Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Duygularını anlamayı. Onlarla nasıl baş edeceğini ve onları nasıl kontrol edeceğini öğrenmişti. Dibs artık korku, öfke, nefret ve suçluluk duyguları altına gömülmüyordu. Kendi hakları olan bir kişiydi artık. Onur ve özsaygıya kavuşmuştu. Bu rahatlık ve güven sayesinde, dünyasindaki diger insanlari kabullenmeyi, onlara saygı duymayı öğrenebilirdi. Artık kendisinden korkmuyordu.
Sayfa 245
‪Türk Budun, Ökün!
Şimdi herkes akl-ı evvel oldu. 5, 10 tekerlemenin tekrarlanmasıyla dünyayı bir çırpıda düzelti veriyorlar. Millet hainliğine kadar varan her şeyi söyleyip de yine "özgürlük yok" diye bağıran siyaset palyançolarına çocuk aldatır gibi yalanlar söyleyerek olmayacak vaatlerde bulunanlara, baktıkça kıyametin kopmakta olduğuna inanmak
Sayfa 221 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Çocukların çocuk olma hakları her geçen gün daha fazla reddediliyor. Dünya zengin çocuklara para muamelesi yapıyor, paranın davrandığı gibi davranmayı öğrensinler diye. Dünya yoksul çocuklara çöp muamelesi yapıyor, çöpe dönüşsünler diye. Orta sınıftakileri, ne zengin ne de yoksul olanları televizyona bağlıyor; vakit henüz erkenken tutsak hayatını kader olarak bellesinler diye. Çocuk olmayı başaran çocuklar çok şanslı, büyülüler.
Sayfa 19
Çocuğun Anne Babadaki Hakları
• Kişi evleneceği kadını iyi seçmeli • Ahlakı kötü,düşük biriyle evlenmemeli ki,ileride bu çocuk için bir utanç sebebi olmasın. • Ona güzel bir isim koymalı • Kuranı Kerimi öğretmelidir.
Çocukların çocuk olmaya hakları vardır.İlk yıllarını oyun oynayarak,spontane ve sorumsuzca geçirmeye de.Doğal olarak, çocuklar büyüdükçe,sevecen anne-babalar onlara küçük sorumluluklar yükleyerek olgunlaşma süreçlerini besleyeceklerdir. Ama yüklenen bu sorumluluklar,hiçbir zaman onların çocukluklarını çalmamalıdır.
... Ne var ki özgürlük de otorite de soyut birer kavram değil tersine canlı ve şuurlu birer kuvvet, ne özgürlükten vazgeçebiliyor insanlık ne otoriteden. Sosyal dengeyi kurmak için her zaman otoriteye ihtiyaç var. Hukukun egemen olması, bu arada kadın ve çocuk haklarıyla aile reisinin hakları arasında bir denge kurulması için de, her zaman özgürlük şart.
Sayfa 401 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
Batıdan başka ne beklenirdi ki
İngiltere açık bir toplum olarak değişime diğer toplumlardan daha açık olmasına rağmen, kadın haklarındaki gelişme son derece yavaş ve sancılı gerçekleşti. Bir de Ingiltere'de iktidar sahibinin kadın olması ve Kraliçe'nin zaman zaman kadınların talep ettikleri hakları eleştirmesi durumu biraz ironik hale getirmektedir. Kraliçe Victoria döneminde kadınların çalışma, eğitim ve sosyal yaşantı konusundaki varlıkları çok sınırlı kalmıştır. Gelişmenin yavaş olması; kadının erkekten daha düşük biyolojik özellikte ve yalnızca doğurmak üzere yaratılmış olduğuna inanılmasının sonucudur. Kadınlar, "çocuk doğurmak için yaratıldıklarından" kendilerinden iffetli olmaları bekleniyordu. İffetli olmak da kadının erkeğe bağlı bir yaşam sürmesi, gerekirse erkeğin şiddetine maruz kalması anlamına geliyordu. Erkeklerin kadınları istedikleri zaman dövebilmeleri kanunların teminatı altına alınmıştı. Kadınların kendi adlarıyla mülk edinmeleri mümkün değildi. Seçme ve seçilme hakkı ise söz konusu edilemezdi.
