Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Onunla olan şakalaşmalarımız ve ortak espri anlayışımız benim ruhumun eşiyle paylaştığım en özel şeylerden biriydi. Dünya üzerindeki hiçbir şey kendi aramızdaki küçük bir esprinin yıllar boyu devam etmesi kadar romantik değildi. Gerçek sevgi bir lisan gibiydi. Bazen bir bakış, bir dokunuş ya da sadece bir kelime saatlerce konuşmaktan çok daha etkili olabiliyordu."
Sayfa 268 - James
"İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer." "Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin."
Reklam
Daniel Goldman EQ'yu (Duygusal Zeka) şöyle tanımlıyor:
••• "Kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtülerini kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve umut besleme."
Özgürlük aynı zamanda, korkuyla birlikte yaşamak ama yine de yoluna devam etmek demektir.
Her mimarî eseri millî hayatın bir koruyucusudur. Bu koruyucu tanrıları kaybede ede cemiyet bir gün devam fikrini kaybeder. Bir asırlardır, düşman bir âlemin ortasında, yangın ve ateş içinde milliyetimize kurtarıcı bir tılsım gibi sarılmış olarak yaşadık. O duygu sayesinde varız. Ne zaman ki milliyetimizi bıraktık, o anda başımıza felâketler yağdı.
Sayfa 228 - Dergâh YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Spino­za insan ruhunun ölümsüz olduğunu temelde inkar eder. Zih­nin ya da onun bir parçasının ölümsüz olduğunu ve vücudun ölümünden sonra bile Tanrı'nın içinde yaşamaya devam ettiği­ni kabul etse bile kişisel ruhun vücut ile birlikte yok olduğuna inanır. Dolayısıyla ebedi mükafat ya da ceza konusunda he­veslenecek ya da korkulacak bir şey yoktur. Hatta Spinoza, ümit ve korkunun, dini liderlerin, sürülerini inançlı bir tesli­miyet halinde tutmak için kullandıkları duygulardan ibaret ol­duğunu söyler. Tanrı'nın ödül ve ceza dağıtan serbest bir ha­kim olduğu sanısı, saçma bir biçimde ona insani özellikler at­fetmek gibi bir uygulamaya dayanır. "Bu kişiler, insanları ken­dilerine bağlamak ve onlar tarafından el üstünde tutulmak için Tanrı'nın her şeyi insanlar narnma yönlendirdiğini söyle­yip durur. Dolayısıyla her biri kendi mizacına göre Tanrı'ya tapınmanın değişik yollarını uydurmuştur." Bu yüzden batıl inanç, cehalet ve önyargı, düzenli bir dinin temelinde yer alır. Spinoza'nın ısrarla savunduğu görüşe göre Tanrı aslında sonsuzluktan yapılmıştır ve Doğa ile birdir. Diğer her şey mut­lak bir gereklilik ile Tanrı'nın doğasından gelir. Spinoza aynca insanoğlunun herhangi bir biçimde özgür olduğuna inanmaz ve onun günahlardan kurtulup hayırlı bir hale erişmesi konu­sunda hiçbir şey yapamayacağını ileri sürer.
Sayfa 196 - İletişim Yayınları
Hem 1660'lann başında başlanmış Spinoza'nın başyapıtı Eti­ka’da,hem de daha eski bir çalışma olan (muhtemelen 1660 başı, yani aforozdan dört yıl sonrası) ve Etica’daki fikirlerin olgunlaşmamış ya da henüz çekirdek halinde boy gösterdigi Tanrı, Insan ve Insanın Mutlulugu Üzerine Kısa Inceleme (A Short Treatise on God, Man and His
Sayfa 196 - İletişim Yayınları
“Derinlere atıldığında yüzmezsen boğulursun. Bu yüzden yüzmeye devam et, tamam mı?”
_____________________________ ⁴⁴Günümüz demokratik toplumlarda da hakimiyetin/egemenliğin halka ait olduğu ısrarlı şekilde vurgulanarak halk ilâhlaştırılır. Ancak aslında bu, gerçekte kendi ilahlıklarını gizlemek isteyen ileri gelenler'in (tağutların, yöneticilerin, zenginlerin, hatta sanatçıların) oluşturdukları yapay bir sığınaktır. Sahte biçimde ilāhlaştırdıkları halkın adına kendileri hüküm koyarak, işlerini yürütürler. Buna da halkın kendi ken- dini (temsilcileriyle) yönetmesi diyerek halkı aldatmaya ve tağutluklarını devam ettirmeye muvaffak olurlar.
Reklam
"....şimdiye dek hep yalnızmışım ve yoluma hep yalnız devam edecekmişim gibiydi."
Sayfa 29 - Doğan KitapKitabı okuyor
İnsan-Hayvan Prototipi:
Yüce Allah yeryüzündeki bazı canlıları çok çalışıp kazanan ve bunun için pek çok yollara başvuran bir tabiatta yarattığı gibi, bir kısmını da bir çeşit mütevekkil ve çeşitli yollara başvurmayan bir tabiatta yaratmıştır. Bazı haşereler kendilerine bir yıl yetecek kadar gıdayı saklarken, bazıları her gün kendisine yetecek kadar bir rızık teminat altına alınmış ve belirlenmiş bir miktarının bulunmasına güvenir, tevekkül eder. Bir kısmı gıdasını biriktirip saklar, bir kısmının ise herhangi bir kazanç yolu yoktur. Bazı erkekler yavrularının ihtiyaçlarını karşılarken, bazıları asla yavrularını tanımaz. Bazı dişiler yalnız kendi yavrularına bakarken, bazıları kendi yavrusunu doğurur, fakat başkasının yavrusuna da bakar. Bazıları yavrularının kendilerine ihtiyacı kalmaması halinde onu tanımaz olur, başkaları ise onu tanımaya devam eder ve ona şefkatini göstermeyi sürdürür. Bazı hayvanlar annelerini kaybedince öksüz olurlar, bazıları babalarını kaybedince öksüz sayılırlar. Bazıları hiç yavru sahibi olmanın yolunu aramaz, diğer bazıları ise bunun için bütün gayretini ortaya koyar. Bazıları yapılan iyiliği bilir, buna teşekkür eder, bazılarında bunun eseri bulunmaz. Bir kısmı başkasını kendisine tercih eder, bir diğer kısmı kendi türünden çok sayıda kişiye yetecek bir şeyler ele geçirecek olursa onlara kimseyi yaklaştırmaz.
Sayfa 189
Hakikatli notlar
• Fenalık ve iftiralara ne kadar feci bir surette maruz kalınırsa kalınsın, mukabele-i bilmisil etmemek, tevbe ve istiğfara devam etmek, sabır ve tahammüle çalışmak, öyle hâdiselerden ibret ve ders almak, mütecaviz ve müfterilerle uğraşmamak, yüksek bir ahlâk ve kemâlatın şiârındandır. Enbiyâlar, velîler, sulehânın ahlâkı ile ahlaklanmaktır.
"Ölüler hep dirilmek ister. Sense hâlâ hayattasın ve mücadele ediyorsun, ölemezsin!" Sonra devam ettim. "Hayat sana anne ve babandan bir hediye. Eğer yaşamak istemiyorsan bunu önce onlara sormalısın." Gözyaşlarını silerken, "Anne ve babam uzun süre önce öldüler," dedi. "O zaman yaşamak için daha çok sebebin var," dedim.
“Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?” diye söze girmişti kızılderili. “Onlar ne olacak?” Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da, yaşamak demeye devam edecekler!”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.