Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Muzip adammış vesselam.. :)
Konuk olduğumuz çadırdaki kızlara soruyorum; burası neresi diye. Kızlardan biri Susamur Caylosu diyor. Anlamadım diyorum, tekrar ediyor. Yine anlamadım deyince avazı çıktığı kadar ve hecelerin üstüne basarak; "Su-sa-mur Cay-lo-suuu" dediği anda gülmekten kendimi alamıyorum. Aslında biliyorum burasının neresi olduğunu ama onlardan duymak daha güzel oluyor, aynı soydan geldiğimiz ve aynı dili konuştuğumuz Kırgızlarla anlaşmak hiç zor değil. Ortak yaşanan geçmişten günümüze gelen pek çok kelime var. Caylo da bunlardan biri. Sadece kelime başında "y" "c" ses değişmesi varm "Y" "C" ses değişmesi Türkiye Türkçesi ile Kırgız Türkçesi karşılaştırmasında temel bir kural gibi. Bizde "y" ile başlayan birçok kelime onlarda "c" ile başlıyormuş Yılkı cılkı, yıldız cıldız gibi.
Sayfa 36
Bu dünyada birinin derdi varsa eğer, derdin yaşarttığı göz, merhametli insanların da gözlerini yaşartır. Sen her şeye rağmen sevdanda sıradan olma, sevdanda sağır olma, vasat olma evlat. Aşkında erkek ol. Benim gibi yapma. Hadi ben bir çay daha koyayım
Reklam
Süzme Peynir tarifimize geçelim.. Bu peynir tarifi, peynir yapımında en kolay şekli göstermektedir. Bu tarif peynir yapımını ilk defa deneyecekler için hem kolay, hem de zevk vericidir. Terkip: ◆ 4 lt. süt ◆ 1/2 fincan hakiki sirke ◆ 1 çay kaşığı tuz Yapımı: 1. Sütü 88°C'a kadar ısıtınız. Diğer peynirler için bir termometre gerekebilir. Fakat burada kaynamaya başlayacak bir sıcaklığa kadar ısıtabilirsiniz. 2. Sirkeyi ilave ediniz ve soğuyuncaya kadar karıştır- maya devam ediniz. 3. Soğuyunca, kesik (çökelti) ile peynir altı suyunu ayırmak için kevgirden geçiriniz. 4. Kesiği bir leğen veya bir tas içerisine aktarınız. Üzerine tuzu serpin ve iyice karıştırın. Az veya çok tuz kullanmayı, zevkinize göre denemeyle ayarlayabilirsiniz. 5. Daha ipeksi bir peynir yapısı isterseniz, küçük bir miktar kaymak ilave edebilirsiniz. Afiyet olsun.
Ne kadar doğru!
Bizi biz kılan hususiyetleri daha titizlikle koruyabilmemiz la­zım. Oysa globelleşme dedikleri dünyanın tek bir renge bulanması demek. Küreselleşmenin tariflerinden biri şu: Nereye giderseniz gidin, hiçbir zaman bir yeri arkada bırakmış olmazsınız. Her yer­de Amerikan markalarını görürsünüz. Her şey birbirinin aynıdır. Herhangi yeni bir şeyle karşılaşamazsınız. Küreselleşme gittiği her yere bu küresel markaları taşır. Hayat aynılaşır. Çay içerek eğlenen Türkler birden Brezilya kahvesiyle sohbet etmeye başlar.
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
"Yapay entegre çevreler, siyahlar üzerinde uyuşturucu etkisi yapmaktan ve suçluluk duygusundan mustarip beyazlara belirsiz bir tatmin sunmaktan başka bir işe yaramadığı halde, insanları bir şeylerin yapıldığına inandırmaktadır. Biri bu çay partilerini artırdıkça kendini daha liberal addeder ve vicdanını dizginleyip körelten suçluluktan da daha bir azade hisseder. Böylece kendi beyaz çevrelerinde -yalnızca beyazların girebildiği otellerde, plajlarda, restoranlarda ve sinemalarda- daha hafif bir yükle dolaşmakta ve kendisini geri kalan herkesten farklı hissetmektedir."
