Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sinem Sönmez

Sinem Sönmez
@birkucukkitaptutkunu
288 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Burçak; hayat enerjisi, yaşama sevinci ile dolu olan bir genç kız. Normal bir kızın günlüğü gibi sevdiği insanlardan, yaşadığı sıkıntıları anlatıyor günlüğünde. Ama bir farkı var işte. 14 yaşlarında Kan kanseri yani Lösemi hastası oluyor. O hastalığı atlatmanın mucize olduğunu düşünüyorlar. Çünkü o zamanlar tedavi o kadar iyi gitmiyormuş. Her terapide eksiye düşüyorlar. Tek çare kalmamışken doktorlar ailesine Burçak'ın en büyük hayali ne ise onu yapın diyor. Bu hayalinin gerçekleşmesi ona büyük bir moral oluyor. Ve sonuçları git gide iyiye gidiyor. Devamını getirmesem daha iyi sanırım. Özellikle bir sürü hafif hafif de olsa hastalık geçirdikten sonra az çok anlayabiliyorum. Kitap bize sağlık ve mutluluğun ne denli önemli olduğunu anlatıyor. O ikisi varsa gerisi boş diyor. Bu nedenle herkesin okumasını ve bilinçlenmesini isterim. En azından kendi çapımda beni fazlasıyla etkiledi. Savunduğu şeyleri kendi hayatıma ekledim. En çok etkilediği şey ise kitabın gerçek olması. Kurgu değil. Gerçek bir genç kızın günlüğü. Okuyun; Mavi Saçlı Kız'ın neler yaşadığını, nelere güldüğünü, nelere üzüldüğünü öğrenin! Şimdiden keyifli okumalar! .
Mavi Saçlı Kız
Mavi Saçlı KızBurçak Çerezcioğlu · Yapı Kredi Yayınları · 201611,8bin okunma
Reklam
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabımız çok güzel bir Uygur Masalı ile başlıyor. Bu Uygur Masalı son bölümü okuduktan sonra eminim ki daha anlamlı gelecektir size. Selim Pusat; kendini vatanına adamış bir yüzbaşı ve kurmay adayıdır. Ayşe; anlayışlı, bir şeyler için çaba gösteren Selim Pusat'ın eşidir. Selim bu kadar vatanına bağlı iken siyasi düşüncesi yüzünden mahkemelik olur ve vatan haini ilan edilir. Askerlikten, rütbesinden ayrılmak zorunda kalınca kendini boşlukta hisseder. Bir nevi depresyona girer. Ama sadece o görevinden olmamıştır. Eşi de üç yıl boyunca mesleğinden kopmak zorunda kalmıştır. Eşi her zaman Selim'in yanında, onu destekleyen, topluma geri kazanması için uğraşan, iletişim kurabilmek için çaba göstermiştir. Bu yönlerine hayran kalmıştım. Edebiyat öğretmeni olunca tabi kitapta bir sürü güzel şiirler vardı. Özellikle Divan Edebiyatına ait. Son sayfalardaki şiir en sevdiğimdi ama. Her neyse; Selim çok büyük bir hata yapıyor. Bu hata vatan hainliğinden bile kötü sayılıyordu sanırım kitapta. Bu hatayı yaparken ve yaptıktan sonra ki sonuçları çok güzel aktarılmıştı okura. Kitapta genel olarak her tür konu var. Herkesin okuması gereken bir kitaptı. Kalemine hayran kaldım gerçekten. Geç kalmayın okumaya! Not: Son bölümlerde azda olsa korkmadım değil...
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,8bin okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Şiir kitaplarını çok severim. Onlar benim için her şeye mola gibi gelir. Şiir yazmak her ne kadar zor olsada ki yazamıyorum zaten de okuması çok güzel. Bunu yazar ne yaşamışta yazmış acaba demek güzel bir şey. Ağır klasikler beynimi doldurduğu zaman buna yardımcı hep şiir kitapları oldu. Vakit kaybı olmadı benim için hiç. Bu kitap bir şiir kitabı olmasına rağmen gayet de kalındı. Şiirlerini okumak iyi hissettirdi yine. Zaten Cahit Sıtkı Tarancı'nın 35 Yaş'ını elbet Lisede, ortaokulda illaki bir yerde ezberlemek zorunda kalmışızdır hepimiz. Bende o ezberleyenler arasındayım tabii ki. Aklımda bazen sadece bir dörtlük yankılanıyor seneler önce ezberlemiş olsam bile. 'Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. ' Belki 35 yaşında değilim ama burası çok anlanlamlı gelmişti. Bu dörtlüğü unutacağımı da sanmıyorum. "Alıştığımız bir şeydi yaşamak."
