Yeni doğan her çocuk, tanrının insandan umudunu kesmediğinin kanıtıdır diyen yazarımızın bu düşüncesine paralel olarak; her çocuk insanlığın kurtuluşu için yeni bir umuttur diye düşünürüm çoğu zaman. Hal böyleyken biz yetişkinler içimizdeki çocuğu ya öldürürüz ya da ruhumuzdaki odalardan birine kilitleyerek, onu orada tutuklu bırakırız.
Yazma konusundaki özrümü görmüyorum , bağlanmak , bağlılık gibi bir şey işte burada yazmaya zorluyor beni. Yazıyorum. Hayat istemesem de oynuyor benimle. Bazen kendimi bir sahnede figüran gibi görüyorum, dekor hazır, ''perde'' deniliyor ve doğaçlama başlıyor. Kurgu yok, hazırlık yok , ne zaman ne olacağı belli değil, oynuyorum
İyi oyuncu muyum?
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Bu yazıyı okuyan herhangi bir kişi çok yüksek ihtimalle karantina sınırları içerisinde bulunan bir şehirde yaşıyor. Peki, karantinalar sadece virüslerden dolayı mı olur?
“…zira dünyadaki hangi iklim, adına insan fabrikası denen iklimden daha iç karartıcıdır?”
-
Jean-Jacques Rousseau
Savaş, insanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bir kavram. Dünyanın her yerinde bugüne dek sayısız savaş yaşandı ve sayısız insan hayatını kaybetti. İşkenceler, bombalı saldırılar, kılıçlı ve silahlı çatışmalar sonucu nice katliam ve soykırım
BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ
Yazıldığı yıl 1891’den beri okuyan herkes yaşlandı, bir tek bu roman ilk yazıldığı zamanki gibi hep genç kaldı. Her gelen yeni neslin hayranlıkla okuduğu roman –
"Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir?" Augustinus
Bu kitabın içeriği hakkında detaylı iki incelemeye rastgelince, ben farklı bir yol izleyeyim dedim.
Bu iki incelemeyi de sizler için şuraya bırakayım;
#26225287 ,
#30236775
"Büyük bir hayretle, dünyadaki
Sığırtmacın ezdiği sümbül gibi
mor bir çiçek…
İlk Kadın Şair
En zalim ayın sonuna geldiğimizde, tesadüftür ki Sappho düştü yine aklıma. Sebebi doğa, bahar, çiçekler ve belki de en önemlisi kökler. İnsanlık tarihinin en eski sözlü/yazılı edebiyat örneklerine bakıldığında Mezopotamya ve Yunan kaynaklı eserlere ulaşıyoruz. Ünlü
"Altı üstü bir taş işte, ne önemi var, demeyin." diyor yazar kitabında. Sokakta ayakkabımın burnuyla uzun zaman gittiğim yere gelmesi için mecbur ettiğim taşlardan haberdarmış gibi. Bir defa da market poşeti içinde Karadeniz kıyılarından bozkır topraklarına taşımıştım. Biz çatlak bozkır toprağının çocukları belki de bilmiyorduk bu işin
Malumunuz 12 Eylül darbesi, ülkemizi ve demokrasimizi ciddi boyutta sekteye uğratan en şiddetli müdahale olarak tarihimizde bir utanç sayfası olarak yer alıyor. Bu elim olayın amaçlarını, işleyiş sürecini, sonuçlarını ise hemen hemen hepimiz ezbere biliyoruz artık. İnsanları işkence kapsamına almak, gözaltlarında tutmak, yargılamak ya da
saat gecenin bir buçuğu (bugün günlerden ne?)
gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim
geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de
başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor
unutkanlık, acı, acılar, acılarımız
biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride
eğlencenin (bayağı bir şölendi) ilerlediğini
bir karnaval tadıyla ilerlediğini
bir adamın
Gazeteci Zekeriya Sertel, 1890 yılında, Rumeli bölgesinin küçük bir kasabası olan Usturumca’da doğdu. Küçük yaşta, üç kardeşiyle beraber annesiz kaldı. Bu çocukların bakıma ihtiyacı vardı. Bunun üzerine babası ikinci evliliğini yaptı. Eve yeni gelen üvey anne oldukça sorumsuzdu. Bu sorumsuzluğu Sertel şöyle anlatıyordu:
“Günlerden bir gün ikindi
İmam Ali’nin (a.s) Mübarek Doğum Günü

SHAFAQNA-İbn Ga’neb diyor ki: Abdulmuttalib’in oğlu Abbas ve diğer birkaç kişiyle Kâbe’nin tam karşısında oturmuş sohbet ediyorduk. Esed kızı Fatıma’nın Kâbe’ye doğru geldiğini gör-dük. Kâbe’nin karşısında durup şöyle dediğini duyduk:
Ya Rabbi! Sana, peygamberlerine ve onların kitaplarına inanıyorum!
"Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin istedim."
Romanın bitiş cümlesiyle başlamak istedim ben de. Bitmemiş, bitememiş bir roman.. Ve 'belki de hiç bitmeyecek hayatlar' kapılarını aralıyor bu iki kapağın arasındaki 316 sayfada bize.Kitabı okurken inceleme metni oluşturmak gibi bir düşüncem yoktu; ancak karakterlere