Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı Alman ekonomisi görece iyi çalışma ilişkileri, nadiren görülen grevler ve esnek çalışma koşullarıyla tanımlanabilir.
Sayfa 244 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Türklerin Sivil Toplum Yarasının Sebepleri
1936 tarihli İş Kanunuyla grevler yasadışı ilan edildi. 1938’de yürürlüğe konulan bir yasayla basın ve dernek kurma özgürlükleri önemli ölçüde kısıtlandı. Böylece Kurtuluş Savaşı’nda kitlelerin harekete geçirilmesine yardımcı olan Türk Devrimi’nin halkçı yanı, savaşın kazanılmasının ardından silindi.
Reklam
Britanya'nın en önemli sömürgesi olan Hindistan'da, 1900'lerin ortasında, imparatorluk otoriteleri, böl ve yönet stratejisinin bir parçası olarak alt-kıtanın en büyük eyaleti Bengal'ı Müslüman ve Hindu bölgelerine ayırınca, ülke çapında bir direniş kampanyası gerçekleşti. Kampanya, 'Swadeshi' (kendi ülken) sloganı altında Britanya mallarına boykot, grevler, gösteriler ve Britanyalı subayların komutasındaki birliklerle çetin çatışmaları içeriyordu. Direniş hem İngilizce konuşan profesyonel orta sınıfları, Hindistan Ulusal Kongresi'ni, hem de Hinduluğun gerçek Hint geleneği olduğu gerekçesiyle Müslümanlara karşı yukarı kast Hindu husumetini cesaretlendiren ve 'terörist' yöntemleri destekleyen B. G. Tilak gibi insanları birleştiriyordu. Ancak Hindistan ayrıcalıklı sınıflarının geniş kesimleri hâlâ Britanya'ya bağlıydı. Dünya savaşı patlak verdiğinde hem Tilak hem de (Güney Afrika'dan 1915'te Hindistan'a dönen) Mahatma Gandhi, Britanya'nın savaş çabalarını desteklediler. Otoriteler Hindistan ordusunu iki milyona çıkaracak sayıda insanı askere aldılar ve çoğunu da Avrupa'daki katliama gönderdiler.
Sayfa 434Kitabı okudu
1980 yılı, Cumhuriyet tarihinin terör, anarşi hareketleri açısından en kanlı yılıdır. Bu yılın ilk dokuz ayının her günü, onlarca insanın ölüm haberini getirdi. Bu yılda grevler, lokavtlar, işten çıkarmalar, gazete kapatmalar, parti kapatmalar, kepenk kapatmalar, işgaller, sıkıyönetim kararları birbirini kovaladı.
Sayfa 272Kitabı okudu
Mor çizme giymiş bir kadın gördüğümde, gazetelerde çıkarma gemilerinden söz edildiğinde, toplu sözleşmeler ve grevler çoğaldığında köşe başındaki eski ev yıkılıp da yerine kondurulan betonarme yapının alt katı banka şubesi olduğunda, bildiğimiz polise artık toplum polisi ya da güvenlik kuvvetleri adı verildiğinde, ikinci katta oturan genç kadını bir gün kısacık ve kara, ertesi gün uzun ve sarı saçlarla gördüğümde ya evime ya da bir kitaplığa sığınmışımdır.
Sayfa 14
Demekki adada sıkıntı var.