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Can Yayınları · 202011,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
284 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
öncelikle Oğuz Atay'dan okuduğum ilk kitap olmasına rağmen kalemine o kadar alışık hissettim ki anlatamam. Her yerde sözleri ve alıntıları okudukça aşina oldum sanırım. Kalemi gerçekten çok başarılı. Okudukça okutturuyor kendini. Tabi bir de zamanım olmasaydı. Kitabımız pek bilinmeyen daha doğrusu benim adını bile hiç duymadığım bir bilim adamı ve
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202016,9bin okunma
126 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hani demiştim ya size; bir kitapta okumuştum, aşık olduğunuzda okuyun Genç Werther'in Acıları'nı diye. Işte okudum. Kitaptaki duygular o kadar çok geçiyor ki okuyucuya... Kitap, Werther’in mektuplaştığı arkadaşı Willhelm’in eliyle, mektuplar biçiminde anlatılır. Bu biraz anlamamı zorlaştırdı. Ama böyle olması gerçek bir hikaye gibi hissettirdi ve daha çok bağlandım kitaba. Werther isimli genç bir kişi köye yerleşiyor ve orada 'nişanlı' olan Lotte ile tanışıyor ve aşık oluyor. Işte bundan sonra olaylar gelişiyor. Okuyun ve öğrenin sizde Genç Werther'in Acıları'nı. Ona eşlik edin bu konuda. Belki onla beraber gülecek, onla beraber ağlayacaksınız. Belki de sıkılıp atacaksınız. Ama en başta ne demiştik; aşık olduğunda bu kitap okunacak. Eh, o zaman iyi okumalar size!
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,5bin okunma
Reklam
774 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı nasıl yorumlayacağımı bilmiyorum aslında. Yani uzun zamandır bu tür güncel fantastik tarzı bir kitap okumamıştım. Ki tarzımda değildir. Ama şuanda ki korkum umarım klasiklerden sıkılmaya başlamıyorumdur. Kitap gerçekten güzeldi. Konusu da güzeldi. Ikiz olan iki kız kardeşin birbirine nasıl bağlı olduğu, 18 yaşına kadar büyücü olduklarından bihaber yaşadıklarını, sonrasında Ayza'ya gittiklerindeki alışma sürecini ve tabi düşmanlarını anlatıyor. Buraya sade bir şekilde açıkladım ama içerik çok doluydu. Benim hayal gücüm bu kadar gelişmiş değil galiba. O yüzden ayrı bir tebrik etmek gerek yazarlarımızı. 772 küsür sayfa olmasına rağmen 4 günde -ki hastayım- akıp gitti. Gayet akıcı. Akıcı olmasını sağlayan bir diğer sebep sanırım ikizim olmasa da ikizim kadar benzeyen bir ablaya sahip olmamdı. Tabi ki bizi onların yerine koymadım. Ikimizden biri ne dövüş sever ne de o kadar şımarık olmayı.Kitabımız 5 kitaplık bir seriymiş ve ben şimdiden ikinci kitabı çok merak ediyorum. Öyle bir yerde kesilir mi? Hemen çıksa da okusak.
