Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Papa Eftim'in Zorluklara Karşı Mücadelesi
Atatürk'ün "Hayat demek, mücadele demektir!" sözünü düstur edinen Papa Eftim'e göre insanoğlu mücadele gücünü asla kaybetmemelidir. Bugün sokakta kalsa, kundura boyacılığı ya da vapur çımalığı yaparak düşmanının elinden ekmeği söküp alacağını ve aç kalmayacağını ifade eden Papa Eftim, kilisede yaşadığı zorluklardan örnekler verdiği şu sözlerinile hayatla nasıl mücadele ettiğini anlatmaktadır: "Ve şu gördüğünüz kilise içinde hayatla ne kadar mücadele etmişimdir. Mesela öyle zamanlar olmuştur ki bütçenin darlığından dolayı sabahleyin karanlıkta kalmışımdır. Kimseye göstermeden mabedi süpürmüşümdür. Kandilleri kendi elimle temizlemiş, yağlarını değiştirmiş ve fitillerini yakmışımdır. Sonra kürsüye çıkarak bir ruhani reisi olarak sanki iki saat evvel süpürge elinde olan adam ben değilmişim gibi söz söylemişimdir. Kaç aylar mabedin kapısındaki kapıcı odasında hem binayı beklemiş hem de kapıcılık etmişimdir. Bütün bunlardan sıkılıyorum mu sanıyorsunuz? Katiyyen. Bilakis mücadele kuvvetimin fazla olduğunu gördükçe memnun oluyorum."
331 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
José Saramago ~KÖRLÜK~
Her bir satırını çok büyük keyifle okuduğum ama aynı zamanda birçok satırından tiksindiğim bir kitap yine her zamanki gibi önce kitabını okudum sonra filmini izledim kitap çoktan bitmişti ama filmini izleyip bir kaç cümle yazmak istiyordum ve filmini dün gece izledim ve tiksintim tazeyken düşüncelerimi yazayım dedim öncelikle alıp okumanızdan
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,5bin okunma
Reklam
"Sana benimle ilgili herhangi bir şey söyledi mi?" "Yemeğe geldiği gün mü? Yok, hayır." "Bir şeyler yazmıştır belki?" "Beatrice ile ben aile içi büyük bir olay olmadığı sürece yazışmayız. Yazışmak zaman kaybıdır." Demek ki ben aile içi büyük bir olay değilmişim.
Sayfa 176Kitabı okudu
“sen susalı üç hafta oldu ve bazen karıştırıyorum hangimizin öldüğünü. önce senin öldüğünü sandım. çok üzüldüm biraz zaman geçince fark ettim ki ölen benmişim ama farkında değilmişim. seni arayınca anladım gerçeği çünkü ben her daim bir yaranın sızısıyla sana koşuyorum, kanar kanamaz elimle bastırıp sana koşuyorum, yaramı sar beni öp mırıltıyla
2016 yılında Üsküdar'da düzenli katıldığım bir dini bir toplantı yeri vardı. Ve buradaki insanlar için pasta yapmak istedim. Akşamdan pastayı yapacaktım sabahleyin ise götürmeyi planlıyordum. Pasta yapma hazırlıklarında bulunurken annem "Bize de bir dilim verirsin artık" dedi. Bende bu isteğin üzerine "Belki veririm belki vermem" dedim. Aramızdaki samimiyete binaen. Fakat ne olduysa bundan sonra oldu yapmayı planladığım iki pastayı da çıkan aksilikler neticesinde tamamlayamadım. Ve toplantı yerine pastaneden apar topar aldığım böreği götürdüm. Sonradan pastayı tamamladım gelin görün ki o pastanın hepsi evde yendi. Peki bunu neden anlatıyorum? Annem pastadan isterken benim söylediğim sözün arka planına bakacak olursak sanki pastanın sahibi benmişim gibi bir tavır görebilirsiniz. Ve önemli olan diğer bir nokta ise inşaallah gibi bir kelime geçmediğidir. İnşaallah demek yani Cenab-ı Allah dilerse demekti. Fakat ben böyle bir şey söylemedim. Kısacası pastanın sahibi ben değilmişim bununla birlikte Allah dilemedikçe bir pastayı dahi evden dışarı çıkartamıyor aslında en ufak bir işi dahi yapamıyormuşum. Ben kulmuşum O(c.c) herşeye gücü yetenmiş.
