YAŞAR KEMAL ile neden bu kadar geç tanıştım? Edebiyatımızın en büyük deryası belki de kendisi. Bu deryaya girmek beni korkutuyordu. Kendimi hazır hissetmem gerekiyordu. Bu yüzden bir süre farklı farklı eserlerle kendimi alıştırdım ve kendisi, hayatı hakkında biraz araştırma yaptım. İçten içe kemiriyordu beni O'nunla ve eserleriyle tanışma isteği.
Bu hayatta ne öğrendin derseniz bana
İnsanın neyi çok isterse onunla sınandığını öğrendim. Beklemeyi öğrendim. Ve bazen beklemenin yetmediğini öğrendim...
Gönül Dağı\ Keriman
“Astral seyahate olan inancım, kitaplar ile pekişti.” demişimdir hep. Bkz. #133836259 “Dem” ile bu olay farklı bir boyuta taşındı. Zira, 1960’lı yılların İstanbul’unu oturduğum yerden gezme şansım olamazdı başka türlü diye düşünüyorum.
-Biçem & Teknik-
Henüz kitabı okurken dahi yazarımızı (
Yunus Emre şiirlerini anlamak için tasavvuf un ne olduğunu bilmek gerekir.Tasavvuf;yetmiş iki millete bir göz ile bakmayı,ömürlerinde bir kez olsun gönül yıkmamayı,kendilerine fenalık edenlere bile iyilikle karşılık vermeyi,aza kanâat etmeyi,çok ibadet etmeyi,uykudan,yemeden,içmeden ve dünya nimetlerinden vazgeçmeyi,gülmekten ziyade
"Çile"yi anlatmaya nasıl bir cümle ile başlayacağımın kararsızlığını yaşadım. 'Gaiblerden bir ses gelse' de, o sesin kılavuzluğuyla mı yazsam dedim. Sonra düşündüm ki, 'gaiblerden bir sesin gelmesi' ister gerçek, ister mecazi, isterse ki, üslubun kazandırdığı anlam bakımından olsun, ne demek olabilir acaba? İlk mısranın hissettirdiği
YEDİNCİ MEKTUP
Platon'dan Dion'un akraba ve dostlarına.
İyilikler,
Sizin de Dion gibi düşündüğünüze inanmam gerektiğini; eylem ve sözlerimle size, elimden geldiğince yardım etmemi istediğinizi yazıyorsunuz. Şu yanıtı veririm: görüş ve istekleriniz gerçekten Dion'unkiler gibiyse, çabalarımı sizinkilerle birleştirmeye hazırım; değilse, uzun
Bir arkadaşım, kitabın ismi konusunda; Neden Serena"d" ? sormuştu... Ben de takılmıştım bu "d" harfine ...Serenat bu sözcüğün hem doğru yazılışı hem tınısı daha güzel...İlginç bir ayrıntı ve burada bahsetmeden geçemiyorum.
Çok keyif alarak okudum. Zülfi Livaneli'yi en içten tebrik ediyorum.
Her şey 2001 yılının Şubat
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Bu incelemeyi değerli Tuco Herrera'ya ithaf ediyorum, Aziz Nesin'in öz evladı olsa, kendisini ancak bu kadar sevebilir, bilenler bilir. :) Bir Aziz Nesin kitabı okumamı istiyordu ve Ankara toplantılarımızın birinde bu kitabı hediye etti sağolsun, onunla tanışma kitabı olarak en iyi seçimin bu olduğunu söyledi. Yazarın çok fazla kitabı var, benim
Âsâf'ın mikdârını bilmez Süleyman olmayan
Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan
Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini
Anlamaz hal-i perişanı perişan olmayan
Rızkına kani' olan gerdûna minnet eylemez
Âlemin sultanıdır muhtâc-ı sultân olmayan
Kim ki korkmaz Hak'tan ondan korkar erbâb-ı ukûl
Her ne isterse yapar Hak'tan hirasan
Bunlar da bu vatanın çocuklarıymış peh peh
Desem olmuyor Vallahi demesem olmuyor
Bunlar hangi ananın çocuklarıymış peh peh
Desem olmuyor Vallahi demesem olmuyor
Maymundan olma anadan doğma keş oğlu keş
Leş desen leşler irkilir o surette kalleş
İç votkayı al cukkayı çek namusu peşkeş
Sövsem olmuyor Vallahi sövmesem olmuyor
Kapı kilit tutmuyor
...
Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
**Orhan Veli, 36 yaşında aramızdan ayrılmış ve geriye şiirlerini bırakmış. Bir şiiri var ki yayımlanmamış ve belki hatta tamamlanmamış. Orhan Veli öldüğünde kalan eşyalarının arasında bulunuyor.
Orhan Veli’nin el yazısıyla yazdığı ve diş fırçasını sardığı bir ambalaj kağıdının üzerinde bulunan son şiiri.
Yaşanmış veya yaşanamamış tüm aşklarını
_
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı.
İkincisi Münevver Abla, benden büyük