Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Birbirimizde, özellikle de sevdiklerimizle bıraktığımız yarı izlerini görmezden geliriz. Kendi kendimize verdiğimiz zararları görmezden gelmek hep daha zordur ama imkansız değildir."
Sayfa 112 - Yabancı YayınlarıKitabı okuyor
“Hayata başlarken büyüklerimizden ilk duyduğumuz şey ninnilerdir. Bunlar ise “Bir varmış, bir yokmuş…“ Diye başlar. Tüm zamanların tecrübesi bu cümlenin içine sinmiş gibidir. Hayat gibi, zaman gibi, geride biraktigimiz her şey gibi. Hayat bir varmış, bir yokmuş gibi. Bu bir “Var mıyız, yok muyuz?“ sorgulamasını yaratan başlangıçtır.”
Sayfa 27 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
''Yargılarımızın sadece yanlış değil, değişken olması da bize zarar verir. Savrulur, birbiri ardına farklı şeylere tutunuruz. Daha önce istediğimiz şeyleri bırakır, bıraktığımız şeyleri yeniden ararız. Arzumuz pişmanlığı­mızla sürekli yer değiştirir.''
Sayfa 34 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Dört dörtlük olmayanlar kulübüne hoş geldin! Olmadığımız biri gibi davranmayı bıraktığımız anda, bu yorucu sahte gösteri nihayet sona erer. Diğer insanları da oldukları gibi kabul edelim. Olduğun gibi davranmak kendine verebileceğin en büyük hediyedir. O halde her şeyiyle kimliğinin arkasında dur.
“Yaşlandığınız için oyun oynamayı bırakmayız. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.” ~George Bernard Shaw
Çağdaş feminist hareket doruk noktasındayken, çocuk kitaplarındaki cinsiyetçi önyargılar eleştirilmişti. "Özgür çocuklar için" kitaplar yazılmıştı. Eleştirel teyakkuzu elden bıraktığımız an cinsiyetçilik nüksetti. Çocuk edebiyatı, eleştirel bilincin geliştirilmesine yönelik feminist eğitim için çok önemli bir alandır, çünkü inanç ve kimlikler bu süreçte hâlâ inşa edilmektedir. Fakat oyun alanlarındaki normları hâlâ toplumsal cinsiyete dair bağnaz fikirler belirlemektedir. Çocuklar için kamu eğitimi, feminist aktivistlerin önyargısız bir müfredat oluşturmak üzere sürekli çalıştıkları bir alan olmak zorundadır.
bgst yayınları
Reklam
"Dünyanın bütün gelgitlerine hükmetmek üstümüze vazife değildir ama bildiğimiz tarlalardaki şeytanların köklerini çıkarmak ve bizden sonra geleceklere ekmek için temiz tarlalar bırakmak görevimizdir. Ama onlar temiz bıraktığımız toprağı ekerlerken havanın nasıl olacağı bizim hükmümüzde değildir."
Sayfa 36
Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek, bizden şikâyet etmek, bizi yargılamak gibi kötü huyu var.
Çok şeyin farkında değiliz, ne kötü! Bir yerden bir yere göçtük mü geride ne kalmışsa bıraktığımız gibi kalmıştır diye düşlüyoruz. Oysa yalnız ölüler değişmiyor.
İnsan uyandığını nasıl anlarlar? Her gözlerimi kapattığımda söz veririm kendime, bu sefer tanık ol uyanışına diye. Uyanışımın aşamalarına bilmek isterim. Ama olmaz. O kadar uzaktır ki o iki dünya! Milyonlarca kilometre mesafe vardır gözlerin kapanmasından açılmasına. İnsanoğlunun ışık hızında gövdesini taşıma isteği boşuna. Boşuna ses hızında giden uçaklar. Çünkü hız zaten saklı doğamızda. Her sabah milyarlarca insan yaşıyor muazzam yolculuğu. Milyarlarca insan göz kapaklarının üzerinde milyonlarca kilometre taşıyor. Tek bir hareketle uyku dünyasından gerçek dünyaya geçiliyor. Bundan daha hızlı gerçekleştirilen bir yol alma şekli var mı? Işık hızını alay konusu edecek kadar çabuk açılan gözler gerçek dünyaya döndürüyor insanı. Ve kimse farkında değil bedeninin sabahki yorgunluğunun çok uzaklardan göz açıp kapayıncaya kadar gelmesinden kaynaklandığının. Kimse iki dünya arasındaki saat farkını hesaba katmıyor. Göz kapaklarının şeklinde olmalı uzay gemileri. Doğa göstermiş mükemmeli. Milyonlarca kilometreyi ışık hızında geçmemizi sağlayan göz kapaklarımız kapanır. Uyku evrenine geçilir. Açılırlar, gerçek bıraktığımız yerden devam eder. İnsanın en büyük hatası kendini seyretmemesidir. O kadar çok ilgilenir ki dekorla! Tanıyamaz bir türlü baş aktörü. Sadece gözleriyle yolculuk edebilen bir insanın kendine tapması kaçınılmazdır.. Sadece fark edebilsin yeter. Gerisi gelir.
Reklam
Üstüne diyecek bir şey yok...
"Her yağmur damlası bir noktaya düşer, her yaprak payına düşen rüzgârı bilir, her ırmak kendi yatağında akar... ve insan yaşadığı sürece seçenekler içinden bir seçim yapar. Bir seçimle dışarda bıraktığımız binlerce olasılığın, hiçbir zaman bilemeyeceğimiz gerçekliğinin, yaptığımız seçimden daha iyi olacağı düşüncesiyle kıvranmak, Nietzsche'nin deyişiyle, köpeğin taşı ısırması' değil midir?"
Sayfa 83 - Kırmızıkedi
Birbirimizde , özellikle de sevdiklerimizde bıraktığımız yara izlerini görmezden geliriz. Kendi kendimize verdiğimiz zararları görmezden gelmek hep daha zordur ama imkansız değildir
Sayfa 110
Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek, bizden şikayet etmek, bizi yargılamak gibi kötü huyu var.
Bakmadığımız sürece hiçbir şey gerçek değildir ve bakmayı bıraktığımız anda gerçekliği sona erer.
Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmıyoruz. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanıyoruz. Bernard Shaw
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.