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
oyun 've' gerçeklik
İşte başlıkta yer alan ‘ve’ bağlacı bizim tam da hayatı yaşadığımız,
Donald W. Winnicott
Donald W. Winnicott
un adını verdiği ‘bir ara bölge.’ Şöyle sorar: ’’Hayatlarımıza bakarsak zamanımızın çoğunu davranışlarda ya da tefekkürde değil başka bir yerde geçirdiğimizi görürüz. İşte ben ‘’nerede?’’ diye soruyorum ve bu soruya cevap vermeye çalışıyorum.’’ Winnicott’ın en önemli
Oyun ve Gerçeklik
Oyun ve GerçeklikDonald W. Winnicott · Metis · 2013167 okunma
Reklam
Demek ki buz gibi bir mumya değilmişim ben. Demek ki sadece yanlış yerdeymişim. Narin'e bakıyorum hayretle, yerimi onun yanına işaretlemeliyim.
Sayfa 133 - Dolunay Kaçıkları, Narin, Ben GeldimKitabı okudu
Bu acıdan, bu ağudan kurtulmanın vardır bir çaresi diye düşünürsünüz: "Sen kendini bir tek, birinci say, yeter." dersiniz. Evet, ben de kendimi beğenmeyecek değilim ya! Kişi kendini beğenmezse çatlarmış. Değil öyle, ey benim okurum, kendimizi beğenmek yetmez bize. Giderek bir şüphe düşer içimize: "Ben kendimi beğeniyorum ya, beni benden başka beğenen kimse yok, demek ki ben de yanılıyorum, beğenilecek, sevilecek bir insan değilmişim." deriz. Çevremizden, çevremizin yargılarından büsbütün kurtulmak, onlara büsbütün aldırmamak elimizde midir? Monsieur Gide bir yerde: "Ben önemli bir kişi olduğumu biliyordum ya, bunun ancak çok sonra, ben öldükten sonra anlaşılacağını sanıyordum." der. Aldanmayın bu söze, kanmayın; kendisini başkalarının da önemsediklerini, eşsiz bir adam saydıklarını gözüyle görmeseydi bunu kendi kendine dahi söyleyemezdi. Onun da içine, benim içime olduğu gibi bir günü, bir haset çökerdi. Kimi günülüyorum ben? Kimi kıskanıyorum? Ne bileyim? Benim içimdeki günü belli bir kişiye karşı olsa, onu küçümserim de kurtulurum içimdeki acılıktan. Ün bana gelmiyor, demek ki bir başkasıyla gidiyor, onu seviyor. Ondan vazgeçebilir, bir gün onu da silker atar, olsun, gene bana gelmez ya. Ben ünün seçeceği bütün kişileri günülüyorum. Başlı başına bir günü, kimseye yönelmemiş bir günü, böylesinin yarası daha da ağırdır.
