIN HÂLİNDEN BİLMEZ: "varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez" anlamında kullanılan bir söz.
Evet, aç birinin hâlini ancak o açlığı iliklerine kadar yaşayan biri anlayabilir. Knut Hamsun’un hayat hikayesi incelendiğinde eserinin gerçekliğini, etkileyiciliğini oluşturan en önemli unsurun yazarın açlık
Sene 1942, Sisifos Söyleni’nin basım yılı. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı’nın gittikçe acımasızlaştığı yıllar… İnsanın değerinin sorgulandığı ve adeta bir hiçmiş gibi sokaklara fırlatıldığı yıllar… O gün yaşayanların bir ertesi gün yaşayacağının hiçbir garantisi yok. Silahlar evlerinin kapılarına kadar dayanmış...
Bu inanılmaz buhranın yarattığı