Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Renklerden Moru alıntılar
(1) Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin. (...) Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım. (2) Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
"Önce beni vururlar," dedi Sunay gururla. "Ama korkak olduğunu söylemen de hoşuma gitti. Ben de korkağın tekiyim, inan bana. Bu ülkede yalnızca korkaklar ayakta kalır. Ama insan bütün korkaklar gibi bir gün çok kahramanca bir şey yapacağını da hayal eder hep, değil mi?" "Ben çok mutluyum şimdi. Kahraman olmak istemiyorum hiç. Kahramanlık düşü, mutsuzların tesellisidir. Zaten bizim gibiler kahramanlık yapıyorum diye ya birilerini öldürür ya da kendilerini." "Peki, aklının bir köşesiyle de bu mutluluğun çok sürmeyeceğini bilmiyor musun?" dedi Sunay inatla.
Sayfa 283 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Reklam
Oysa ben, istençle bir iş yapılabileceğine, bir şeyin değiştirilip, bir şeyin yaratılabileceğine inanmazdım. Böyle bir gücüm olduğunu bilmiyordum. Sadece yönetilmiştim, sürüklenmiştim. Umutsuz olduğum için de bir gün bile kendimi sınamaya kalkışmamıştım. Ama bundan şikayetçi değildim. İnsanın alınyazısıdır bu, diye düşünüyordum. Meğer alınyazımız bu değilmiş. Çok mutluyum.
Sayfa 253 - EverestKitabı okudu
Sonrasında bana anlatınca öğrendim: Kuşların ötüşünün tamamen ışıktan kaynaklandığını hayal eder, sıcaklığın yanaklarını ve ellerini okşadığını hissedermiş. Bunun üzerine kafa yormamış bile. Nasıl su ateşin yanında kaynamaya koyuluyorsa ona göre sıcak havanın şakıması da gayet doğalmış. İşin aslı, onunla ilgilenmeye başladığım güne kadar hiçbir
"O hayattan nefret etmek için sandığından daha çok sebebim var. Misafir olarak gittiğin zaman rutubet kokusuna nezaket gösterebilirsin ama içinde yaşamak nezaket gösterilebilecek bir şey değil. Orada bir anlam bulduğunu biliyorum, bunun için ses çıkarmıyorum, bunun için mutluyum ama o yaşanılacak bir hayat değil Dolunay. O ders çıkarılacak ve elindekilerin değerini anlamına yardım edecek bir hayat. Onlarla arkadaş olmak istiyorsan ol, görüşmek istiyorsan görüş ama sakın o hayatı benimseme. İyi olduğunu sanıyorsun çünkü sonunda buraya döneceğini biliyorsun, sahip olduklarını biliyorsun ve bu, istemesen de seni garanti altına alıyor. Bu hiçbirimizin sahip olmadığı bir lüks. Okula giderken aynı zamanda çalışmak zorunda kalmak, leş gibi insanlardan emir almak, karşılığında üç kuruş para kazanmak ve o paranın cebinde iki gün bile durmaması, köpek gibi çalışmana rağmen hiçbir şeye yetememek... Bunların ne demek olduğunu biliyor musun? Gezebildiğin tek zamanın, okuldan işe giderken otobüsün camından dışarıyı seyretmek olduğu bir hayat mı? Hayır, kimse bunu yaşamamalı."
Şuana kadar hep teresayı savundum ama bu yaptığı hiç hoş değil LSMDŞSÖDMD
Minho eğilip konuştu: "Gördüğüm kadarıyla her zamanki gibi neşelisin. Gün ışığı gibi varlığınla yeniden bir araya geldiğim için çok mutluyum." Teresa onu tamamen yok saydı.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Saatler/Geyikler
bana gelince ben mutluyum sensiz neden bilmiyorum ama öyle işte. bedenim tanımıyor aorta/amor’u. daha korkunç şeyler bildim çünkü delilik gibi... deliliğin ülkesinde bilekler kesilmez. saatlerden geyik kanı akmaz. deliliğin ülkesinde hiçbir şey olmaz. saatler geçmek bilmez. bütün saatler pırlanta kesiği bilekler gibidir geyikler
Basılabilir miydi? Bir şekilde yazdığının harika olduğunu hissediyordu, hiçbir hikâye onu bu hikaye kadar mutlu etmemişti. Şimdiye kadar hayalini kurup arkasında durduğu her şeye sanki sihirli bir değnek değmiş ve gerçekleşmiş gibiydi. Çok mutluyum, diye düşündü yazar. Birkaç gün düzeltir parlatırım ve sonra yayınevine gider. Ne güzel iş! İçinde bir yerlerde biri iç geçirdi, başı önündeydi. Görünmez bir sesin fısıltısı duyuldu: İşe yaramaz bir ilham perisi miyim ben?
