Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Lordum! _Bir kitabın başında gecen "ad", ne kadar önemli olursa olsun, içeriğindeki hataları örtebilecek güçten yoksundur diye düşünüyorum. Bu DENEME, size sığınmaya gelmiştir. _Şeylerin en soyut ve genel bilgisinde genel anlayış cizgisinin otesinde kurgulara sahip biri olarak tanındığınızdan, bu Deneme'nin amacını takdir edip
_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey
Reklam
⊰ adını aşk koydum ⊱ “Gözleri aşkın ve ayrılığın anayurduydu. Buğusunu güzel sözlerin emdiği uzun bir günbatımıydı ağzı. Bu yüzden bir sızıydı herkesin içinde. Başını kaldıran da eğen de aynı umutsuz uzaklıkla dururdu. Gülüşü, dağılmış orduları önce toparlar, sonra yeni bir yenilgiye sürerdi. Ben, kalbim ağzıma kadar büyümüş, köküne su yürüyen
Sayfa 100 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Gazze, hepimizi derinden üzen bir kadere sahip... Filistinli şair Mahmud Derviş Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüzün Günlüğü kitabında Gazze'yi tüm dünyaya şu şekilde anlatmıştır: "Gazze dünyanın en güzel şehri değil. Denizi başka Arap şehirlerinin kıyısından daha mavi değil. Portakalları Akdeniz havzasındaki en güzel portakallar değil. Gazze dünyanın en zengin şehri değil. En zarif veya en büyük de değil. Ancak bir vatanın tarihiyle eşit Gazze. Çünkü o düşmanın gözünde en çirkin, en yoksul, en sefil ve en habis. Çünkü o bizim aramızdan düşmanın rahatını kaçırmaya ve huzurunu bozmaya en yetkin olan. Çünkü o düşmanın kâbusu. Çünkü o mayınlı portakallar, çocukluğu olmayan çocuklar, yaşlılığı olmayan yaşlı adamlar, arzusu olmayan kadınlar demek. Tüm bunlar yüzünden o bizim en güzelimiz, en safımız ve en sevgiye mazhar olanımız." Ülkelerin de bir kaderi olduğunu Filistin meselesinde daha iyi anlıyoruz. Hepimizin okuduğu Filistini anlatan bir kitap mutlaka vardır. Ben de çeşitli kitaplar okudum fakat gazeteci yazar Mehmet Akif Ersoy'un bu kitabı kadar hiçbiri beni derinden etkilememişti. Özellikle şu cümleleri adeta üzerinde düşünmemiz için yazılmış: "Filistin ne tek başına solcuların, liberallerin ne de islamcıların argümanı olmalıdır. Bilakis insani erdemler ve uluslararası hukuk bağlamında gündemde tutulmalıdır. " "Bir şeyler eksikti ya da hiç yoktu bu topraklarda. Bir merdiven yoktu mesela dünya liderlerini utanç duvarının üzerine çıkartabilecek. Bir şeyler ya eksikti, ya hiç yoktu, ya da hiç olmayacaktı. " Kısacası mutlaka alın okuyun...
Niçin ben hiçbir şey değilim?" Diye sorar ve buna kandırıcı bir cevap bulup veremezdi. Kendisinin dünyaya bir iş için geldiğini müphem bir şekilde hissediyor, fakat bu işin ne olduğunu bilmiyor ve etrafında kendisine "Bu benim işim!" dedirtecek bir şey göremiyordu. Yusuf bunları tahlil edecek seviyede olmamakla beraber,
Sayfa 147 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Elveda!
Ey Maria! Maria, gençliğimin sevgili meleği, sen ki, taze duygularımla gördüğüm, sen ki, o kadar parfümle, tatlı hayallerle dolu, o kadar şefkatli bir aşkla sevdiğim, elveda! Elveda! Başka tutkular gelecek, belki de unutacağım seni, ama her zaman kalbimin en derin yerinde kalacaksın, zira kalp öyle bir dünyadır ki, insanı alt üst eden, deşen ve yeniden işleyen her tutku, bunu önceki tutkuların kalıntılarının üstünde yapar. Elveda! Elveda! Ve oysa ben seni nasıl da sevebilirdim,.. , kollarımda nasıl sımsıkı tutardım! Ah! Aşkımın icat ettiği bütün delilikler ruhumu tatlı tatlı paralıyor. Elveda! Elveda! Ve ben yine de her zaman düşüneceğim seni; dünyanın girdabına atacaklar beni, orada belki de gürühun ayakları altında ezileceğim, lime lime edileceğim. Nereye gidiyorum? Ne olacağım? Yaşlı olmak isterdim, saçlarım beyaz olsun isterdim; hayır, melekler gibi güzel olmak isterdim, muzaffer olmak, deha sahibi olmak, ve her şeyi senin ayaklarının dibine bırakmak ki üstlerinde yürü; ve bunların hiçbirine sahip değilim, ve bana bir uşağa ya da bir dilenciye bakar gibi soğuk baktın. Ve ben, biliyor musun ki, seni düşünmeden;.... bir gece bile geçirmedim ve bu görüntü hâlâ içimde, ve hâlâ kalbime fısıldıyor? Ah! Hayır, her şey boş! Elveda!
Reklam
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
Çürümenin Kitabı
ÇÜRÜMENİN KİTABI Saatler boyunca, başka saatleri bekleriz... Olmadığın gibi hiç olmayacaksın; ya olduğun gibi olmanın hüznü... Oluşun dışında yaldızlı bir dakika düşlüyorum, güneşli bir dakika, uzuvların işkencesini ve çürümelerinin melodisini aşan bir dakika... "Düşüncelerimizin yönü yüreklerimizinkiyle aynı olmadığından, ayak altına
AÇIKLIK EN DOGRU YOLDUR Röportaj : Alper Gazigiray [Ahmet Haluk Dursun] Zaman, 14- 15 Şubat 1988 Zaman: Sayın Muhsin Yazıcıoğlu kısa bir tercümeihalizi verir misiniz? Nerede doğdunuz? Kaç yılında doğdunuz, öğrenim hayatınız? Muhsin Yazıcıoğlu: Bismillahirrahmanirrahim. 1954 yılında Sarkışla, Elmalı köyünde doğdum. İlkokulu orada bitirdim.
_Marki de Sade, kendisinden başka benzeri olmayan biridir. Hayatından ibaret bu acı deneyin en belirgin çizgisi, başkalarıyla arasında hiçbir bağ kurmamış olmasıdır. Sade, doğuştan hükümlü olduğu yalnızlığına öyle keskin, öyle aşırı erotik oyunlar doldurmuştur ki, suç ortakları bile ona karşı olmuşlardır. Kendine karşı bölünmüştü ve herkese
192 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.