Not: Bu ileti eserleri orijinalinden ve sonrasında Türkçe çevirilerinden okuyan insanların görüşlerinin derlenmesiyle yazılmıştır. Sonrasında sitedeki okurların katkıları eklenmiştir.
Günlerdir çevirmenlerin dünyasına daldım ve haklarında o kadar çok şey okudum ki beynimden dumanlar çıkıyor. Yabancı dilde yazılmış eserlerde en rahatsız olduğum
Dili yasaklamak insanlık suçudur. İnsanı anadilinden koparmak vahşettir. Bir insanı kendi dilinden koparmak, insanın ruhunu, kişiliğini zedeliyor, gelişimini engelliyor. Bence bu Kürtçe yasağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yanlışlarından biriydi. " Mehmed Uzun
Dünyanın kaç yerinde insanların anadili yasaklanmış, sırf dillerinden dolayı
Sinan Canan hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sinan Canan’ın onlarca videosunu izlemişimdir, izlemeye de devam ediyorum. Yıllardır uğraştığı bir şey var. Bu uğraşının adı da onun tabiriyle bilimi “halk dilinde” anlatmak. Bunu başarıyor mu? Bence başarıyor. Uzmanlık
Ben bilmem hiç kendimi korumak zorunda kalmadım
Bilmem ben bi’ çocuğu düşünmek zorunda olmadım
Hiç evlendirilmedim
Evde dayak görmedim
Kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim
Sözlerinizi kusmadım
Yurdumdan edilmedim
Nefretinizle yanmadım
Bu kitabın, değerli yazarlarımız Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından ele alındığı yıllarda ben yurt dışındaydım ve o zamanlar gençliğinde vermiş olduğu bir yaşam hevesi ve enerjisi ile böylesi meselelere çok uzaktım. Özelikle 90’lı yıllar, Almanya’da yaşayan biz Türkler ve Türkiye’den çalışmak için oraya göç etmiş olanlar ile birlikte, başka
"Zaman insanı olduğundan farklı birine dönüştürmez. İnsanı olduğundan farklı birine dönüştüren tek şey sevgidir."
Merhabalar,
Paulo Coelho'dan yine harika bir kitap okumuş bulunuyorum. Sevgiyi, hoşgörüyü, empatiyi o kadar güzel ve içten anlatmış ki kalemine bir kez daha hayran kaldım. Merakımdan kendimi durduramadım ve bir kitabın daha
İŞTE GENE BEN ve SİZLERE YİNE OKUMUŞ OLDUĞUM ESKİ BİR KİTAPTAN, GÜZEL BİR İNCELEME DAHA. :) AMA UNUTMAYIN Kİ BU GÜZEL İNCELEMEYİ, BENİ PASO ENGELLEYEN ve İŞSİZLİĞİME SEBEP OLAN 1K’YA BORÇLUSUNUZ !!!
Savaşın tüm algısı tek bir kitapla değişebilir mi? İşte “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı eserimiz dünya edebiyat tarihinde, savaşın
1928 tarihli Reşat Nuri Güntekin romanı Acımak üzerine neredeyse bir asırdır söylenmek istenenler çoktan söylenmiştir. Zannediyorum okuyacağınız satırlar farklı olmayacak ama son zamanlarda yazmak benim için eskisinden daha kıymetli bir hâl aldı. Katı olan her şey buharlaşırken, hiçbir şeyi ellerimizde tutamazken, en çok korumak istediklerimiz bir
O kadar güzel ve komik bir roman ki… İçinde bir sürü macera, eleştiri, aptallık, komedi ve aşk var. Hepsi iç içe geçmiş hikayeler ve tek kelimeyle harika! Kitabın ne hakkında olduğunu sınıflandırmak ve açıklamak oldukça zor. İlk bölüm bahsedilenin aksine cinsel içerikten ziyade şiddete dayansa da, dilde ve popüler kültüre göndermelerde birçok grotesk unsur var. Gerçekliğin ve güncel olayların sabit unsurlarının yanı sıra yazarların hayatına yapılan göndermeler ve Müslüman dünyasının tasviri esere zenginlik katmış. Okudukça Don Kişot'un eylemlerinin kökeninde deliliği olsa da, bunların kötü niyetlerin bir ürünü olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz. Kitap Don Kişot'un, şövalyelere ve onların yaşamlarına dair eski uslu, son derece romantikleştirilmiş vizyonuna katılmayı reddeden dünya tarafından dövüldüğü ve sık sık tekrarlanan çatışmalara sahne olduğu için bir gülünç kaynağı sağlar, ama aynı zamanda, çatışmadan önce kendimize nasıl tepki vereceğimizi sorgulamamıza da yol açar. Belki hepimiz biraz Don Kişot gibi, biraz da onu yanlış bulanlar gibiyiz. Uzun ve karmaşık bir kitaptı ama yakın zamanda 2. bölümü okumak için sabırsızlanıyorum.
Yalnızlıklar…
Bir kelime kaç farklı şeye benzetilebilir? Bir kelimeden yola çıkarak kaç farklı diyar gezilebilir? Kurulan cümleler, sanatlı dilde yazılmış her metinde olduğu gibi insanı duraksatıp düşündürüyor. Hele ki vakit gece yarısını çoktan geçmiş, saat 4’e ramak kalmış, geceye karışan köpek sesleri ve hafif bir lamba uğultusundan başka ses
Ülkemizin en çok yarım bırakılan ve anlaşılmayan yazarın kitabını okumak, üstelik bunu 2. anadilim Hollandaca lisanında okumak gibi bir çılgınlık yaptım.. Bu benim için de bir ilk oldu, yani şu anlamda; geçmişte yabancı dilde birçok yabancı eser okudum, ancak Türkçeden çevirilmiş Türk bir yazarımızınki ilk kez bu kitapta nasip oldu bana. Bundan