Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Duygularınız, gerçekler değildir! Hatta, duygularınız, düşün­ celerinizin aynası olmak dışında, anlamsızdır da.
Oysa, gerçekliğin bu kadar korkunç olması gerekmiyor. İnsanı şiddete bağlayan şey, kendi karanlık korkulan yalnızca. Biz, bedenimize işleyen acıyı bir gömlek gibi çıkarıp attık. Şiddetin aynası parçalanınca arkasından başka bir dünya çıktı, yaşamaya değer bir dünya. Burada birbirimize yaklaştığımızı, tutup dokunabildiğimizi ve artık korkmamıza gerek olmadığını gördük.Hala bir adım ötemizde, kum çağlayanlarının aktığını ve değdiği şeyi yakıp kuruttuğunu biliyoruz, ama korkmuyoruz artık. Aklımızın içindeki ağrı kayboldu. Biliyoruz ki, o yıkıntıdan kaçıp kurtulan sadece biz değiliz, dünyanın her yerinde bizim gibi insanlar var. Bir düşün; elinden tutup birbirini kum çağlayanlarına koyuvermeyen sadece biz olabilir miyiz? Sizin gibi yolcuların kapımızı çalmayacağını söyleyebilir misin? Bugün bu anda, çölde at süren kim bilir kaç kişi var ...
Reklam
O'nun peygamberi O'dur. Kendisi O'dur, risaleti O'dur. Elçisi O'dur yani kendisi. O bir elçi gönderdi kendisinden, kendisiyle, kendisine. Ne sebep ne vasıta... Bunlar yok, çıkar bunları aklından. Elçiyi gönderen, elçinin getirdikleri, elçinin kendisi ve elçinin geldiği kimse bunların hepsi aynı varlıktır, tek şeydir aralarında hiçbir fark değişiklik ve ayrılık yoktur. Bir beka vücudunun harflerini düşünün; bu onun varlığıdır, vücududur, başka yok. O'nun gayri için bir vücut düşünülemez hatta yokluğu da ferasatı da hatta ne ismi ne müsamahası düşünülebilir. Sakın ha çok sakın bu manaları inkara kalkmayasın, sonra yanarsın! Çünkü delilimiz kesindir, sağlamdır. Çünkü Resulullah efendimiz şöyle buyurdu: "Bir kimse ki nefsini bildi gerçekten Rabbini bilen oldu." Çünkü Resulullah efendimiz şöyle buyurdu: "Rabbimi Rabbimle bildim." O'na Allahu Teala salat ve selam eylesin. Durum anlatıldığı gibi olunca düşün sen nesin şüphesiz sen, sen değilsin.
Ben’imin parçalarından vazgeçmeye hazırdım, bu başka Ben’in kurtuluşuna dahil edilmiş, onun sonsuzluğuna katılmış ve içimde, sadece düşün bildiği umut dolu heyecanlı bir beraberlik, beraberlikte karşılıklı kurtuluş vaadi filizlenmişti, bu öyle güçlü ve öyle reddedilemezdi ki, o zamana kadar tek bildiğim “Ben”e güven duymanın yanı sıra, “Sen”e güven duymayı da öğrenmiştim ilk kez. Yüzünü Sen’e çevirebilen, Sen’in yankısına kulak kabartarak, kendi yankısını duyarak önüne Ben’e ulaşmayı koyan, sezinleyen bir bilginin ne kadar güvenli olduğunu kavramıştım ilk kez; kendisinden vazgeçebildiği için insanın aynası olan insanı, doğaya ve onun büyük yansımasına geri dönerek, topraksız bir sonsuzluktan gelse de, varlığının yaratıcı yaratılmışlığı içinde, bizzat kendisi doğa olan insanı… Ve Sen’in etrafındaki bu güvenlik içinde ben, kendi Ben’imi ve ortak sonsuzluk haline gelen kendi sonsuzluğumu nasıl beklemek zorundaysam, onu da beklemek zorunda olduğumu, bekleyebileceğimi, beklemem gerektiğini biliyordum. Oysa ben, beklemenin, artık zamansal bir bekleme değil, zamansız bir olgunlaşma olduğu, Ben’in o ağır örtülü gökküresinin zamandan bağımsızlığı içinde, düş gibi zamansız, düş gibi güvenli, fakat bütün düşlerden çok daha gerçek olan bu zamansız güvenlik içinde, onu, terk etmeksizin terk etmiştim.
Sayfa 214 - İthaki Yayınları
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Duygularınız, gerçekler değildir! Hatta, duygularınız, düşün­ celerinizin aynası olmak dışında, anlamsızdır da.
