Bebek bir duygu gösterdiğinde, öznel olarak acı ya da hazzın farkında olduğunu nasıl kanıtlayabiliriz? Bu soru, örtük bir biçimde, sözel yetiler gelişmeden önce, erken öznelliğin, erken ruhsal yaşantıların ve ruhsal güdülenme sistemlerinin etkinleşmediğini ima eder. Bebeklerde bir uyaran verilmesinin ardından ortaya çıkan, duyguları etkinleştiren gerilim durumları (örneğin kalp atış hızı) üzerine yapılan çalışmalar, uyaranın bilişsel algılanışına göre gerilimde azalma ya da artma yönünde bir değişiklik olduğunu gösterir. Başka bir deyişle, duyguların ifade ve boşalım örüntülerinin henüz görülmediği bir zamanda, ruhsal gerilimde bir artış ya da azalma olduğuna ilişkin kanıtlar bulmaya başlıyoruz.
Algının itici ya da ödüllendirici niteliklerine ilişkin yaşantıları düzenleyen beynin orta bölgelerindeki merkezlerin, doğumda tümüyle gelişkin olduklarına ilişkin kanıtlar da vardır. Bunlar, erken dönemde de haz ve acı yaşama yetisinin bulunduğu çıkarımını destekler. Ayrıca, bebeğin bilişsel ayırt etme yetisinin şaşırtıcı derecede erken gelişmesi, duygusal farklılaşma potansiyelinin de varolduğunu düşündürüyor. Üç aylık bir bebeğin coşkuları yaşayabilmenin yanı sıra, haz, öfke ya da düş kırıklığı hissettiğini davranışlarıyla da gösterebilmesi (lzard 1978) akla yakın görünüyor. Plutchik ve Kellerman (1983) bu varsayıma çok katkıda bulunmuşlardır.
Sayfa 35 - Metis Yayınları, Ötekini Dinlemek Serisi 9, 2. Basım 2010, Duygular ve Erken Öznel Yaşantılar