Ayza
AyzaEla Arslan · Mendirek Yayınları · 201699 okunma
576 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Jane Eyre haklarına ve özgürlüğüne sahip çıkan bir kadındı. Daha çocuk yaştayken ailesini kaybetmiş ve dayısının yanında yaşamaya başlamıştı. Ama dayısı vefat etmişti. Yengesi bakmak zorunda kalmıştı. Tabii ki yengesi ve kuzenleri ona pek iyi davranmıyordu. Aslında Jane iyi kalpli ve zeki bir çocuktu. Kitaplara meraklıydı. Okumayı bilmese bile resimlerine bakıp hayallere dalıyordu. Galiba bu onun en büyük zevkiydi. Ama bu en büyük zevkini yaşamasına bile izin verilmiyordu. Suçsuz yere o ıssız, boş, korkunç kırmızı odaya kapatılmıştı. Galiba onun en büyük travmasıydı. Birkaç saat kendine gelememişti. Eczacı amca yengesine onun okula gitmesini tavsiye etmişti. Böylelikle yengesi onu yatılı okula gönderecekti. Okula hemen alışmaya çalışmıştı. Onu bu okula bağlayan iki kişi vardı. Bu yüzden dersleri iyiydi, ilgiliydi. Bunlar en sevdiği arkadaşı ve en sevdiği öğretmendi. Dersleri hep çok iyi olmuştu. Ama önce en sevdiği arkadaşı gitti. Daha sonra da en sevdiği öğretmeni... Böylelikle onu okula bağlayan hiçbir şey kalmamıştı. Gazeteye ilan verip öğretmen olma yolunda ilk adımını attı. Thornfield Konağına varır ve orada 7-8 yaşındaki bir çocuğa eğitim vermeye başlar. Zaten her ne olduysa buradan sonra olur. Olaylar böyle böyle gelişir. Daha heyecanlı hale gelir. Daha çabuk okunur. Sadece Jane'in sondaki kararını hiç sevemedim. Ben olsam öyle bir karar vermezdim sanırım. Yine de bence efsaneleşmiş kitaplar arasında yer alıyor hafızamda. Okuyun, okutun
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Martı Yayınları · 201331,1bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap hakkında ne diyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Size önce konusundan bahsedeyim. İspanya’da yaşamakta olan Santiago gezmeye yeni yerler görmeye meraklıdır bu yüzden eğitimli olduğu halde çoban olmayı tercih eder. Bu sayede yeni yerler görür. Aynı zamanda kitap okur. Yün satmak için bir tüccara gitmiş orda tüccarın kızından çok hoşlanmıştır. Şimdi yeniden o tüccara gitmek ister. Tarifa’ya geldiğinde rüya yorumlayan bir kadına gider. Falcı kadın Santiago’nun Mısır piramitlerine gideceğini orada bir hazine bulup zengin olacağını söyler. Falcının yanıdan ayrıldıktan sonra kasabada bir sırada oturuken Salem Kralı olduuğunu söyleyen yaşlı bir adamın yanına oturur. Falcı kadının söylediklerinin aynısını söyler. Bunun için gençten koyunlarını satmasını kendisine de altı koyununu vermesini ister. Bir gün sonra tekrar yaşlı adamın yanına giderek altı koyununu verir. Işte her şey kişisel menkıbesini ararken olur. Her şeyden öte bir Simyacı'yla tanışır. Sizce bu felsefe taşı gibi şeyler var mı? Benim pek inanasım gelmiyor buna. Sonuç olarak kitap felsefik bir kitaptı. Kitap bitince düşündüren kitaplar olur ya, tam olarak ondandı. Bolca şey öğreniyorsunuz okuduğunuzda. Ama ilerde tekrar okumam gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ben çok sevdim kitabı. Eminim sizde seversiniz.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023206,6bin okunma
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu ülkede neler oluyor? Ne bu haksızlıklar, eşitsizlikler? Peki bunların %80 i neden kadınlara? Kendimizi bu kadar değersiz hissetmemizi sağlayan şey ne? Haklarımız mı? Bizi hor görenler mi? Sürekli bir hayatımıza karışma var. Okusak, okuyun okuyun. Bölüm seçsek, bizim istediğimiz değil onların istediği. Hadi ben daha bu kadarını yaşadım. Yaş ilerledikçe evliliğe, sevgiliye, çocuğa, bebeğe, eve, işe... Daha bir sürü şeye. Neden bunları yaşıyoruz? Her şeyi geçtim. Ne giydiğimize bile karışılıyor. Anne-Baba haricinde. Siz kimsiniz oluyorum tanıdığım ya da tanımadığım biri karışınca. Ne giydiğimden sizene. Geçen postta da dediğim gibi; ister kapanırız ister şort giyeriz. Ama bu bizim isteğimize bağlı sizin değil. Istersek okuruz, çalışırız. Istersek okumayız, evimize bakarız. Ama bunlar da bizim isteğimize bağlı. Kitap bana göre değil gibiydi. Evli olan kişiler daha iyi anlar bence kitabı. Ben anladım evet ama bence öyle okusak daha çok anlarız. Kitap hakkında o kadar çok konuşacak şey var ki. Hangi birini konuşayım bilemedim. Az biraz dayanışma yapsak, bir olsak, Kadınlar için daha güzel olacak. Çünkü kadınların zihniyeti değiştiği zaman erkeklerin zihniyeti daha kolay değişir. Sadece bir olalım olur mu?