Reklam
"Tüm bağırıp çağırmalarım o anda gönlümü hoş tutmak içindi. Öfkeden ağzım köpükler içinde kalmış da olsa, karşımdaki azıcık gönlümü alıverince ya da önüme şekerli bir çay sürüverince hemen sakinleşir, sönüverirdim. Hatta bununla da kalmaz, hemen ona sevgi duymaya başlardım. Ama daha sonra bu yaptığım için kendime kızar, utançtan birkaç ay uyuyamazdım. Huyum kurusun, böyleyim işte."
Kahvehaneye oturup iki çay söyledik. Cemal Süreya gibi değil, daha sıradan söyledik çayları. Onun şair olması belki biraz fark ettirdi ama yine de Cemal Süreya gibi değildi söyleyişimiz.
Profil yayıncılıkKitabı okudu
Benim Adım Feridun
Çay bahçesinden kalkıp Çuğra tarafına yürümeye başladım. Kamplar, oteller, pansiyonlar, parmak arası terlikler, beyaz atletlerin içinde daha gevrek duran bronzlaşmış omuzlar, kızarmış burunlarının derileri soyulmaya başlamış, dondurma yiyen çocuklar, bisikletlerin peşinden koşan güzel gülüşlü köpekler ve mısırcılarla dolu bir dünya. Sanki bütün bu yüklerinden kurtulmuş, bu hafiflemişlerin dünyasında, kafamın ve göğüskafesimin içinde erimiş demir taşıyormuş gibi yürüdüm bir müddet, kederle. Geçsin istiyordum, nefesim genişlesin istiyordum artık.
Sayfa 29
Sigarasını çay bardağına söndürdü, mektubu katladı. Sigarayı da bırakırım belki, diye düşündü; hah, dedi hemen ardından, bir sigara daha yaktı.
Reklam
Çay her şeyi daha iyi yapıyordu sanki. Yapraklardan elde edilen ve kriz anlarını normale döndüren sıcak bir içecekti.
Sayfa 174Kitabı okudu
ğrendiğime göre bu mubassırlardan birinin hizmetinde kullandığı bir hastaydı. İki küçük bardağa çay dolduruyordu. Toto Ahmed birdenbire ayağa fırlayarak O'nun elindeki bardağı kaptığı gibi galiz küfürlerle yere vurdu ve genci sille tokat dışarıya attı. Birden böyle kızmasının sebebini anlayamadım. Sonradan anlattıklarına göre mubassırlar Toto Ahmed'den çay içer, parasını vermezlermiş. Buna içerleyen Toto bir gün mubassırlar toplu halde otururlarken: «- Size güzel bir çay demleyip getireyim!...» demiş, mubassırların teklifi kabul etmeleri üzerine gidip çay demliğine işeyip ağzına kadar doldurmuş. Sonra da onu kaynatarak çay suyu yerine sidiğinden mubassırlara çay yapmış. Mubassırlardan bir ikisi: « - Toto bu çay pek iyi olmamış!..» demişse de Toto onları demi biraz fazla kaçırdığı yolunda iknâ edince hepsi de bu çayı içmişler. Arkasından onları kızdırmak için yaptığı mârifeti anlatmış. Kendisine deli gömleği giydirip onu bayıltıncaya kadar dövmüşler ve ondan sonra da bir daha kendisinden çay içmemeye karar almışlar.
Unutmaya bile gücüm yok. Artık yaşamaktan öte bir ölüm kalmıyor bize. Toprağın çekirdeğinden ve göğün burçlarından kovulduk. Bedenimiz bir sarkaç gibi gidip geliyor bu ikisinin arasında. Yüzlerimiz bir tek yüzün fotokopi makinalarına yatırılarak çoğaltılmış birer sureti. Adlarımız sağdan sola, yukarıdan aşağıya çözülen bulmacaların içinde gizli. Sabahları gazetelerde bir bardak çay eşliğinde okunacak: 'Bir tohum daha çürümeye mahkum edildi!'
TERZİLER GELDİLER Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere Bir kenti korkutan ve utandıran şeylerle. Kumaşlar bulundu ve uyuyan kediler okşandı. Sonra sonsuz çalgısı sevinçsizliğin. Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de Duruma uymak kısaltıyordu
Terziler GeldilerKitabı okudu
Saatlerde oturup yıldızlara bakmanın zamanı doldurmak için seçilmiş en iyi yol olacağını söyledim kendime. Bir çay daha içtim. Yıldızları bir süre daha seyrettim.
Sayfa 26
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.