Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SANATIN İşlevinin ifade etmek olduğu ve sanatsal ifade edişin bilmeye bağlı olduğu genellikle bir dogma olarak kabul edilir. Sanatçı söyler: bir ressam, hatta bir müzisyen olsa bile. Söze dökülemez olanı anlatır o. Sanat eseri, gündelik algıyı sürdürmekle birlikte, onun ötesine geçer. Metafizik sezgiyle çakışan sanat eseri, genel algının sıradanlaştırdığı ya da gözden kaçırdığı şeyi indirgenemez özünde kavrar. Bir şiir ya da resim, gündelik dilin geçerliliğini yitirdiği yerde konuşur. Bu sebeple gerçeklikten daha gerçek olan eser, kendini mutlak olanın bilgisi olarak kuran sanatsal imgelemin itibarının delilidir.
Gerçeklik ve Gölgesi / KindleKitabı okuyor
Kendinden ilham alan kişi her şeyi yapabilir.Eseriyle karışmıştır.Neyin kurgu neyin gerçek olduğu anlaşılamaz.Bir sanat eseri olarak yaşar ve kendinden eser kalmaz.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
İlkel insanın mağaradaki hayvan figürlerini yaparken, daha sonraki hiçbir uygarlığın aşamadığı yetkin bir natüralist anlayışa ulaşmıştır. Bunun nedeni, ilkel insanın, bu eserleri yaparken gerçek bir yaratışta bulunduğuna inanmasıdır. İlkel insan in görüntü sadece bir taklit değildir. Görüntü ya da tasvir, modeli ya da ikizi olduğu varlığın canlı yetilerinin tıpkısına sahiptir ve dolayısıyla, insanoğlunun doğa üzerindeki egemenliğini ortaya koyduğu bir büyü çalışması ve etkinliğidir. Paleolitik dönemde yaşayan atamız, doğadaki formları, bir sanat eseri yapmak konusunda hiçbir niyeti olmadan resmetmiş ya da kazımıştır. Onun amacı, avının bereketli olmasını ve tuzağa yakalanmasını sağlamak, ya da av hayvanının gücünü edinmektir. İlkel sanatçı, yaptığı çizimler bir büyücünün bütün gücüne sahip olan bir büyücüdür. Doğal görünüme bunca önem vermesi ve dikkat etmesi, şekillere mümkün olduğu kadar fazla canlılık kazandırmak istemesinden ötürüdür. Bu insanoğlunun bütün etkinliği, doğal güçlere ustaca müdahale etmek ve iyi’yi kendine yaklaştırıp, kötü’yü kendinden uzaklaştırarak bir dengeyi korumak amacını güder.
Güzel olan; kendi örtüsündeki, örtülmesindeki ve gizlenmesindeki nesnedir. Güzel nesne sadece örtüsünün altında kendisi olarak kalabilir. Örtülmekle "sonsuz derecede göze çarpmayan" hâle gelir. Güzel olmaklık esas itibariyle örtülü olmaklıktır. Bundan dolayı Benjamin sanat eleştirisinden örtülmenin hermönetiğini talep etmektedir: "Sanat eleştirisi örtüyü kaldırmak değildir fakat daha ziyade, örtü olarak onun en kesin bilgisiyle güzelin gerçek görüsüne evvela yükseltmektir. Kendisini sözüm ona empatiye hiçbir zaman açmayan ve sadece kusurlu bir şekilde naif olanın saf bir gözlemine kendisini açan görüye; sır olarak güzelin görüsüne yükseltir. Gerçek bir sanat eseri, kendisini kaçınılmaz şekilde bir sır olarak temsil etmesinden başka bir şey olarak hiçbir zaman kavranamaz. Son kertede, örtünün asli bir unsur olduğu bu nesne başka türlü tanımlanamaz. "Güzellik kendisini ne dolayımsız empati ne de naif gözlem ile paylaşmaktadır. Her iki yaklaşım, örtüyü kaldırmayı veya örtü aracılığıyla bakmayı dener. Sır olarak güzelin görüsüne ancak bizatihi örtünün bilgisiyle erişilebilir. Kişinin örtülü olanı bilebilmesi için her şeyden önce örtüye yönelmesi gerekir. Örtü, örtülü nesneden daha aslidir.
Önsöz
Manzara hakikaten güzel ve dokunaklıydı, beş on dakika bir sanat eseri gibi seyrettim. Bir gün Anadolu insanının his tarihi yazılır ve hayatımız bu zaviyeden gerçek bir sorgunun süzgecinden geçirilirse, moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır.
Sayfa 12 - DERGÂHKitabı okuyor
Moda suni bir uyarıcıdır çünkü doğal bir gereksinimin bulunmadığı bir yerde doğal olmayan bir gereksinime sebep olur: Fakat gerçek bir gereksinimden kaynaklanmayan şey keyfidir, mutlaktır, zorbacadır. Bu yüzden moda, insan varlığının hatalarından kaynaklanmış en rezil, en çılgın zorbalıktır.