Kadının Fenni
Kadının FenniFeyza Altun · İnkılap · 20151,056 okunma
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aman dikkatli okuyun, gözünüze toz kaçmasın... diye bir uyarı vardı kitabımızın arkasında. Benim kaçmadı ama normal çünkü hisler farklı sonuçta. Her neyse Ali Lidar'dan okuduğum ikinci kitaptı bu ve bunu da sevdim. Şiir okumayı seviyorum. Insana kitap okuma isteği getirtiyorlar. Bu da başarılı bir seçenekti. Mesela siz sevgilinizden ayrıldınız ya da platonik aşıksınız ya işte o zaman okuyun kesinlikle. Işte o zaman gözünüze o tozlar kaçar. Bu kız ne saçmalıyor yine demeyin. Alın okuyun. 105 sayfa zaten. Bir oturuşta bitiyor.
Alengirli Şiirler
Alengirli ŞiirlerAli Lidar · İthaki Yayınları · 20154,969 okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sabahattin Ali'nin hayatını okuduğumuzda hep ne trajedik bir ölüm derdik. Hiçbir zaman düşünmedik acaba Ruhu Filiz ne yaptı, Canı Aliye ne kadar üzüldü? Bu kitapta işte bunları anlatıyordu. Okurken resmen içim burkuldu. Özellikle sonu o kadar etkiledi ki anlatamam. Düşünsenize daha küçük yaştasınız, babanız büyük dertler yaşasa bile size hiç belli etmiyor, sizin mutluluğunuz için her şeyi yapıyor, para sıkıntısında olsa bile o ayki dergi üyeliğini devam ettiriyor, siz hiç üzülmeyin diye uğraşıyor... ve daha nicesi. Böyle bir baba sizin haberiniz bile olmadan öldüğünün haberini okulda gazetecilerden öğrenseniz falan. O duyguyu size nasıl anlatayım bilmiyorum. Özlüyorsunuz, gidecek bir mezarı bile yok. Sanki önceden tahmin etmiş gibi Sabahattin Ali 'Benim meskenim dağlardır!' demiş. Belki Filiz Ali babasını her özlediğinde dağlara bakıyordur. Alın, okuyun bu kitabı. Özellikle siz Sabahattin Ali severler bu kitabı okumazsanız büyük bir şey kaybedersiniz bence. Kitapta sevdiğim diğer şey de dergi gibi olmasi, sert kapaklı olmasıydı. Sabahattin Ali'nin objektifinden fotoğraflar olması da ayrı bir güzeldi. Çoğu fotoğraf o kadar tatlıydı ki... Ah daha fazla bekletmeden okuyun şu kitabı!
Filiz Hiç Üzülmesin
Filiz Hiç ÜzülmesinFiliz Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2020357 okunma
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Oğuz Atay-Tutunamayanlar sonunda bitti. Kitabı size nasıl anlatayım, nasıl yorumlayayım inanın hiç bilmiyorum. Eminim ki birçoğumuz bu kitabı eninde sonunda yarım bıraktı. Diğer bir yarımız kalınlığından dolayı hiç başlamadı ve diğerlerimiz ise Tutunamayanlar'dan biri oldu. Kitabımızda mühendis olan Turgut Özben yakın arkadaşı Selim Işık'ın kendini bir tabancayla vurduğunu gazeteden öğreniyor ve olayın çok fazla etkisinde kalarak intiharın sebeplerini merak ediyor. Bu yüzden araştırmalar yapmak istiyor. Tek tek Selim kiminle yakınsa ondan dinliyor Selim'i. Böylelikle Selim'in türlü türlü yönlerini öğreniyor, tanıyor. Çünkü Selim herkese farklı bir yönünü göstermiş. Turgut bunları yaparken kendisiyle konuşmaya başlıyor. Daha doğrusu şu meşhur Olric'imiz. Turgut her bir kişide farklı mecaralarla Selim'i tanırken ona eşlik ediyordu Olric. Bakmayın böyle sıkıcı gibi durduğuna. Belki ben size anlatamadım kitabı. Kitapta önemli detayları vermek istemedim. Kitabı okursanız zaten anlarsınız yazamadıklarımı. Sonunda bir an 'ne okudum ben şimdi' olsanız da sonradan yüzleşiyorsunuz gerçeklerle. Belki alıntılar sayesinde kitabın içinden onlarca sayfa okudunuz farketmeden. Aslında hepimiz biliyoruz kitabı. Sadece okuyamıyoruz, tutunamıyoruz...
