Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan bir türlü başkaları için o kadar da önemli ve ilginç olmadığını düşünemiyor. Başlarda insanları güldürüyorum, o zaman benim için şöyle diyorlar: "Eğlenceli biri", "Onun yanında insanın canı hiç; sıkılmaz." Ama bu olumlu düşünceler uzun sürmüyor. Hayattaki her konu üzerine şaka yapabilen birinin yeterince derin ve duyarlı olamayacağına karar veriyorlar. Beni hızla inceliyorlar, bir kez inceledikten sonra da doğru notu verdiklerini düşünüp yanımdan ayrılıyorlar ve bir daha geri dönmüyorlar.
Sayfa 35
"Şimdi sormaz olmuş artık, kimdi, neyin nesiydi o (uzak bir akraba mı neydi), gezinir düşünceler içinde derin."
Reklam
"Derin bir kuyuya düşmüş gibiydin. Öncelikle, düşmenin bedensel şoku, tüm bedeninde kemik kırılmaları, doku zedelenmeleri, iç kanamalar ve yarılmalar. Sonra, kuyunun dibinde olmak, dışarı çıkamayacağının bilincinde olmak. Buna yönelik tepki. Pişmanlık ve güçsüzlük. Bu korkunç derecede rutubetli, su birikintileriyle dolu, karanlık yere yönelik köklü nefret duygusu. Bu deliğe birlikte tıkıldığın onlarca herife duyduğun tiksinti. Mide bulandırıcı düşünceler. Heriflerin konuştukları dilin tınısına duyduğun tiksinti. Bir halt anlamıyorum bu dilden. Buna karşın zaman zaman hissettiğin dayanışma duygusu. Dış dünyaya yönelik, içeride olmanın yarattığı bilinç. Dış dünyaya, yani bu adaya, adanın ait olduğu ülkeye yönelik tiksinti."
…Yoksulluğun özürlü olmak demek olmadığını ve acıyı getiren ana neden olmakla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını ve zengin çocuklarının da, yoksullara ve iyi durumda olmayan çocuklara oranla daha çok avantaja sahip olmadıklarını anladım. Mutluluğun ya da mutsuzluğun, cep harçlığının oranıyla bir bağlantısı olmadığını, çok daha derin nedenleri olduğunu da.
Son derin düşünceler.
Sayfa 142
…düşünceler hemen hemen her şeyden daha derin yara izleri bırakabilirdi…
Sayfa 951 - Y.K.Y / 41. Baskı / Şubat 2023
Reklam
"Çünkü genceciksiniz ve gençlik sahip olunabilecek en kıymetli şeydir." "Bana hiç de öyle gelmiyor Lord Henry." "Şimdi öyle gelmez. Günün birinde buruş buruş olup çirkinleştiğinizde, derin düşünceler alnınızda çizgiler bırakıp arzularınızın yangınları dudaklarınızı mühürlediğinde anlarsınız, hem de acı acı anlarsınız...
Acı gerçek
"Çünkü genceciksiniz ve gençlik sahip olunabilecek en kıymetli şeydir." "Bana hiç de öyle gelmiyor Lord Henry." "Şimdi öyle gelmez. Günün birinde buruş buruş olup çirkinleştiğinizde, derin düşünceler alnınızda çizgiler bırakıp arzularınızın yangınları dudaklarınızı mühürlediğinde anlarsınız, hem de acı acı anlarsınız. Şimdi nereye gitseniz herkesi kendinize hayran bırakıyorsunuz. Bu hep böyle mi gidecek sanıyorsunuz?..
Başlarda insanları güldürüyorum, o zaman benim için şöyle diyorlar: "Eğlenceli biri", "Onun yanında insanın canı hiç sıkılmaz." Ama bu olumlu düşünceler uzun sürmüyor. Hayattaki her konu üzerine şaka yapabilen birinin yeterince derin ve duyarlı olamayacağına karar veriyorlar. Beni hızlıca inceliyorlar, bir kez inceledikten sonra da doğru notu verdiklerini düşünüp yanımdan ayrılıyorlar ve bir daha geri dönmüyorlar.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
1888'de Nietzsche, fiziksel ve bilişsel çöküşünden ve "delilik mektupları"ndan bir yıl önce, "Bu oğlan soluyor ve erken solgunlaşıyor. Arkadaşları durumunun o veya bu hastalıktan kaynaklandığını söylüyor. Ben derim ki: hastalanması, hastalığıyla mücadele etmemesi zaten fakirleşmiş bir hayatın sonucudur" yazdı; bu cümleler derin bir farkındalık gerektiriyor ve bugün de her hastalığa öznel bir açı getirerek işlevlerini koruyorlar: hastalık onu ya kalıtsal bir yatkınlıktan, kişisel adaptasyondan, hayatındaki kazara olaylardan veya bütün bunların hepsinden ötürü orada bekliyordu ve o buna direnebildiği müddetçe hastalık bazı atakları tetikledi ama sonrasında durdu; filozof artık bunlardan kendini koruyamayacak hale geldiğinde, hastalık onu boğdu: bilinçli veya bilinçsiz, Nietzsche teslim oldu; teslim olmak tam anlamıyla bir cupio dissolvi* değildi; tersine hayatı ve hayatın birey için planladıklarını terk ettiğinin işaretiydi. Nietzsche'nin bahsettiği bu yoksullaşmış hayat hastalık sayesinde bereketlenebilirdi. Bugünün "iyi hal"i her koşulda korumaya yönelik yaklaşımları düşünülünce bu düşünceler çapraşık ve acayip duyulabilir. *cupio dissolvi: çözülme arzusu
Sayfa 23 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Modern öncesi zamanların kendi varlığı ve yetkinliği üzerinde derin düşünceler üreten insanı, artık yerini kadim düşünceleri hızla ve hazla tüketen bir ekonomik insana birakma eğilimindedir.
Sayfa 26
Napolyon Rusya'dan çekilirken şöyle demiştir: Büyük başarılar çoğu zaman büyük başarısızlıkları hazırlar… Mustafa Kemal tekrar derin düşünceler içine daldı. Bu sefer Akka, İngiliz Generali Allenby'e teslim edilmişti.
Sayfa 172 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Cahiller meclisinde derin meseleler konuşulmaya başlanırsa sükûtunu muhafaza et. Zira hazmedilmeyen birşeyi iade etmede büyük bir tehlike vardır. Bilindiği üzere koyunlar ne kadar ot yediklerini çobanlarına göstermezler, fakat yediklerini hazmedip,onları süt ve yüne dönüştürürler. Sen de cahillere vecizeler döktürmekten sakın. Hazmettiklerini davranışlarınla göster.
Ne yani ölüm meleği diye bir şey olduğunu mu kastediyorsunuz ?İlla öyle bir şey mi olmak zorunda zihin bir deneyim yaşıyor ve bizler onu bir imgeye dönüştürüyoruz olan bitene dair daha derin bir hissiyat var aslında fakat zihin onu sadece düşünceler ve imgeler olarak deneyimleyebiliyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.