Psikoloğum bana hayattan ne beklediğimi sordu.Ben de ona,"intihar etmek için şartların olgunlaşmasını bekliyorum"dedim.İnsan , geride kendisini sevenleri bırakırken, rahat rahat ölemiyordu.
Her yeni gün iyi bir kitapla karşılaşma ihtimali dünyanın saçmalığına rağmen hayatta kalmakta ısrar etmemin en önemli nedenidir.İyi bir kitabın vadettiği güzellikleri başka ne ,kim vadedebilir.
"Çünkü duygular basit ve ilkeldir.Hileleri öğrenirseniz onları yönetebilirsiniz.Oysa düşünceler özgürdür; nereye isterlerse giderler ve işleri zorlaştırlar.Mantığın olduğu yerde duyguları hesap etmek imkânsızlaşır.
Selamet hiç yoktur, sessizlik taklidi'ndeki hariç.Fakat çalçeneliğimiz doğum öncesine dayanır.Farfaracılar soyundan , ağzı kalabalık spermatozoidleriz ve Kelimeye kimyasal olarak bağlıyız..
"Hangi hakikat olursa olsun,ne denli yıkıcı olursa olsun katlanılabilir, yeter ki her şeyin yerini tutsun,yeter ki yerini aldığı umut kadar yaşamsallığı gözden kaçırmasın..
Öfke,aklı daha berraklaştırır ve keskinleştirir,daha fazla görmeyi mümkün kılar.Diğer duyuları silerek gövdenin kontrolünü ele alır.Tüm sınırları aştığından , kuşkusuz tüm bilgeliğin kaynağı o olur Öfke.
"İnsan erken yaşlarda dünyayı,orta yaşlarda kendini, ilerleyen yaşlarda da kendi dünyasını keşfederdi ama şüphesiz en güzel dönemler dünyanın keşfiyle ilgiliydi".
"Kalbinizin gökyüzü ağacında tomurcuklanıp çiçek açan bulutlardan başka nedir ki rüyadan uyanışlarınız?Ve düşünceleriniz, kalbinizin rüzgarının tepelere ve tarlalara serpiştirdiği taç yaprakları değil midir?"
Danyar başka bir şey söylemedi ama,o kısacık anlamsız görünen cevabı ile , savaşın öyle laf olsun diye anlatılacak bir konu olmadığını, uyumak için bir peri masalı dinler gibi dinlenmeyeceğini çok açık bir şekilde anlatmış oluyordu.Savaş ,bu erkek yüreğinde kan gibi pıhtılaşmıştı ve onu hikaye haline getirmek öyle kolay değildi.
"İşte fenomenoloji: Bilincin,yalnız başına ,kendi kendisiyle sürdürdüğü sonsuz monolog;hiçbir gerçek kedinin asla rahatsız etmediği saf ve sert bir otizm."