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
316 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çocuk yaşta evlilik, zorla evlilik, karşı tarafın rızası olmadan evlilik... bunlara çok aşinayız değil mi? Kitap ülkemizde geçmesede bizim geleneklerimize benziyor değil mi? Kitap Pakistanlı bir ailenin gelenek ve göreneklerini anlatıyor. Bu aile Amerika'da yaşıyor lakin geleneklerini devam ettirmek zorunda yoksa ayıplanırlar ve saygıdeğer bir aile olmazlar. Kızlarını hep ona göre yetiştiriyorlar. Kızları hep örnek evlat olmak için uğraşıyor. Bir dediklerini iki etmiyor. Ailesine karşı tek bir hatası yok. Sadece birini seviyor. Buna karşılık olarak hiç tanımadığı biriyle zorla evlendiriliyor. Peki bunlar olurkan neler oluyor? Ne acılar çekiyor? Başka Naila'lar olmaması dileğiyle diyorum ve alın okuyun diyorum. Bir günde bitti kitap. O derece akıcı ve güzel. Bazı yerlerde içim acıdı resmen. Umarım bu tür geleneklere bir son verilir.
Yıldızlarda Yazılı
Yıldızlarda YazılıAisha Saeed · Novella Dinamik · 2017467 okunma
289 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap galiba gerçek bir yaşamdan alınmış. Öyle demişti fuardaki abi 'Bunu kesinlikle almalısın' demişti hatta. Aldığıma pişman olmadım. Mucize'yi tam bilmiyorum ama konu bakımından Mucize kitabına ve Içimizdeki Müzik kitabına benziyor. Bu kitabımızda başkarakterimiz Christopher Boone otistik bir çocuktur. Otistik ne demektir bilmiyorum ama bir
Süper İyi Günler
Süper İyi GünlerMark Haddon · İş Bankası Kültür Yayınları · 20163,202 okunma
126 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı yarıladığım zaman psikoloji dersimiz vardı. Hocanın her anlattığı şey kitapta vardı resmen. Ahmet Şerif Izgören sana emir veriyormuş gibi değil de konuşuyormuş gibiydi. Ki kitabın başında da bu konuda uyarmıştı. Güzel anılarıyla, güzel alıntılarıyla gerçekten harika bir kitaptı. Hani eğlenirken öğrendiren kitaplardandı. Her hikayesini her öğretisini ayrı sevdim. Bu kitabından önce Ahmet Şerif Izgören'in Şu Hortumlu Dünya'da Fil Yalnız Bir Hayvandır kitabını okumuştum. Bence o bir tık daha önde gibi. Onu okurken çok sevmiştim. Tabi bu iki yıl önce falandı. Genel olarak Ahmet Şerif Izgören'in kalemini seviyorum. Konuşmalarını severek izliyorum. Okumak için geç kalmayın! Keyifli okumalar! .
Avcunuzdaki Kelebek
Avcunuzdaki KelebekAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 202210,6bin okunma
167 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ahmet Telli hiç abartmadan diyorum ki duygulandığım tek şair. Bazı şiirlerinde gözlerim yaşardı. Belki okumak için doğru zamandı o nedenle de olabilirdi. Ama sonuçta güzeldi. Şiirleri yaşanmışlık kokuyordu resmen. O duyguyu okuyucuya geçirmek bence büyük yetenek. Ahmet Telli'den okuduğum ilk kitaptı ama kesinlikle son olmayacak. Sabahattin Ali'den sonra en sevdiğim kişi olabilir bu lafı kolay kolay demezdim ama dedim artık. Şiir kitabı nasıl yorumlanır bilmiyorum ama her zaman dediğim gibi alın okuyun keyifli okumalar!
Kalbim Unut Bu Şiiri
Kalbim Unut Bu ŞiiriAhmet Telli · Everest Yayınları · 20193,514 okunma
Reklam
318 syf.
4/10 puan verdi
Kitabı başlarda çok sevdim aslında. Ama sonra modum düştü. Kitap pozitif ol dedikçe ben negatif oldum. Ters tepki yarattı. Bu nedenle hoşuma gitmedi. Tabi benim o sıralar ruh halimden dolayı da ters tepki yaratmış olabilir. Belki sizde olumlu bir sonuç çıkartır. Kitabın sizden istediği üç şey var: Gülümse Odaklan Net ol! Bunları her zaman yapmayı başarırsak istediğimiz her şeyi evren bize verecekmiş. Ben denedim tabi ki. Ama olmayınca olmuyor herhalde. Ama siz yine de deneyin bence. Belki evren size ısmarladığınız şeyi verir? Kim bilir? Ben ne sevdim ne sevmedim. Zaten kişisel gelişim kitaplarını pek sevemiyorum.
