Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
6.cilt
3."Ölçü ve tartıda hîle yapanların vay haline! Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar; kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik yaparlar. Onlar, büyük bir gün için tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı? O gün insanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır." 
"Ne yani, bütün hayat böyle mi geçecek?" diye düşünüyordum. "Daha iyi, daha güzel hiçbir şey göremeden, ben de bu insanlar gibi mi yaşayıp gideceğim?"
Sayfa 334
Reklam
Yalnızlığa normalize etmen çok önemli. Çünkü yalnızlığını bir hastalık gibi yaşadığın zaman kendini o kadar kötü hissedersin ki, ne olursa olsun, kiminle olursa olsun yalnızlıktan kurtulman gerekiyormuş gibi hisse kapılırsın. bunun neticesinde de aslında sana hiç iyi gelmeyecek insanları, ilaç niyetine hayatına alırsın. Bu kadar yoğun bir şekilde diğer insanlara muhtaç hissettiğin için, acele ediyorsun ve sanki seçim yapma şansın yokmuş gibi davranıyorsun. Halbuki yalnızlığı normalize edebilsen,, daha sakin ve sağlıklı seçimler yapman mümkün olacak. böyle zamanlarda ilaç diye hayatına aldığın insanlar zehrin olabilir.
Sayfa 94 - destekKitabı okudu
Hayatına yeni insanlar alırken aşırılardan kaçınman çok önemli güzel insan, aşırı güvenirsen üzülürsün, aşırı güvensiz olursan yalnız kalırsın. Her şeyde olduğu gibi bu konuda en önemli şey dengedir.
Sayfa 93 - destekKitabı okudu
Bazı insanların içinde bir yerlere kök salmış nefretleri olabilir. Genelde bu nefretleri kendi geçmiş olumsuz yaşantıları ve kendilerinden memnuniyetsizlikleri ile ilgili olabilir. Böyle duygularla bazı insanlar sağlıklı bir şekilde baş edebilirken bazı insanlarda diğer insanların kendilerinden daha kötü durumda olmalarından hoşnut olarak kendi içsel sorunlarını geçici olarak rahatlatabilirler. Ve eğer çevresinde kendisine yakın olan insanların kendisinden daha iyi duruma geldiğini görürse bu durum böyle insanları rahatsız edebilir. Çünkü kendisinden başka her insanın başına gelen iyi bir şey, fesat insana kendisinin olumsuz yönlerini hatırlatır. Temelde zaten kendisinden memnun olmadığı için, böyle bir şeyle birlikte bu memnuniyetsizlik had safhaya ulaşır ve kişi bundan kurtulmak için başka insanları eleştirir ve yargılar.
Sayfa 89 - destekKitabı okudu
"İnsanlar kirletir bizi ve severken öldürür, Biz sadece incecik bir iple bağlıyız bu dünyaya, O ip bizim kökümüzdür yani hayatımız, Ama kollarımızı sadece cennete çeviririz; Çünkü cennet bizim evimiz, bizim gerçek evimiz, oradan gelir ruhumuz, ve tekrar oraya döner. Ruhumuz yani güzel kokumuz."
Reklam
Eskiden
Kayanın üzerinde durup aşağıdaki ırmakdan yukarıdaki tepelere kadar uzanan verimli vadiye bakıp etrafımdaki her şeyin tohumdan çıkıp fışkırdığını görünce; eteğin zirvesine kadar yüksek araçlarla yoğun bir şekilde kaplı o dağların hareketli kıvrımlarının o vadileri en güzel ormanlarla gölgelediğini görünce, sakin ırmak, fısıltı yayan sazların
Yaşamlarının ne denli güzel, ne denli imrendirici olduğunu biliyor muydu bu insanlar acaba ?
Sayfa 265 - Metis Yayınları
Güzel olan bir şeyi haddinden fazla güzelleştirmeye uğraştığınız zaman güzelliği azalıyordu. İnsanlar için kullanılan ''tatmin, yoksunluğu getirir ''deyimi de tam olarak bu durum içindir.
Hayatına yeni insanlar alırken aşırılardan kaçınman çok önemli güzel insan, aşırı güvenirsen üzülürsün, aşırı güvensiz olursan yalnız kalırsın. Her şeyde olduğu gibi bu konuda en önemli şey dengedir.