Bir çocuk için en zararlı şey nedir bu evrende? Özgürlüklere savaş açmış, hakları ihlalde gözü kararmış devlet politikaları mı? Doğar doğmaz insanı bir tüketici olarak kodlayan ekonomik sistemler? Kimsenin umursamadığı fırsat eşitliği mi?
Sayfa 19 - Can Yayınları Çağdaş EdebiyatKitabı okudu
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk, vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. Ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Çocuk, yere ya da büyüklerin iskemlesine, koltuğuna oturduğunda azarlanır, biri onu alıp kucağına oturturdu. Yetişkinler arasında büyüyen çocuklar için durum bugün bile böyledir. Bir odaya girdiğinde varlığı hemen göze batar. Evi ve medeni hakları elinden alınmış bir yetişkin gibidir. Toplumun kenarına itilmiş, horlanan, küçümsenen, azarlanan bir varlıktır.
Reklam
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. On göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Sayfa 78
İmparator mevkiinin nakline kadar, çocuklarını beslemek istemeyen tüm Romalılar onları çöplüğe atıyorlardı. Antik dönemin yasa koyucuları çocukları ölüme göndermekten hiç utanmadıklarından bir babanın ailesi üzerinde sahip olduğu hakları hiçbir yasayla engellemediler. Aristoteles çocuk düşürmeyi öğütlüyordu; vatan aşkıyla yanıp tutuşan, coşku dolu bu antik cumhuriyetçiler, modern uluslarda görülen kişisel merhamet duygusunu tanımıyorlardı; çocuklarını daha az, ülkelerini daha çok seviyorlardı.
Sayfa 174Kitabı okudu
Annenin ölümü, başladığınız noktanın kaybıdır. Anne öldü mü siz kaybo­lursunuz. Dönecek bir adresiniz, tasvir edebileceğiniz bir anavatanınız kalmamıştır. Kabuğunuz soyulur. Hiçbir bilimsel dayanağı olmadan şunu söyleyebilirim ki, insan biyolojik özelliklerini babasından, ruhsal yapısını anne­sinden alır. Onların inşaat sözleşmesi böyledir. İnşa ettik­leri çocuk üzerindeki hakları da bunlarla korunacaktır. Hak iddia etmeye kalkıştıklarında bu kavramlardan yola çıkacaklardır. Baba, "Onu ben okuttum, yedirdim içirdim, bu boya getirdim," derken anne çoğu kere sessiz kalarak mücadeleyi kazanır. Çünkü çocuk bilir ki anne pazarye­rinde elini bıraktı mı hiçbir şeyin önemi kalmamıştır.
Sayfa 183Kitabı okudu
Elin iyisi :))
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, kendi "değersiz" varlığına tanımadığı hakları başka insanlara tanıma eğilimindedir. Ancak genellikle kendi yakınları, daha doğrusu kendine bağımlı olan eş, çocuk, vb. kimseler bunun dışında kalır. Çünkü kendisi gibi onları da küçümser ve değersizliğinin bir uzantısı gibi algılar. Kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem vermesine karşılık, kendisini kabul edici tutumlar içinde olan kişileri küçümseyebilir. Ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir.
Çocuk ve Savaş
Bu ortamda çocuk olmak diye bir şey kalmıyor galiba. Çocuk olma hakları ellerinden alınıyor çocuk olamayan çocukların. Bazen ailesi için daha cesur kalmaya çalışıyor bazen teselli edecek kimsesi kalmıyor veya tepki verse de bir anlamı olmuyor.
Sayfa 27
1.097 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.