Evrenden Torpilim Var
Evrenden Torpilim VarAykut Oğut · Doğan Novus Yayınları · 20153,213 okunma
153 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Şimdi size bir soru soracağım. Siz yazar veya şairleri yazdıkları şeylere göre mi seviyorsunuz yoksa hayatına göre mi? Sabahattin Ali, Cemal Süreya vs. genelde bu yazarların yaşamları öğrenilince sevmekten okumaktan vazgeçiliyor. Peki ya neden? O yaşamını sevmediğiniz kişi o yaşamı yaşamasaydı onları yazamazdı. Ve belki günümüze kadar bu kadar eser ulaşamayacaktı. Bırakın ne yaşadılarsa yaşasınlar. Siz yazdıklarının güzelliklerine bakın. Önyargılı olmayın. Her insanın sebepleri vardır. Her neyse bu kitabı okuduktan sonra fark ediyorsunuz ki Sabahattin Ali birçok kere mahkemelik olmuş, birçok kere hapse girmiş. Burada neden girdiğini anlatan bir çok anlaşılmayan yazılar var. Ben zaten birçok kere hayatını okuduğum için bu olayları biliyordum. Ama siz tam bir Sabahattin Ali hayranı iseniz bu kitabı okumaktan kaçınmayın derim. Aynı zamanda da keyifli okumalar dilerim hepinize!
Mahkemelerde
MahkemelerdeSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20191,558 okunma
72 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok güzel bir kitap ile geldim. Neredeyse bütün sayfalarında post-it doldu. Şans eseri görüp aldığım kitap... Nasıl güzelsin sen. Bir tarafı ingilizce, bir tarafı türkçe. Ben çoğunlukla ingilizce kısmını okumaya çalıştım. Bu nedenle alıntılarını ingilizce yapmayı düşünüyorum.Emily Dickinson, son zamanlarını içe kapalı bir şekilde yaşamış. Bu nedenle şiirleri sade gibi gözükse de aslında gerçekten güzel ve derin anlamlar taşıyan şiirler yazmış. Şiir okumayı zaten çok severim. Bu nedenle kitabı da okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Seçme Şiirler
Seçme ŞiirlerEmily Dickinson · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20221,615 okunma
131 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Mektup okumayı gerçekten çok seviyorum lakin bazen mektupları okusak mı okumasak mı emin olamıyorum. Sonuçta çoğu mektup yazarı öldükten sonra basılıyor. Ya o yazar basılmasını istemeseydi? İşte böyle kuşkularım oluyor bazen. Her neyse, kitap konu bakımından az biraz Sabahattin Ali-Canım Aliye Ruhum Filiz'e benziyor. Kitap Cemal Süreya; hastanede yatan eşinin yanında olamayınca 13 gün boyunca yazdığı sevda mektupları ile dolu. Daha sonra eşi Zuhal Tekkanat o 13 tane mektuba 38 mektup daha eklemiş ve bu kitap oluşturulmuş. Cemal Süreya'nın kaleminde tuhaf bir şeyler var. Ya da çoğu türk edebiyatı yazan yazarlarda... O tuhaflık insanın kalbine dokunuyor. Gerçekten ne yaşadığını hissettiriyor. Cemal Süreya yanında olamadığı eşine nasıl güven ve moral veriyor anlatamam size. İçindeki sözler hatta kelimeler özenle seçilmiş sanki. Açıkçası Sevda Sözleri kitabından daha çok sevdim ben bu kitabını. Kesinlikle tavsiye ederim.
On Üç Günün Mektupları
On Üç Günün MektuplarıCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 20174,593 okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Siz birbirlerinize vakit ayırabiliyor musunuz? Sürekli işten işe koşan yetişkinler, telefon yüzünden kimsenin yüzüne bakmayan gençler, tabletlerde oyun oynayan çocuklar... Bu aralar en son kiminle birlikte gözlerinizin içine bakarak güldünüz? En son ne zaman çocuğunu alıp beraber gezdiniz? En son ne zaman gökyüzüne şöyle rahatlıkla baktınız? En son ne zaman birine 'iyi geceler, günaydın' dediniz? Momo bir masal kitabı aslında. Belki de bu yüzden zorla okudum. Bayağı uzun bir sürede okudum. Kitap bittiğinde 'oh sonunda bitti' dedim. Momo küçük bir kız çocuğudur. Yapmayı en çok sevdiği şey ise insanları dinlemek. Hiç sıkılmadan saatlerce dinleyebilir. Öyle ki kavgalı gelen barışık giderdi. Çevredikiler Momo'yu çok seviyordu. Küçük kız da onları çok seviyordu. Ama Zaman Tasarruf Şirketi bu durumdan hiç hoşlanmıyordu. Bu Duman Adam denen kişiler insanlardan zamanlarını tasarruf etmesini istiyorlardı çünkü zamanını tasarruf eden insanlar oldukça Duman Adam'ların yaşamı uzuyordu. İnsanlar kolaylıkla inanmışlardı bu kişilere. Birden fazla işte çalışmaya başladılar, çocuklarıyla ilgilenmemeye başlıyorlar. Ama Momo öyle miydi? Duman Adamların gerçek yüzünü gören bir tek oydu. Peki sonrasında ne oldu? Şuanda da insanlar böyle değil mi? Bakın çevrenize 5 dakika. Herkes koşuşturma içinde, bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Trafik oldukça stresleniyorlar. Ne zaman bir yere yetişme çabası olmadan bie gün geçirdiniz? Bu kitabın tek sevdiğim yönü işte buydu. Keyifli okumalar! .