Sayfa 20 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
268 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kur'anda bir hâssa var; başka kelâmda yoktur. Bir kelâmı işitsen, asıl sahib-i kelâmı arkasında görürsün, ya içinde bulursun. Üslûb: Âyine-i insanî. Kastamonu - 174 Bence müthiş. Bu Lahika bana her zaman Abdullah Yeğin ağabeyi hatırlatacak. Vefatından çok az bir zaman önce Kastamonu'da dinlemiştim onu. Belki çok zor konuşuyordu ama kesinlikle her bir kelimesini nakşediyordu. Allah rahmet eylesin. Çok özlüyorum o günleri. Şu kitabın kapağına nur talebesi yazacak kadar ne yaşamış olabilirim diyor şaşırıyorum. Çok az hatırlıyorum. Sanki ben değilmişim gibi...Ne o günler geri gelir ne de o seren. İnsan lotus çiçeği değil ki bataklıkta öyle kalabilsin. Bana hep kendimi çok küçümsediğimi söylüyorlar. Zaten ufacık değil miyim? Hem. Neyime kıymet vereyim? Aklım mı müthiş yoksa güzelliğim mi dillere destan? Ya da varlığımla mı övüneyim? Bir tanesi daha var ki onu zaten dilime dahi dolayayacak değilim. Bunlar önemli değil önemli olan kulluğum onu başardım demek isterdim. Öyle düşünmeyi çok isterdim, ama bunca okuduklarımın tesir etmeyişinden bile kalpteki o kararmanın küçük bir noktayı çoktan aştığını anlıyorum. Artık düzelecek hâli kalmamasından korkuyorum. İçinde olduğum hâl ümitsizlik çukuru değil ki hakikatin girdabı. Ne yapayım kendime gözümü mü kapatayım. Ben de bu nefis bu idraksizlik bu iradesizlik olduktan sonra değil kendimi küçümsemek yerin dibine soksam az kalır. Allah beni iflah ve ıslah etsin de kime ne isterse onu versin. Cesed ruhla mültezdir, ruh vicdanla mütelezziz. Kastamonu - 170 Çünki zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir. Kastamonu - 159
Kastamonu Lahikası
Kastamonu LahikasıBediüzzaman Said Nursî · Envar Nesriyat · 20102,067 okunma
Sakızım düştü
Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki)
Benim de Söyleyeceklerim Var! (İki)
'' 'basarsan alırsın'lı 'koşu yoluma at'lı klasik bir maçtı. terden saçlarım birbirine yapışmış, boynumdaki kir çizgileri, güneşin altında başım zonklaya zonklaya oynuyordum. takım olarak ise gerçekten rezil bir durumdaydık. o kadar kötü bi durumdaydık ki kalecimiz kendini bilmez bi şekilde sanki sol açık
Reklam
Sayfalar ilerledikçe sindirmeye çalışarak ilerlerken bir yandan da dönüp tekrar bulmak adına alıntıları biriktiriyorum. Her bir satırı iyice özümsediğimi hissedince hayatımın belli noktalarında aslında Magistra'nın dediklerini bazen yaptığımı bazense kaçıp "kurban rolünü oynamayı tercih ettiğimi" düşünüyorum. 19 yıllık hayatımın belki son 9 senesini daha net hatırlıyorum ve okudukça hissettiğim duygulara ve "olana" daha farklı gözle bakmaya başladığımı hissediyorum. Çocuk denecek yaşta da olsam her zaman bir yetişkin rolü oynamayı seçtiğimden hayatın denklemleri bazen çok karmaşık bazense çok basit gibi gözüküyordu gözüme demek ki çok da uzak değilmişim sadece çözmemeyi tercih ediyormuşum gibi hissettim. Tabi ki tek bir kitap, bir alıntı ile olacak iş değil bunlar ancak şimdiye kadar verdiğim iç ve dış savaşların cephesinden çekiliyormuş gibi hissediyorum. Belki de yeni bilmeceler, kördüğümler korkunç değil eğlencelidir ve ben hep çok sevmişimdir kördüğüm çözmeyi.
Merve Akyol

Merve Akyol

@ffujer
·
20 Ağustos 2023 18:15
Olan ile Düşünceyi Ayırmak
"Gerçek şu ki, olan oluyor ve bizler sadece olan ile ilgili düşüncelerimiz sonucu oluşan duyguyu yaşıyor ve bu duyguların oluşturduğu hale giriyoruz."
Sayfa 163 - magistraKitabı okudu
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.