Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Alman kartograf Sebastian Münster "Türkler hareketlerinde şaşılacak bir çabukluk, tehlikeli zamanlarda sebat ve imparatorluklarına büyük bir bağlılık gösterirler. Pek derin ve tehlikeli sulardan yüzerek geçerler. Dik dağları aşarlar. Emrolununca hayatlarına hiç ehemmiyet vermeyerek acı, tatlı her şeye katlanırlar. Gözlerinin önünde yalnız imparatorlukları vardır. Açlığa, susuzluğa hiç ses çıkarmadan dayanabilirler. Aralarında isyan, karışılık olmaz" gözleminde bulunurken dönemin Avrupalısının gözündeki asker Türk imgesini de retorik bir şekilde özetlemiş olur. Cesaret, düzen, disiplin ve itaat, Türk ordusuna atfedilen erdemlerin ilk sıralarına yer alır. Giovanni Botero'nun Relationi Universali (Evrensel İlişkiler) adlı eserinin kısaltılmış ve İngilizceye çevrilmiş versiyonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri disiplininin üç temele dayandığı yazar: Çok adam, bozulmaz bir askeri disiplin, bitmez tükenmez zahire ve levazım. Ayrıca ordulara seferlerde kadınların katılmaması, askerlerin kasabalarda evlere dağıtılmaması, uzakta karargâhlarında kalmaları da askeri düzenin önemli bir kısmını teşkil eder. Gözlemlediği -ya da kulağına geldiği- üzere ölümden hiç korkmazlar, çünkü kaderlerinin alınlarında yazılı olduğuna inanırlar.
Reklam
Pagan Roma’da Hıristiyanlık
Pagan Roma’da Sezar Tanrı’ydı. Hıristiyanlar için Tanrı ve Sezar arasında bir tercih yapılmalıydı ve sayısız Hıristiyan nesli bu tercihin pençesine tutulu kalmıştı. İslam’da böyle bir tercih mecburiyeti yoktu. Evrensel islam yönetim biçiminde tek hakim ve tek hukuk kaynağı Sezar değil Allah’tı.
Sözleri geleneksel inanışın unsurlarımı hükümsüzleştirmediği müddetçe, islam, Tanrı'nın gizli dostlarının ortaya çıkışını -bunlar ne kadar patavatsız ve tehditkâr olsalar da- hoşgörüyle karşılar.
Türk Müslümanlığı yalnız Alevilikten, Bektaşilikten ibaret değildir. "Türk Müslümanlığı", iki yüzlü bir madalyona benzetilirse, bu madalyonun bir yüzünü Alevilik - Bektaşilik, bir yüzünü de Sünnilik oluşturur. Çünkü Türk tarihi çerçevesinde yaşanan Sünnilik de Türk Müslümanlığının bir parçasıdır ve her ikisinin de hem milli kültürden, hem çevre kültürlerden kaynaklanan özelikleri olduğu gibi, genelde dünya Müslümanlığıyla evrensel bağları da vardır.
Sayfa 165Kitabı okudu
Kemalist kesime düşen, Kemalizmin İslam'ın yerine geçecek bir din olmadığını hatırlamak, dolayısıyla eleştirilebilir olduğunu kabul etmek, sonuç itibariyle onu Türk milletinin bin yıllık toplum ve kültür nizamının temeli olduğuna şüphe bulunmayan İslam'a rakip bir din hüviyetiyle Türk toplumuna dayatmanın yanlışlığını görmektir. İslâmî kesime düşen ise, İslam'ın münhasıran bir devlet kurmaya yönelik siyasi bir sistem, bir program olarak gönderilmediğini, ama evrensel bir inanç,bir toplum ve dolayısıyla dünyevi bir ahlâk nizamı olduğunu hatırlamak, onu siyasal bir araç hâline dönüştürmemektir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
İnsan, dünyanın genel akışına, hiçlik ve yokluk olan evrensel mekanizmaya direndiği ölçüde insandır.
Sayfa 46 - KETEBEKitabı okuyor
İslam, ahlaklı insanları bir araya getirme projesidir. Ahlaksızlığa karşı durma gücünü gösteren erdemli insanların birlikte mücadele edebileceği bir çatıdır. İslam, standartları ve evrensel ilkeleri belirleyerek ahlakı tüm dünyaya yayma çabasıdır. Zulüm ve haksızlığın, açlık ve savaşın, çaresizlik ve gözyaşının ilacıdır. Müslümanlar ahlaksızlıktan uzak durmayı bir yaşam şekli haline getirmelidir. İslam çatısı altındaki müminler, ahlaksızlıklarla mücadele etmeyi bir vazife bilmelidir.
"Ey dünya, ey dünyanın banisi olan işçiler, ey İslam âleminin, çağlardan beri ezilmiş esir halkları, ey Mısır'da, İran'da, Hindistan, Türkistan'da ecnebi boyunduruğunda mahkûm olan mazlum kardeşler, ruhunuzu satın almakta olan o zulümkâr karanlıklardan kurtulun; evrensel kardeşlik ve birlik yoluna katılın; ey bütün dün yanın Müslüman igçileri, yabancı yumruklar altında ezilen Müslüman yoldaşlar! ÎNSANLIĞI MUHTAÇLARA SADAKA VERMEKTEN İBARET BİLENLER'e karşı birleşin...* O Ahmet Cevat ki gene, ilk Türk komünist kurbanları olan, Mustafa Suphi, Hilmi oğlu Hakkı, Ethem Nejat, Kâzım Ali, Şefik, Topçu Hakkı, Ahmet, Yakup, Çitoğlu Nazmi, Sürmeneli, Kınalıoğlu, Tayyareci Hilmi, Çerkez Ismail, Arap Ismail, Suphi'nin karısı ve arkadaşlarının vahşiyane itlaf edildikleri 28-29 Kânunusani'yi matem günü olarak kabul eden arkadaşlara müteşekkir olarak, "Trabzon önünde birabmane süngülenerek denize atılan 15 komünist faciası Türkiye burjuva ve bürokratlarının sınıfı vahşetine en açık bir örnektir" demekte..