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201765,7bin okunma
470 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Daha 17 yaşında instagramda tüm anne olan blogları takip eden biriyim. Hep bir kardeşim olsun istemiştim belki de ondandır. Keşfette gezerken İnci'nin doğum gününde mumları üflemeye çalıştığı o videoyu gördüm. En eski fotoğraflarına kadar araştırdığımı hatırlıyorum. O kadar saf ve içten bir gülüşü vardı ki takip etmeden alıkoyamadım kendimi. Aynı zamanda bir bookstagramım ve yayınevlerini yakından takip ediyorum. Bir gün Arkadya Yayınları'nın 'yazarlarımız ile" dediği bir fotoğrafta bu tatlı anneyi görünce çok şaşırmıştım. 'Neden orada ki?' diye düşünmüştüm ve kitap mı yazıyor acaba diye düşünmeden edememiştim. Birkaç gün sonra kitabının çıkacağını gördüm. Dayanamayarak mesaj yazdım İnci annesine. Tüyap'a gider gitmez de ilk işim kitabı almak olmuştu zaten. Okurken yaşadığı sıkıntıları, mutlulukları, zorlukları en içten hissettim. Ben de öğretmen olmak isteyen bir dil öğrencisiyim. Atama konusunda yaşadığı zorluklar gözümü korkuttuğunu söylemeden edemeyeceğim. Şu sıralar dersler yüzünden yoğun olsam da elimden düşüremedim kitabı. Gerçekten inanılmaz bir şekilde akıcıydı. Okudukça daha çok tanımak istedim İnci Annesi'ni ve İnci'yi. En güzel 'Normalleştirme' kitabıydı okuduğum. Okuyun, bilinçlenin ve okudukça İnci'yi ve Annesini yakından tanıyın derim. Keyifli okumalar!
Cennetin Bir’İnci Günü
Cennetin Bir’İnci GünüSüreyya Ülkü Güler · Arkadya Yayınları · 2017432 okunma
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Her şiirin bir hikayesi, bir anısı vardır. Kime yazıldığı, nerede yazıldığı, nasıl yazıldığını hep merak ederdim. Bu kitapta da hikayesini anlatmış işte. En sevdiğim tarafı buydu. Sert kapak olması ayrı bir güzeldi.Kitapta ki şiirlerin çoğunu okumuştum zaten ama yine de gözlerimden kalpler fışkırarak okudum. Okuyun, okutun. Özellikle Sabahattin Ali hayranı iseniz!