Sayfa 77 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eski Yunanlılar, insanoğlunu, kökenlerinden itibaren çevresindeki dünyadan ayrılması olanaksız bir güç haline getiren büyüsel bağı bir yana atmışlardı. Ne kadar olgunlaşmış ve gelişmiş olursa olsun, bir Mezopotamyalı ya da Mısırlı, ken­dini, kozmosun sınırsız mekanizması içinde yer alan bir çark olarak görmekten kurtulamıyordu ve böylece insanoğlu
Sayfa 83 - 84-85-86 - PdfKitabı okuyor
Bunlara karşın malzeme, sanatçının etkinliğine karşı tamamen pasif değildir. Zaten kendisine özgü bir doğal güzelliği olduğundan malzeme tek bir şekilde irdelenilmesi hususunda ısrarcıdır; hatta kötü bir sanatçı için engel teşkil eden bu inatçılık, iyi bir sanatçı için olumlu bir ilham kaynağıdır. Sanatçı malzemesini etüt eder ve o malzemenin
Kısacası, şiir de insan gibidir. Samimiyete, muhabbete, güzel niyete sahipse gerçek olur, güzel olur, şifa olur. Taslaklara, okuyucuyu çarpmak için yıllarca düşünülen imge veya mısralara, kendini beğendirme gibi nefsanî hallere düşerse o zaman "sanat eseri" olur, ama "aşk eseri" olmaz. İnsanlar be-ğenir, ama onlara şifa olmaz. İsteyen bir Yunus veya Mevlânâ hazretlerinin "aşk eserleri" ile aşık olmayan, sanatkâr olan başka meşhur şairlerin şiirlerini okusun. Hangisi insanın kalbini yüceltiyor, hangisi "vay be ne şiir" dedirtiyor!
Sayfa 410Kitabı okudu
"Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın Bir sincap gibi mesela, Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, Yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, Yani o derecede, öylesine ki, Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, Yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda İnsanlar için ölebileceksin, Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, Hem de en güzel en gerçek şeyin, Yaşamak olduğunu bildiğin halde." "Yaşadım diyebilmek için." Yaşadım diyebilmek için, ömür dediğimiz şu taşa biraz emek verip sanat eseri haline getirmemiz lazım.
Reklam
Dilin önemi...
Dil bir sanat eseridir ve ona bir sanat eseri olarak, dola­yısıyla nesnel biçimde bakılması gerekir. Dil aracılıgıyla ifa­de edilen her şey bu yüzden kurallara uygun olmalı ve onun amacıyla uyuşmalıdır. Her cümlede cümlenin ifade etmesi gereken şeyin gerçek anlamda ispatı mümkün ol­malıdır. çünkü maksat yahut ifade edilecek şey cümlede nesnel olarak bulunur. Dili sadece öznel olarak görmeme­li ve başkaları bizim demek istedigimizi tahmin eder umu­duyla kendimizi baştan savma ifade etmemeliyiz.
Sayfa 127 - Say Yayınları / 2.Baskı İstanbul 2008Kitabı okudu
Daha bir hafta ön­ ce oradan Mona Lisa'nın bize gülümsediği tozlu uzamı uzun uzun seyrediyorlardı. Ayrıca deli gibi not tutuyorlardı. Gioconda yerinde olsaydı bile onlar için bu kadar ilginç olamazdı.” Lacancı tezi izler­sek, Mona Lisa'am çalmışından sonra Louvre’a akın eden kalaba­lıklar, sanat eserinin gerçek fonksiyonunu ortaya koyuyorlardı: Şey’in boş yerini, sanat eseri ile işgal ettiği yer arasındaki aralığı akla getirmek. Boş uzam, bir araya gelen kalabalıklar üzerine yo-rum yapan bir gazetecinin ortaya koyduğu gibi;
Sayfa 68 - Ayrıntı Yayınları 2006Kitabı okudu
Sanatta yanlış cevaplar yoktur, çünkü doğru ce­vaplar yoktur ve geçmiş önemlidir, çünkü bugün geçmişin yerini almaz. Sanat tüm kişisel zevklere ve seçimlere kucak açması gerektiğinden (en azından, benim sunduğum sanat eseri tanımına göre ), insanlık gibi sınır tanımaz ve hayalgü­cü gibi engindir. Buna karşın bilimin amacı beğeni veya ter­cihten etkilenmeyen ve sonuçta insan unsurunu tamamen ortadan kaldıran çözümler bulmaktır. Bu bakımdan, sanat sınırsızken bilim sınırlıdır. Sanat ancak ve ancak doğruluk iddialarına izin vermediği sürece ve bundan dolayı sınırsız­359dır. Bir kez doğruluk iddiaları -örneğin Picasso'nun filanca ressamdan daha "doğru" olduğu- kabul edilince "gerçek" sanat diye addedilen alan daralır ve insan aklı kadar kural tanımaz ve yaratıcı olmak yerine zapturapta tabi olur.
Pdf - SonsözKitabı okudu
Okumakta olan bir kadının görüntüsü -gerçek sanat eseri-
O adam seni düşünmeyi sürdürüyor, bütün hayallerinin başrolüne seni oturtuyor, okumakta olan senin görüntüsüne takmış kafasını…
Sayfa 158 - YKYKitabı okudu
488 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.