Sayfa 93 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
dipnot 14
Bu durumu şu örnek çok güzel açıklar: "Dört İslam ülkesinden, dört farklı dil konuşan dört hacı Mekke'ye doğru giden yolda çölden geçiyorlarmış. Bir vahada bir parça altın bulmuşlar. Altın parçası o kadar küçükmüş ki bölüşseler ellerinde neredeyse hiçbir şey kalmayacakmış. Bunun yerine altın ile bir şey satın alıp bölüşmeye karar vermişler. Almak istedikleri şeyi, en yaşlıları Arapça, ikincisi Farsça, üçüncüsü Türkçe ve dördüncüsü Kürtçe -hep aynı şeyi-söylemişler. Her dilde üzüm kelimesi farklı olduğu için birbirlerini anlamamışlar ve kavga ile son bulan bir tartışmaya girmişler. Oradan geçen ve dört dili de anlayan ve her birinin hakkını savunacağına söz veren beşinci hacı gelene kadar sakinleşmemişler. Beşinci hacı parayı alıp gitmiş ve biraz sonra sulu üzümlerle gelerek aralarında pay etmiş. Bu durum değişik dinler için de tıpkı böyledir. Hakikat daima aynıdır, onu anlatan kelimeler ise çok farklıdır. Gelecekte bir gün insanlar yeterince olgunlaştığında farklılıklar birleşmeyle sonlanabilir. Zira hakikat Allah gibi tek ve Ölümsüzdür." Mevlânâ Celâleddin Rûmî bu fikri şöyle dile getirir: "Önce senin ruhun ve benim ruhum bir idi. Benim gelişim senin gelişin, benim gidişim senin gidişin idi. Benden ya da senden söz etmek doğru olmaz. Aramızda ben ve sen artık bitti. Işıldayan özünü bulmak için nefsin bütün engellerini aş. Yerim hiçbir yerdir ve izim hiçbir izdir." Carl Vett , a.g.e., s. 35, 46. [Dervişler Arasında İki Hafta - KAKNÜS YAYINLARI]
Sayfa 26 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
"En azından iyileşmiş görünüyorsun." "İzi kalacak" "Onu gören tek kişi olduğum için kendimi özel hissediyorum." "Belki de hayal gördük," dedim. "Mağara pek de güvenilir bir yer değildi." "Hayal görmedim, Nova." Bakışlarını da parmaklarını da yüzümden çekti. "Ama senin gördüklerini
Sayfa 200Kitabı okudu
"Her insanın kendi fikrini söylemeye hakkı vardır," "Hayır, yoktur, insanlar aptaldır. Yerler, içerler, boş konuşurlar, zina yaparlar ve ürerler. Bu sonuncusu özellikle talihsizliktir, çünkü sayımız az olsaydı dünya çok daha güzel bir yer olurdu. Düşük zekalılar, bataktaki çocuklar, deliler ve ahlaki değerleri zayıf insanlar... İşte ürettiklerimiz bunlar. Dünyayı bunlarla berbat ediyoruz.
" Küstahlar, sivriler genelde göze batar ama insanların çoğu çekingendir. Kendilerini yeterince yetenekli bulmazlar; diğer insanlardan sakınır, korkarlar. Kimi de düpedüz yaşamaz, yaşamaya da korkar, dünyanın tadına bakmaktan dahi çekinir. İyi romanlarda, hikâyelerde güzel anlatılır bu insanlar. Yaşamazlar, yaşarmış gibi yaparlar. Onları yüreklendirmek gerekir. Ama bu yüreklendirme de boş şeyler söyleyerek olmaz, gerçekleri göstererek olur. Çok açık ki bugün insanlar karşısındakine çoğu zaman karşılığı olmayan tavsiyeler veriyorlar. Yapılamayacak şeyleri göz göre göre yapılabilir gösteriyorlar. Bu da yanlıştır."
İnsanlar, cahillik ve vahşilik devirlerinde icat edilen kelimelere ruh vere vere, bunları hayallerindeki renklerle boyaya boyaya bir duygu zinciri meydana getirmişlerdir. Bunlar binlerce asırdır gelişe gelişe, miras yoluyla bize kadar gelmiştir. Bizler de, gerçekliği olmayan, yalnızca hayalden ibaret olan bu zincirle, hiçbir meziyeti ve hiçbir mahiyeti olmayan bu varlık âlemine binbir çeşit güzel renk veriyor ve kendimizi bir güzel aldatıyoruz. Böylece hayata bir mânâ yüklüyoruz. İşte olanca tiksindiriciliğiyle hayatın gerçek yüzü!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.