Hissetmemek ve hissedebilmek için her şeyi yapabilmek denen bir şey var sanırım bu hayatta. O küçük küçük ruhumuzda barınan çatlakların içinden geçmek, çevresinde dolanmak ve yeni yollar yaratmaya çalışırken hepimiz bir dönem Kinyas bir dönem de Kayra'yız aslında.. Her ne kadar iki ayrı karakter olsalar ve birbirlerinin zıttı olsalar da benim
"Bize dayatıldığı şekliyle hayata katlanmamız çok zordur."
Sigmund Freud
Fazla normal değil miyiz? Sizce bunda bir anormallik yok mu?
Toplum tarafından yasa olarak benimsenmiş, toplum üyelerinin nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kural ve ilkeler bütününe 'norm' denir. Yani norm için, toplum içinde insanlara dayatılan
BLAU, DEBORAH F. 16 Yaş
ÖNCEKİ HASTANELER: Yok
İLK TANI: ŞİZOFRENİ
"Hiçbir zaman soğuk ya da açlık tehdidiyle karşılaşmadı," kızına yeterince sevgi ve ilgi verdiğini düşünen bir babanın sözleri bunlar. "İnsanlar onu hiçbir zaman sevmemişti zaten." Bu da kızın düşüncesi?
Neden akıl hastanesine düşer insan?
Ya da neden
İnsanın, kendini dolambaçlı patikalarda kaybettiği, karışık, aşması zor bir geçidi temsil ettiği söylenir. Bu kitapta da Dostoyevski bize benzer bir dille, insan ruhunun karanlık ve karmaşık yönlerini önümüze sererek, bizi onunla beraber düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyor. Daveti kabul ettiyseniz, buyrun incelemeye...
Franz Kafka'nın
Delilik, akıl hastalığı veya şizofreni nedir bunlar?
Bir insan neden kendi canına bile bile zarar verir?
Joanne Greenberg bu soruların cevabını verebilecek belki de en önemli isimlerden. Çünkü kendi yaşantısından yola çıkarak yazmış bu kitabı.
Doğduğu dünyanın kurumlarıyla, insanlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen bir genç kız Deborah. Bu iletişimsizlik onu başka düşsel bir dünyaya itmiş. Yr krallı... Öyle ki bu dünyanin varlığına o kadar inanmış ki gerçek ile düşseli ayırt edememeye başlamış. Asıl sorun da burda başlamış ya. Akıl hastanesine yatırılmış ve Dr. Fried "kurtarma operasyonu" nu başlatmış.
Dr. Fried'in istediği şey ise ona seçim yapma özgürlüğü vermek. Kitapta bunu şöyle açıklamış; Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben... Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim... Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğü vadedebilirim.
Dünya da bunları vadedecek biri var mı zaten? Önemli olan bunlar uğruna savaşmaktır.
Peki Deborah seçim yapabilme fırsatına kavuşabilecek mi? Kavuşursa hangi dünyayı seçecek? Düşsel olan mı gerçek olan mı?
Onları oldukları gibi kendini de olduğun gibi bırakıp gene de sevebilir misin onları?
Bir de bakmışsın [yaşlının teki olmuşsun],
gençliğin kül olup gitmiş. [Şöyle bir bak]
çevrene, kafanı dinle bir iki gün, şöyle neşelen.
(sayfa 4)
1. Yunan Şiir Geleneğine Dair:
Edebiyat Antik Yunan’da başlamadı. Kimi Babil, Sümer, Mısır, Hint ve Çin metinleri zaten dünya üzerinde yazıya geçirilmişti. Fakat Yunanistan’da birçok tür hem ilk olarak
Küçüklüğümden bu yana denizcilikle ilgili romanları ve öyküleri hep sevmişimdir. Aylardır seferde olan bir gemi ya da bir gemi kazası, ada yaşamı. Yani bir nevi "Robinson'vari" hikayeler. Typee de bunlardan biri. Fakat bu, bahsedeceğim nedenlerden dolayı yalnızca yüzeysel olarak bu şekilde. İsmi, yazdığı ünlü Moby Dick romanı ile
Seni nasıl yürüdü saatler,
bir gece vakti...
Gözüm uzaklara istemez bakmayı,
yakını görmez zaten.
Göz görmez olmuş, akıl ermez,
tüm cevherlerini dökmüşsün
altında kalmayana ne demeli.
Matematik ve felsefe ilişkisi, matematiğin ülkemizde verilen eğitim durumu ve benzeri konular hakkında biraz konuşmak istiyorum. Seçtiğim bölüm ile ilgili bu kitabın bana çok yardımı dokunduğu için, içimden geçenleri buraya dökmek istedim.
Matematik ve Felsefeyi tek yumurta ikizi olarak düşünüyorum. Aynı anda oluşan, cinsiyetleri, ortaya
9 Kasım 2019 Cumartesi
17:16
Merhaba!
En son incelememi 9 Ekim 2019 tarihinde yapmışım, bir ay sonra yeniden bir deneme kitabı ve yazarı üzerine konuşmak istedim. Araya 13 kitap girmiş, artık inceleme yapacak zamanı bulamıyorum bazı incelemelerim okuma sürelerini aştığı için bu güzel faaliyeti ihmal etmek zorunda kalıyorum.
Zaman! Nasıl zaman
Selam arkadaşlar sıcacık bir öykü kitabı ile geldim. Karakterimiz küçük bir kız çocuğu adı Momo
Öncelikle daha önce kitap hakkında okuduğum ve bana yazdığınız eleştirilere değinmek istiyorum. Kitap hakkında "normal sıradan bir kitap" ya da "beklentimi karşılamadı basit bir kitap" olan tarzında yorumlar...
Bir kitabın bize
Okurken aşırı derecede etkileneceğiniz; hüzün, öfke, mutluluk gibi pek çok zıt duyguyu size derinden hissettirecek, elinizden bırakamayacağınız gerçek bir başarı öyküsü. Çok büyük gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki uzun zamandır bu kadar etkilendiğim, bu kadar içine girdiğim bir roman okumamıştım. Tara ile mutlu oldum, Tara ile ağladım, bütün o
Kişiliği bir yelpaze gibi düşündüğümüzde bu yelpazenin her bir parçası bizi biz yapan, olumlu ve olumsuz kişilik parçalarıyla doludur. Ve bu parçalar küçüklüğümüzden itibaren bize adeta bir asalak canlı gibi yapışır, varlığını haberimiz olmadan gizliden gizliye sürdürür ve bazı davranışlarımızda kendilerini belli ederler. Çoğunlukla bizler bu
Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu; bence çok normal. Gerçek aşık acı çeker ve susar.