„Kıbrıs deneyinin sonucu inandırıcıydı." "Bu deney neydi?" dedi Vahşi. Mustafa Mond gülümsedi. "Buna yeniden şişeleme deneyi de denebilir. F.S.473 yılında başladı. Yöneticiler, Kıbrıs adasının tüm sakinlerini boşaltıp özel olarak hazırlanmış, yirmiikibin Alfadan oluşan bir grup yerleştirdiler. Tüm kültürel ve endüstriyel donanım kendilerine devredildi ve kendi işlerini kendileri idare etmek üzere bırakıldılar. Sonuç, tüm teorik öngörüleri tam olarak doğallar nitelikteydi. Toprak uygun şekilde işlenmemişti; bütün fabrikalarda grevler çıkmış, yasalar hiçe sayılmış, emirlere karşı konulmuştu. Düşük seviyeli işlerde görev verilen bütün insanlar, yüksek seviyeli işler için sürekli entrikalar çeviriyor, buna karşılık olarak da yüksek „seviyede çalışan insanlar, ne pahasına olursa olsun konumlarını korumak için entrikalar çeviriyorlardı. Altı yıl geçtiğinde birinci sınıf bir iç savaşa girdiler. Yirmiikibin insandan ondokuzbini öldüğünde, kurtulanlar hep birlikte dilekçe yazıp, Dünya Denetçileri'nden adanın yönetimini tekrar üstlenmelerini istediler. Denetçiler isteneni yaptılar. İşte bu da dünyanın görüp göreceği tek Alfa toplumunun sonu oldu.“
Reklam
“Sermayenin, gelişen, egemenliğe oynıyan en gerici kesiminin bugünkü gücü, gelişen halk hareketleri karşısında, uzun vadeli hesaplar yaparak çıkarlarını korumaya yetmiyor,” diyordu. “Kısa vadede büyük karlar peşinde koşmak zorundadır o... Bu yüzden kitle hareketleri, grevler, boykotlar, işgaller, halkın uyanışı işine gelmiyecektir. Çünkü kitle hareketleri, artan işsizlik, hayat pahalılığı, kaçınılmaz olarak, kapitalist sömürüyle uzlaşamaz sınıf ve tabakaları, devrimin gerekliliğine inandıracaktır. Peki ne yapacaktır sermaye? Baskıya ve zulüme başvuracaktır. Kendine en uygun siyasi sisteme başvuracaktır. Bunun adı Faşizmdir...” diyordu. “Kahrolsun Faşizm.” “Faşizm şirin bir maskeyle çıkacaktır ortaya. Devrimci, ilerici, yurtsever maskesiyle. İktidardaki güçleri suçlayacaktır ve kendisini hakkı yenilmiş, aldatılmış, sömürülen halkın kurtarıcısı olarak gösterecektir. Geniş kitlelerin desteğini kazanmak için, her türlü alçakça yalanı söylemekten çekinmeyecektir. Ve sözde hedefi, sadece “Komünistler, anarşistler, aşırı uçlar”dır...”
Sayfa 266 - Güney Filmcilik Yayınları, “Sanık”tan…Kitabı okudu
Kasların çalışmak, zihinlerin yaratmak için sancı duyması zaten insanoğlunun kesin işlevlerinin en sonuncusu. İnsan demek bu demek. Bir duvar yapmak, bir ev, bir baraj kurmak, ona İnsan' dan bir şey katmak, o duvardan, evden, barajdan da İnsan'a bir şey almak. Ağırlık kaldıra kaldıra sert kaslar edinmek, düşüne düşüne net çizgi ve
...Bugün ise; Tayyip ve yandaşları kanlı Danıştay baskını için bu sözleri sarf ediyordu. O günlerde; Hitler'den önce "Weimer Anayasası" döne­ minde Alman yargıçları bağımsızlardı. 7 Nisan 1933 tarihinde "Genel Grevler Yasası" ile Hitler sempatizanı olmayan, ona uşaklık etmeyen bütün hukukçular görevlerinden alınıyordu. Bugün de 12 Eylül referandumundan sonra namuslu hakim ve savcılar sürgün üzerine sürgün yiyorlardı.
"Parmağını kestiğin zaman yara mikrop kapar, şişer ve ağrımaya başlar. Şişme, vücudun direnişidir, ağrı ise savaş. Kimin kazanacağını bilemezsin ama ilk muharebe alanı yaradır. Eğer hücreler ilk muharebeyi kaybederse mikrop yayılır ve kola doğru ilerler. Mac, bu küçük küçük grevler enfeksiyon gibidir. İnsanların içine bir şeyler girdi, hafif ateş başladı ve lení bezleri takviye birlikleri gönderdi. Görmek istediğim için yaranın olduğu yere gidiyorum."
Sayfa 136Kitabı okudu
598 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.