“Yaşadıklarını;kırılacak bir sanat eseriymiş gibi yabancı gözlerden,hantal ve beceriksiz eklerden saklamak istiyordu.Böylece,kırılıp,dökülmeden,kimseye varlığını hissettirmeden devem edebilmek için mutluluğunun ve hayatının etrafına soğuk ve değersiz gündelik sözcüklerden oluşan bir duvar örmüştü.”