Sayfa 100
5.cilt
1279. Âişe radıyallâhu anhâ şöyle dedi: - Ey Allah'ın Resûlü! En üstün amel olarak cihadı görüyoruz. Biz hanımlar cihad etmeyelim mi? dedim. Peygamber aleyhisselâm: - "Fakat (sizin için) cihadın en üstünü, hacc-ı mebrûrdur" buyurdu. Buhârî, Hac 4, Sayd 26, Cihâd 1. ... "Yaşlı, güçsüz ve kadınların
Reklam
Dünyanın her yerindeki Müslümanlar için geçerli olan, tabi ve evrensel olan İslâm hukukuna geçerek Allah'ın emirleri karşısında herkesin eşit olduğunu, hiçbir ayırım gözetmeksizin uygulayacağını gösterdi. Bu durumdan o güne kadar haksızlığa uğratılan, ezilen, mağdur edilen halkın tümü hoşnut olurken idareyi bir vesile ile ellerine geçirmiş olanlar ve düşmanla iş birliği yapıp menfaat birliği içerisinde bulunanlar tabii ki bu durumdan rahatsız oldular. Rus yöneticileri ise menfaatleri tehlikeye girmiş bu gruba destek vererek yüzlerce asırlık geleneklerin kaldırılıp yerine İslâm hukuku uygulanmasına geçilmesine karşı halkı direnişe çağırdılar ancak muvaffak olamadılar.
İslâm bankacılığı hareketine Batı'nın dikkati
İslâm bankacılığı hareketi, kapitalist ekonominin direklerinden biri olan fâiz sisteminden kurtuluşa doğru atılmış bir adımdır. Hareketin Batı'nın dikkatini çekmesine, sıkı takibe alınmasına sebep, onun yeni bir evrensel iktisad nizâmının parçası ve öncüsü olmasıdır.
Düşünmek... bu, insanoğlunun en değerli özelliklerinden biri olan kabiliyetini geliştirmek... İşte, bu tarihi dönemde, İslam aydınına düşen büyük ödev. İslam, düşünmeyi, insana sürekli olarak bir ödev bilmiştir. Kur'an, yüzlerce ayette, bu ödev üzerinde durur. Düşünmeye çağırır. Işığa Koşan Bir kelebeğin o telaşlı halinden, geceyi, bir dalgayı yararcasına Aşan yarasadaki o radarlı yürüyüşten, Baharda Gül'ün birdenbire açılışından , Sonbaharda bütün bir tabiatın ölüşünden, evrensel bir kefen gibi varlığı bürüyen kıştan, peygamberleri dinlemediği için zamanın kılıcıyla toza ve küle çevrilen medeniyetlerden, ölümden ve ölüm ötesinden, mezardan, doğumdan ve çocuktan, Yer altından, Ay'ın üstündeki altın tozlara kadar düşünmek, insana, yaratıcı tarafından bağışlanan en soylu bir özellik değil midir? İslam, düşünmenin yolunu kesmemiştir. Asıl biz, düşünmeyi durdurduğumuzdan İslam'la olan ilişkimizi gevşettik, Hatta yer yer kopardık. İslam'ı olan Aşkımızı yitirdik. Düşünme bağımsızlığımızı yitirdik. Zekamızı kör bir ezbercilik batağına sapladık. Değer hükümlerimizi bir misyoner mantığının ağına taktık. klasik kültürümüzü müsteşriklerin yorumunu ısmarladık. Hafıza, ancak tarihin mirasına canlı tutmak için gerekli iken, batı kültürünün deşeleri ile doldu. Üniversiteler, bağımsız düşünce ve kendi kültürümüzü araştırma ve kurma merkezleri olacağına, yabancı misafir profesörlerin sürekli konferans ve seminer müesseseleri haline geldi. Ve misafir yerlileşti, evin sahibi oldu. Evin sahibi uzun bir yolculuğa çıktı. Acaba ne vakit dönecek dersiniz?
İslam, bütün zamanların ve mekânların hakikatidir. ''Evrensel'' tabiri yetmez... Bir tarih dönemi gösterilemez ki ''İslamsız'' izah edilebilsin. Bir değişim gösterilemez ki ''İslamsız'' izah olunabilsin. İslamî şuurdan ve bu istikametten yükselecek mesajları bekliyor dünya... İnsanlık acılar, hasretler, tezatlar içinde kurtuluşu bekliyor, farkında olsun veya olmasın. Sosyal çatılar beton sütunlar üzerinde değil, dik duran, yerini bilen, mevziini terk etmeyen, ilişki kurmayı bilen ve kendisiyle ilişki kurulabilen insanlar üzerinde yükselir.
Sayfa 26 - Tahlil YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.