Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
- Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim..
Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
Nihat güldü:
Nereden başlanır ki buna?
Kitap bitti. Bomboş duvara baktım. İzledim...
Müzik falan da yok bu sefer. Sessizlik istiyorum sadece. Gözyaşlarım ve sessizlik. Bu evde mümkün değil tabiki bu. Yazmak için geceyarısını bekleyeceğim dedim. Ama işkenceydi bu kendime. Ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki. Nefes alamadım. Gerçekten alamadım. Tuvalete
Sen ki, güzelliklere aşık, hayata bağlı, umudu hep içinde taşıyan, arkadaş canlısı, dost biriydin Ali'm. Sen ki, çevrendeki edebiyat dostlarınla en güzel sohbetlerini yapardın. Sen ki, edebiyatımıza en güzel eserlerini kazandırdın. Ama "Karanlık Güç"ler yazmana izin vermedi. Çünkü onlar emeğe düşman, onlar güzele düşman, onlar umuda
Franz Kafka'nın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/VC6JxCLzwNI
Aylardır hazırlamak istediğim ve yıllardır da düşünsel altyapısı için uğraştığım "Kafka kitapları okuma rehberi"me hoşgeldiniz. Bu inceleme yaklaşık olarak 20 kitabın, pek çok makalenin,
Evlilik, sonrasında çocuklar derken aile olmanın verdiği sorumlulukları yerine getirirken uzunca bir süre iş hayatından uzak kalmıştım.
Bundan tam bir sene önce çocuklarla sürekli gittiğim bir kütüphanede kütüphane memurunun bana "Sezen hanım, görüyorum ki siz de çocuklarınız da kitap okumayı seviyorsunuz. Yakında kütüphane müdürümüz annelik iznine ayrılıyor. O yokken onu ben temsil etmek durumunda kalacağım için benim yerim boş kalacak. İsterseniz benim yerime de siz geçebilirsiniz demesiyle yüzümde kocaman bir gülümsemenin belirmesi bir oldu. Hemen seve seve teklifini kabul edip, eve gelir gelmez google üzerinden kitaplar ve yazarlar hakkında bilgi toplamaya başladım.
İşte bu sayede de
1000Kitap ile tanışmış oldum. Evet, bugün sitede tam bir yılım doluyor. Her ne kadar sadece 4 ay gibi kısa bir süre kütüphanede çalışabilmiş olsam da, burayı keşfetmemi o işe borçlu olduğumu da unutmuyorum. Bu bir yılda burası benim için bir aile, bir arkadaş ortamı gibi oldu. Kardeşim diyebileceğim, ablam, can dostum diyebileceğim koca yürekli insanlar tanıdım. Burda herkesin ismini tek tek vermek istemiyorum, onlar zaten kendilerini bilirler. Canımın sıkkın olduğunu hissedip, daha bir kere bile özelden yazışmışlığımız olmadığı halde bana özelden destek olan güzel insanlar tanıdım burada. Bunları yazarken gerçekten duygulanıyorum. Velhasıl sözün kısası burayı ve sizleri çook seviyorum. Bana kattıklarınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk?
Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat
1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI
Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik
Birinci kitap beklentimi o kadar üst çıtalara çıkartmıştı ki... Galiba daha üstü olamaz diyordum. Ama bilin bakalım bu hangi yazar? Tabi ki Nagila ve ondan da bundan daha azını beklemek hata olurdu.
O kadar fantastik kitap okudum ama ben hiçbir fantastik kitabın böylesine kadınları öne çıkardığını görmedim. O kadar duygulandım ki. Yani seri tamam
Yıl 1943. Cani Hitler ve Nazi canavarları Polonya' nın, Auschwitz toplama kampında. 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Schmuel' de bu kamptaki esirlerden sadece biri. Ne tesadüf ki yine 15 Nisan 1934 doğumlu, 9 yaşındaki Bruno' nun, Nazi güçlerinde asker olan babası da görevlendirmeyle bu kampa gönderileceklerden.
Babasının bu
. 🙂 🙂 🙂 🙂
/█\. /█\ /█\ /█\
/ \ / \ / \ / \
👆 👆. 👆. 👆
Ozan, Selim, Can, Hüseyin
Ozan, Selim, Can ve Hüseyin aynı
mahallede büyümüş aynı yaşlarda dört arkadaştır,
İlkokul ve ortaöğretimin ilk yıllarında