Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Oncelikle Aristo'nun, yasadigi dönem için çok iyi bir gözlemci oldugunu belirtelim. Özellikle solucan, böcek gibi küçük hayvanlarda yaptigi gözlemler çok ilginç bir sonuçla karsilasmasina neden olmustu. Zira inceledigi hayvanlarin hiçbirinde belirgin bir beyin yapısı yoktu. Eger beyin, aklin ve ruhun bulunduğu merkezi bir yapi ise bu canlilarda da muhakkak olmalıydı. Çünkü bu canlılar hareket edebiliyor, besleniyor ve çoğalabiliyorlardı. Eğer bu canlilarda beyin yoksa o zaman aklin ve ruhun bulundugu yer baska bir organ olmalıydı. Aslına bakarsaniz Aristo'nun bakis açisi oldukça mantıklı gözükmektedir. O nedenle burada hemen araya girerek bir konuya açiklik getirelim. Solucan ve böcek gibi insana göre daha ilkel olan canhlarda bildigimiz anlamda bir beyin olmasa da gangliyon adini verdigimiz yapilar bulunmaktadir. Bu yapilar bir bakıma beyin görevi görüp canlının sinir sistemini idare ettirerek hareket etme ve beslenme gibi birçok olay kontrol edebilirler.
Tekrar konumuza dönecek olursak; sizlerin de her modern insan gibi ortalama şeyler yediğinizin ve ölü yakınlarınızı yemek gibi ilginç bir düşüncenizin olmadığının farkındayım. Ama en baştan söyleyelim, zira biraz sonra okuyacaklarınız gerçekten de canınızı çok sıkabilir. Çünkü bu kısmı okuduğunuzda, beyne faydalı gıdaları aramak yerine, beyne zararlı besinlerden uzak durmanın çok daha öncelikli olduğunu göreceksiniz. Nihayetinde, hepimizin üzerinde modern insanın beslenme laneti bulunmaktadır. Yani özetle, ilkel olmak ayrı bir dert, modern olmak daha ayrı bir dert sevgili insan.
Reklam
Kitabın ilerleyen bölümlerinde de göreceğimiz üzere, şu an içinde bulunduğumuz koşulların en önemli mimarlarından biri de beslenme biçimimizdir. Doğal olarak, göbeğinize bakıp sahip olduğunuz mimari yapıdan hoşlanmıyorsanız eğer, yapacağınız şey çok basittir: Ya mimarı değiştireceksiniz ya da mimariyi. Mimarı, yani kendinizi değiştirme şansınız olmadığına göre, mimariyi, yani beslenme biçiminizi değiştirmek zorundasınız. Aslına bakarsanız ortada ironik bir durum söz konudur. Zira ilginç bir şekilde, siz sadece mimariyi değiştirseniz bile bu değişiklik, mimarın değişmesine neden olacaktır. Peki, daha sağlıklı bir beyne sahip olmak için tam olarak ne yapmamız gerekmektedir?
Bizim kuşak için Gazi Mustafa Kemal Paşa, şimdi Atatürk deyince akla gelen yapay ve soyut kavram, acemice yontulmus. Çirkin heykellerde görünen çatık kaşlı devlet simgesi değil, aramızda yaşayan canlı ve çok renkli, çok çekici bir insandı. Hiç çatık kaşlı değildi. Tam tersine, hafif gülümseyen, son derece güzel bir insandı. Böylesine güzel bir insanın bu kadar çirkin heykelleri yapılmasına bir türlü akıl erdiremedim. Şehlalığın dan ötürü karışık baktığı için, sadece önündekileri değil, yanındakileri de, hattâ arkasındakileri de görebilirdi sanki. Karizma sözcüğü gelişigüzel kullanılıyor şu sıralarda. Ama asıl karizmanın ne olduğunu anlamak için, onu şöyle bir görmek yeterdi. Boyu, günümüzün ölçülerine göre kısa sayılabileceği halde, (çünkü iyi beslenme, vitaminler ve spor sayesinde, Türklerin boyu uzadı artık) Mustafa Kemal öyle biçimliydi ve öyle iyi giyinirdi ki, uzun boylu izlenimini verirdi. Benim yaşımda bir kadın, Mustafa Kemal'in salt fiziksel görüntüsünü, günümüz devlet adamlarının fiziksel görüntüsüyle karşılaştırınca, kendini biraz fena hissediyor doğal olarak.
Zarların okside olmasının bir diğer sebebi, hücrelerin enerji üretim verimlerinin azalmasıyla ilişkilidir. Bu durum yukarıda detaylı olarak ele aldığım metabolik esneklik kaybıyla açıklanabilir. Yiyecek ve oksijenin yakılması verimsizleşir; verimsiz çalışan bir arabanın motorundan çok egzoz çıkması gibi, artık ürün olarak serbest radikaller artar. Hücreler bu egzozu temizleyecek kapasiteye sahiptir. Ancak yaşlanma süreciyle bu kapasite azalırken sağlıksız beslenme alışkanlıkları da duruma tuz biber eker. Basitçe, sağlıksız beslenme "yi, hücre enerji motorlarından daha çok egzoz çıkaran, verimsiz yakıtlardan oluşan bir beslenme şekli olarak tanımlayabiliriz.