AZİZ VARLIĞIN AZİZ AYNASI: FİKİR...
Evvelâ düşünmeyi düşün; düşünülecek her şey ondan sonra kuyruğa girer. Bırak filozofu milozofu; Kâinatın Efendisi ve İnsanlığın Ufku, bir ânlık düşünceyi bilmem kaç yıllık ibadete denk tutar ve şöyle buyurur: "Yarabbi; bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!" Aziz varlığın aziz aynası fikir...
Sayfa 494 - 11 Çilemiz ve Dâvâmız, Genç Adam, 6.Baskı, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Rüyalar
Düş; Büyük, uzun tekerlekli bir kutuya benzeyen garip biçimli bir otomobil gördüm. Siyahtı ve rugan gibi parlaktı. Beni etkileyen, pencerelerin yalnızca arkada bulunması ve çok çarpık olmasıydı - yani pencerelerden dışarı bakılamıyordu aslında. Dikiz aynasıyla ilgili sorunları olan bir başka araba daha vardı. Onun da aşağı yukarı kayan bir tür filtresi olan arka pencereleri vardı ama filtre sıkışıp kalmıştı. Büyük bir başarıyla bir konferans veriyordum. Sonra projeksiyon makinesi sorun çıkarmaya başladı. Önce makineye bir slayt koyacakken içindeki slaytı çıkaramadım. Slaytta bir erkeğin başı vardı. Sonra slaytı netleştiremedim. Daha sonra insanların kafaları ekranın önünü kapatıp durdu. Önü açık bir görünüm için bütün konferans salonunu dolaştım ama slaytın tümünü hiç göremedim. Düşün anlamı; “ Geriye bakmaya çalışıyorum ama iyi göremiyorum. Arka pencere yok. Dikiz aynası yok. İçinde bir baş olan bir slayt görüşü engelliyor. Geçmiş, gerçek hikaye, gerçek olayların tarihi, bir daha ele geçirilemiyor. Slayttaki baş- benim başım, benim görüşüm, benim belleğim- yolu kesiyor. Geçmişi yalnızca şimdinin gözleriyle filtre edilmiş olarak görüyorum- onu o zaman bildiğim ve yaşadığım şekliyle değil, şimdi yaşadığım gibi. Tarihsel anımsama, kafaları görüş alanından çekmek için yapılan beyhude bir alıştırma. “ Sonsuza dek yitip gitmiş olan yalnızca geçmiş değil, gelecek de mühürlü. Rugan arabanın, benim tabutum olan o kutunun ön pencereleri de yok.”
Sayfa 294Kitabı okudu
Reklam
ÂZİZ VARLIĞIN ÂZİZ AYNASI FİKİR...
Genç adam; Kâinatın Efendisi ve insanlığın ufku, bir an düşünceyi bilmem kaç yıllık ibadete denk tutar ve şöyle buyurur: "Yarabbi; bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!" Âziz varlığın âziz aynası fikir... Düşün!
Sayfa 494 - 11 Çilemiz ve Dâvâmız, Genç Adam, 6. Basım, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Duygularınız, gerçekler değildir! Hatta, duygularınız, düşün celerinizin aynası olmak dışında, anlamsızdır da. Eğer algılarınız bir anlam ifade etmiyorsa, yarattıkları duygular da lunaparktaki hileli aynaların yansıttığı görüntüler kadar saçma olacaktır. Ama bu anormal duygular da çarpıtılmamış düşünceler tarafından yaratılanlar kadar geçerli ve gerçekçi geldiği için, otomatik olarak onların gerçek olduğunu varsayarsınız. İşte bu yüzden depresyon, zihinsel 'kara büyü'nün bu kadar kuvvetli bir şeklidir.
düşün aynası
Al, bu düşümü Dik ve giyin Prangasını Dünü sen yarattın Ellerimde uyuyan Bende dolup taşar, dolanır Güneşin altında Beti benzi kaçar Gözlerimden
Sayfa 71 - Avesta Yayıncılık -1.Baskı-İstanbul 2002 -Arapçadan çeviren Metin fındıkçı
Kişinin zihniyeti dinidir. Unutma! Bir insanın dini önemli değildir, önemli olan dini için ne yaptığıdır. Biri dini için canlar öldürür,biri tapınır,biri mabet yapar,biri hayır haneleri yapar. Kişinin dinini önemli kılan, zihniyetinin aynası olan, yansıması olan dini için yaptığı en azından düşündüğü değil midir? Düşün senin zihniyetin hangi dine yakışıyor?
Sayfa 26 - İlgi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okuyacak
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.