Sayfa 119 - April YayıncılıkKitabı okudu
İhmal Etme Hayatı
Bu ölümlü dünyada,yaşadığımız her gün,çabucak dün oluveriyor.Şartlar ne kadar kötü olursa olsun,hayatta olduğumuz her gün bizim için çok değerli. Hayatın hızlı temposu içinde bazen kendimizi ve hayatımızı ihmal edebiliyoruz. Ancak yine de arada bir de olsa “Hayatım nasıl gidiyor,ne gibi sorunlarım var,nelerden çok rahatsızım,nelerle çok mutluyum?” gibi soruları kendimize sormayı ihmal etmemeliyiz.
Sayfa 111 - Koca Yürekli Küçük KadınKitabı okudu
"Her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik, yan yana fotoğraflar çektirdik, güldük, sevindik, eğlendik.. Gün oldu sadece birbirimize güvendik, birbirimizi kolladık, birbirimize sarıldık, birbirimizin kollarında ağladık. Bakma, seninle ben iyi bir ekiptik.. Uykularımızdan uyanıp uyanıp birbirimizi öptüğümüz geceleri unutalım mı? Sabahları günaydınlar dediğimizi, böylece günlerin aydınlandığını.. Neşelenelim diye sağa sola bıraktığımız notları.. ikimizde kendi sorunlarımızla boğuşurken başımızı çevirip birbirimizi gördüğümüz anda sakinleştiğimiz zamanlar vardı mesela, bir tebessümle dünya umrumuzun dışında kalırdı.. Unutmayalım bunları, ama çok da hatırlamayalım artık neme lazım şeytan doldurur. Her şey için teşekkürler .. Ben bu yolun sonunda kendime çıktığım için çok mutluyum. Zor bir yolculuktu ama doğrusu değdi.. gezegenin bir yerlerinde olduğunu bilmek benim için her zaman güzel.. Tadını çıkara çıkara yaşamaya devam et, gülmeyi ihmal etme, sağlığına özen göster, başka bir hayatta görüşmek üzere... Astalavista."
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Oradan ayrılınca üç gün üç gece kuzeye doğru yol aldılar. Geniş bir arazinin ortasından geçerken kulaklarına neşeli bir şarkı sesi geldi. Ceylan derisinden yapılmış urbasının beline sicim kuşak bağlamış bir ihtiyar, tarlaların arasındaki yollara düşen çeltik saplarını toplarken türkü söylüyordu. Konfüçyüs geriye dönerek sordu: “Hey, Şiro! Bu
Yüreğime cezası lâyık bir duygu taşıdım mı?
Bu nedir, sevgili dostum? Kendimden korkuyorum! C duyduğum sevgi, kutsal, duru ve kardeşçe bir sevgi değil miydi? Yüreğimde cezaya layık bir duygu taşıdım mı? İyi niyetli duygülar içinde olduğuma kimseyi ikna etmeye çalışmak is temiyorum. Fakat şimdi... Hayaller bana rahat vermiyor. Karşı tepkileri yabancı, bilinmedik güçlere yoran insanlar nasıl da doğru his sediyorlarmış? Bu gece... Bunu söylerken ürperiyorum... Onu kollarımın arasına aldım, göğsüme sıkıca bastırdı.. O tatlı dudaklarından binlerce kez öptüm, öptüm... Bilsen nasıl bir ateşle, nasıl yanarak! Gözlerim, gözlerinin sarhoşluğunda eriyordu. Hey, Tanrım! Bunları anımsadıkça içim yanarak, ne kadar bahtiyar olduğumu hissederek "Acaba cezalandırılmayı hak ediyor muyum?" diye düşünüyorum. Lotte! ben artık yıkıldım. Aklım darmadağın. Sekiz gün- dür, düşünme becerimi de yitirdim. Gözlerim yaşlarla dolu ve hiçbir yerde mutlu değilim. Fakat buna karşılık her yerde mutluyum. Hiçbir hevesim yok artık. Gitsem çok daha iyi olaçak...
Sayfa 120 - Halk kitapevi
Ne Güzel Ne Güzel
Uyandım birdenbire Motor mu kuş mu köpek mi silah mı ısık mı bilemiyorum Parasütüm bitkin ve soluksoluğa yıllarca sonra dönülmüş bir babaevi sabah yıllarca aranılmıs ve bulunmus bir yitik esya gibi hersey İste dikiş makinası
"Herkesten ayrıyım, azla yaşıyorum, sessizce yaşıyorum." "İnsan bazen duygularını aptallık derecesine vardırır da yolunu şaşırır ya, öyle bir şey. Başka bir şeyden de olmaz, kalbin aşırı gereksiz bu dalaca ateşinden olur hep." "Yiyorum, içiyorum, giyiniyorum daha ne isterim." "Sizin benden hoşnut olmadığınızı
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.