Dağlar ve Rüzgar
Dağlar ve RüzgarSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20171,294 okunma
484 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Her kişinin bir hikayesi vardı. Geçmiş kuşak bu hikayeleri hep saklamak, yok etmek ve gelecek kuşağın 0'dan başlamasını istiyordu. Her nesil kendi hikayesini bilemeden yaşayıp göçüyordu bu dünyadan. Ama Maya için bu böyle olmadı. Işi sebebiyle Profesör ile tanıştı ve tüm hayatı alt üst oldu. Ama altı üstünden daha güzeldi belli ki. Tam her şey bitti derken yeni yaşam amaçları buldu kendine. Profesörün son istediğini yapmak istiyordu. Onu huzur içinde bırakmak istiyordu. Işte bu onun yaşam amacı olmuştu. Oğlu Kerem bile iletişim bozukluğundan kurtulup yeni emellere ulaşmıştı. Kitap fazlasıyla akıcı idi. Kalın gözüktüğü için lütfen gözünüz korkmasın. Iki günde zorlanarak da olsa, gözlerime ağrı da girse Şubat ayı okuduklarım arasına girdi işte. Iki günde bittu sanırım. Sonunda biraz korktum, tuhaf geldi. Yaşam hikayeleri beni çok şaşırttı ve Livaneli'nin kalemine bayıldım. Bazı yerlerinde ağladım,bazı yerlerinde sinirlendim. Öyle böyle bitti. Ama bu kitabi KESİNLİKLE okumanız gerekiyor.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yusuf daha yaşama yeni başlamışken kaldı tek başına. Annesi ve babasının ölü bedenlerinin yanında lakayt tavrıyla dikkat çekti önce. Sonra da parmağı kopmuş olsa bile acısını söylemeden geçti demesindendi. Böyle başladı onun hikayesi. Ayrıldı yerinden yurdundan. Geldiği bu yere alışamadı. Herkes farklıydı ona. Birbirini ezmek için çabalayan insanlar yine birbirini yüceltmek zorunda kalıyordu. Yeni geldiği bu ailede ki belki en sevdiği oldu Muazzez. Onu bir abi gibi korudu. Hep en yakını o oldu. Muazzez de onu hep severdi zaten. Onun sözünden asla çıkmazdı. Annesini, babasını dinlemezken Yusuf'un sözünü hep dinlerdi. Işte Yusuf ve Muazzez'in hikayesi böyle başladı. Kitabı çok sevdim. Lakin Yusuf'un bu lakayt tavırlarını hiç sevmedim. Bu kadar güzel olacağını düşünmüyordum kitabın. Evet, Sabahattin Ali'yi seviyorum ama sonuçta bu kitap 100 temel esere girmiş. Korkutuyordu bu nedenle. Sıkılmak istemezdim. Ama beklediğimin tam tersi oldu. Nasıl baştan beri okumazdım. Okumayan varsa hâla kesinlikle okusun. Gerçekten fazlasıyla sevdim. Sadece sonu... o son beni çok kötü yaptı. Gözlerim yaşardı ve yine sinirlendim Yusuf'a. Okumak için halen geç değil!
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021173,7bin okunma
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kürk Mantolu Madonna, edebiyatımızın en önemli eserlerindendir belkide. Duygudan duyguya girdiren, bazen hüzünlendiren, bazen içinizi ısıtacak derecede gülümseten... Bu güzel kitap; Raif efendi ve Maria Puder çevresinde dönüyor. Raif efendi sıkılgan, içine kapanık bir insan. Lakin Maria'yla tanıştığında bu tam tersine dönüyor. Maria onun için bütün insanlığın timsaliydi. Kalbinin derinlerinde hissettiği bu aşkı ilk karşılaştığı zaman farkedemedi bile. Maria Puder'in tablosuna aşık olmuştu. Düşünsenize; bir tablo görüyor ve küçüklüğünden beri okuduğu, karakterlerine aşık olduğu tüm kitaplardaki kişilerden bir parça bulmuştu o tabloda. Her gün, hiç bıkmadan, sıkılmadan izliyor ve etrafındakilerin ne diyeceğini umursamıyordu. Ta ki annesine benzettiği yalanını tanımadığı Maria'ya dediğinde bir daha hiç o sergiye gitmedi. Maria üzüldü bu duruma. Tanıştılar, gezdiler, aşık oldular... Devamını da okumanızı tavsiye ederim şiddetle! Bu kitabı daha önce pek tabi okumuştum lakin sınavda çıkacak... Yaklaşık 2 yada 3. okuyuşum sanırım. Ama yine de beni derinden etkilemeyi başardı. Size ikinci tavsiyem; bu kitabı okuduktan sonra kitaba ithafen yazılan Vera-Kürk Mantolu Madonna 'yı dinlemeniz gerek. Şarkıya biraz aşık olmuş olabilirim!
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,1bin okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Anında okudum. Zaten incecik bir kitap. Okuduğum zamanda çook yüksek beklediğim bir sınavdan çook düşük aldığımı öğrenmiştim. Cidden çalışmıştım ama ilk defa. O ara yazdığı notlar, Sabahattin Ali'nin büyülü kalemi beni kendime getirmişti o anlık. Bu bana yeterdi pekala. Kitabın içeriğine gelecek olursak; Osman Balcıgil'in Yeşil Mürekkep kitabını duymayan var mı? O kitap ağır bir kitaptı. Anlamak için fazlasıyla araştırma yapmıştım. Bu kitap daha sade daha inceydi. Anlatımı basitti yani. Zaten başlıkta gençler için yazıyor. Küçük yaşta olup Sabahattin Ali severleriniz varsa gönül rahatlığıyla tavsiye ederim size.
Ben Sabahattin Ali
Ben Sabahattin AliOsman Balcıgil · Genç Destek Yayınları · 2017147 okunma