Can Boğazdan Çıkar
Kim bu kitabı okursa ve bitirirse bana çok dua edecek kan grubuna Göre beslenme müthiş bir kitap saygılar hürmetler... Okurlara
Reklam
Obez hastalarda depresyon gelişme riski yaş, cinsiyet, medeni durum, kronik hastalıklar, düşük sosyal destek ve ekonomik güçlükler gibi diğer risk etkenlerinden bağımsız olarak toplumun geneline göre 5 kat daha artmıştır. Bu alanda yapılan çalışmalara göre obez kişilerde depresyon riski %55 oranında, depresif kişilerde obezite riskiyse %58 oranında artmaktadır. Depresyonla obezitenin bu karşılıklı ilişkisini açıklamak için birçok görüş öne sürülmüştür. Biyolojik etkenler arasında nöroinflamasyon, nörometabolizmadaki değişiklikler ve oksidatif stres yer almaktadır. Bedenimizin homeostatik dengedeki bozulmalara ve stres yaratan uyaranlara verdiği tepkiyi düzenleyen sistem hipotalamo-pituiter-adrenal (HPA) eksenidir. Hem depresyon hem de obezitede bu ekseninin aşırı aktif olduğunu gösteren belirteçlerin varlığı bu iki hastalık da benzer biyolojik mekanizmaların devreye girdiğini düşündürmektedir. Artmış inflamasyon yanıt ve buna bağlı olarak nörometabolik yanıtlardaki değişimler her iki hastalık için de ortak bulgudur. Leptin ve insülin gibi enerji metabolizmasını düzenleyen hormonlardaki düzensizlikler yine her iki hastalık için de benzerdir ve bu düzensizliklerin, her iki durumdaki aşırı yeme davranışlarında sorumlu olabileceği öne sürülmüştür..
İnsanın hayvan cesetlerinin kanı, eti ve yağı ile beslenmeye ihtiyacı yoktur. Meyve ve otlarla yaşayıp sağlıklı kalabilir. Bu, riyazet hayatının gerektirdiği bir beslenme tarzı olmayıp, daha çok, doğa yasalarıyla uyumludur. Daha sağlıklı, lezzet verici ve insanidir.
Profesör J. Lefevre, bilimsel kitabı Examen Scientifique du vegetarisme'de, bitkisel yiyeceklerin bedensel ve zihinsel güçleri artıracak tek besin olduğunu parlak bir şekilde ispat ettikten son­ra şu sonucu çıkarır: Vejetaryenlik, beden uzuvlarını yormadan, her türlü zehirden uzakta, bedensel uyarıcı güçlerin gelişmesine ve soğuğa karşı direncin artmasına izin veren tek beslenme tar­zıdır.
Kadınların yerküreyle baglantısının, yerkürenin yaşam sistemleri içerisinde besleme ve beslenme kapasitemize nasıl katkı sağladığını görürüz. Sağlıklı yiyecekler yiyerek besleniriz ve kadınlar aile sisteminde her zaman yemek sunan kişiler olmuşlardır ve elbette kadınların fiziksel bedeni,yeni doğan bebekler için yemek haline gelmiştir.
Reklam
Kitabın ortasından konuşmuş vesselam:))
Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.
Demek ki dengesiz apoptozdan kurtulmanın diğer bir yolu vücudun oksijen ihtiyacını karşılayabilmektir. Açık havada yapılan egzersizler, damar sağlığını koruyan beslenme alışkanlıkları gibi önlemler alınabilir. Bunun yanı sıra nefes sorunlarının düzeltilmesi ve sigara içilmemesi de önemli adımlardır.
Gece açlığında istenmeyen yağlar yakılırken, yağ yakmanın en istenen bonusu olan cilt nemlendirmesinden de faydalanı­ rız. Yağ yakmak vücudu nemlendirir. Beta oksidasyon denen açlık­ taki yağ yakımı son ürün olarak yüksek enerji dışında çok mik t arda su da çıkarır. Yağ yakımı ile ar t an hücre içi suyu içtiğimiz sudan daha farklıdır ve özel bir sudur. Bu suya yapılanmış su denir. Vücut için kullanılabilen ha z ır su anlamındadır. Içtiğimiz su da zaten oldu­ ğu haliyle vücutta dolaşma z , vücut içinde yapılandırılır. Çöl hayvan­ ları ve kış uykusuna yatan hay v anlar bu şekilde su elde ederler, yani kendi yağlarını yakarak!
Sorunun Nedeni Çok (Hazır Gıdalar)
Daha da kötüsü, bu ürünler aileler ve çocuklara "akıllarını geliştirmek", "beyinlerini güçlendirmek", bedenlerini desteklemek, bağışıklıklarına güç vermek, boylarını uzatmak, kemiklerini desteklemek gibi "hayır" denilmesi güç vaatlerle sunuluyor. Kısacası çocuk ve gençler sürekli olarak kalori bombardımanına ve yanlış beslenme tüyolarına maruz kalıyor. Uzmanlar, çocuk ve gençlerin çok yedikleri için değil, yanlış besinler tüketip yeteri kadar hareket etmedikleri için kilo aldıklarını, şişmanladıklarını belirtiyor.
Şimdilik bilinmesi gereken kısmı kısaca özetleyeyim: "Kilo almıyorsam gece de yiyebilirim" cümlesini kuruyorsak, hücrelerin zamanından önce intiharına ve ideal sayıdaki hücrenin zamanla azalmasına sebep oluruz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.