Hint bilgeliği de şöyle der:
Kendisinden hastalık, yaşlılık ve ölümle ilgili tüm gerçeklerin gizlendiği Sakya Muni adındaki genç ve mutlu bir mihrace arabasıyla gezintiye çıktı ve dişsiz, ağzından salyalar akan, korkunç görünüşlü, yaşlı bir adam gördü.
Kendisinden o yaşa kadar yaşlılıkla ilgili her şey gizlenmiş olan mihrace şaşırdı ve
"...Oysa kişiliğini belirtmek için kendini geliştirmeye çalışan insan, bu çabalamanın sonunda ruhsal bir yalnızlığa düşer. Böylece dolgun, dört başı mamur bir hayat yerine manevi bir intiharla yüz yüze gelir. Evet, yüzyılımızda herkesin tekliğe kaçması, kendi kabuğuna çekilmesi, varını yoğunu başkalarından kaçırması insanları sadece hemcinslerinden uzaklaştırmak, karşılarındakini de kendinden nefret ettirmek sonucunu veriyor. Biriktirdiği servetin miktarı arttıkça ‘Artık kudretliyim, hiçbir ihtiyacım kalmadı!’ diye düşünür. Çılgının, ne kadar çok biriktirse kendisini o ölçüde ölüme götüren bir iktidarsızlığa güttüğünden haberi yoktur, çünkü yalnız kendine güvenmeye alışmıştır o. Toplumda tek olarak sivrilmiş, ruhunu insanlara, insanların yakınlığına inanmamaya alıştırmıştır."
"Kibirlenene karşı kibir göstermek sadakadır." Dünya ehli olanlar tevazudan anlamaz. Onlara anlayacağı dilden hitap etmelidir. Takva, vera ve tevazudan anlamayan kişi dünya ehlidir.Onlara tevazu göstermek karşısındakileri küçük düşürmelerine sebep olur. Netice olarak bu durum kişiyi zillete götürür. Allah'ın has kullarına ise zillet yaraşmaz, zillet görünümü vermek bile doğru olmaz. Ehl-i dünya olanlar genellikle para pul, makam mevki peşinde koşarak lüzumsuz işler yaparlar. Allahın has kullarının bunlara yalakalık yapmaları hiçbir şekilde hoş karşılanmaz. Zaten öyleleri de böyle bir zillete düşmezler.
Tasavvuf kitaplarında hep kişinin toprak gibi mütevazı olması gereği vurgulanır. Şüphesiz Allah'tan başka büyük yoktur. Bunun bilinci içerisinde olmalıdır. Evet, bu çok doğru bir davranış biçimidir. Güzel ahlaklı olmanın da nişanıdır. Ancak karşısındaki insan inançsız ve mütekebbir bir kişi ise onun anlayışı kısırdır ve terstir. Öylelerine karşı ise anlayacağı tarzda hareket etmelidir. Tevazu göstereceğim derken zillete düşmemelidir. Şüphe götürmez bir gerçek şu ki, kendini bilmezlere anlayacakları dilden cevap verilmelidir.
•Evet, madem Allah var ve ilmi ihata eder; elbette adem, idam, hiçlik, mahv, fenâ, hakikat noktasında ehl-i imanın dünyasında yoktur.
"Kimin için Allah var, ona her şey var ve kimin için yoksa, her şey ona yoktur, hiçtir."
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri
“İlk olarak Filipinli yazar Ninotchka Rosca tarafından kullanılmış ‘Yengeç Sepeti Sendromunun’ şöyle bir hikâyesi var:
Kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçıya yaklaştığında kova içerisindeki yakalanmış yengeçleri bir yengeç sepetinin içinde görür. Kovanın üstü açıktır, kapağı yoktur. Bu durum onu şaşırtır çünkü yengeçlerin kaçabileceğini düşünür. Balıkçıya sorduğunda, ‘Evet, tek bir yengeç olsaydı kesinlikle kaçardı. Ancak pek çok yengeç varsa, biri kaçmaya çalıştığında diğerleri onu yakalar, kaçamayacağından emin olur, geri kalanlar da aynı kaderi yaşarlar,’ yanıtını alır..
Tek bir yengeç kapaksız kovadan rahatlıkla çıkabilirken, sayı arttıkça kaçış imkânsızlaşır. Sonunda kimse kazanamaz..
Yengeç Sepeti Sendromu, ‘ben yapamıyorsam sen de yapamazsın, ben başaramıyorsam sen de başaramazsın,’ felsefesini güder. Hayatımızın her evresinde bizi aşağı çekenler olur. Bakın bu durumu Cenap Şahabettin ne güzel özetlemiş:
‘Haset, başkasının balını, kendi ağzına zehir etmektir.’
Hayatınızın direksiyonunu kimsenin eline vermeyin…”
+ Sanat da sanat! Ne olursa olsun gerçek ya!
- Evet, gerçek! Fakat sanatın gerçekle bir ilgisi yoktur ki!
+ Doğru
- Gerçeğe bağlı kalırsanız, ilerleyemezsiniz.
“Almanlar, Çanakkale müdafaasının başarısı kendilerine aitmiş gibi anlatmaya meylediyorlar. Fakat hayır, hiç alakası yoktur. Evet komuta ekibinde Liman von Sanders gibi bazı başarılı Alman generaller vardı ama sayıları oldukça azdı ve öyle etkili de değillerdi. Bu savunma başarısı hemen hemen tümüyle Türk zabitinin ve Mehmetçik’in başarısıdır. Kaldı ki gerçeği biliyorlar, buna rağmen bu sakat Alman teorisini yaydılar…”
Eğer bir kadın bir erkeği kabul edip etmeme konusunda şüphe ediyorsa kesinlikle onu reddetmesi gerektiğine inanırım. Eğer evet demekte tereddüt ediyorsa doğrudan hayır demesi gerekir. Evliliğe güven içinde adım atarken şüpheli duygulara, yarım gönüle yer yoktur.