Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
+ Yaşanmış günler yaşanacak günlerin içinde erir, saatlerin günün içinde, haftaların ayların içinde eridiği gibi. Harcanmış günlerden insana kalan yalnızca yaşadıklarıdır. Bu yaşadıkları kayda değerse onun ruhunda, belleğinde unutulmaz izler bırakır. Günler aynı tonda geçiyorsa hayat çekilmez olmaya başlayacaktır. + Bir zamanlar öylesine saftım
Bak ya! Oldu mu şimdi bu? :D hayalkırıklığına uğradım :)
"Sonra kenarları pembe mavi çiçek desenleriyle süslü kâğıdı özenle katladı, yine süslü bir zarfa koyup kapattı ve masanın çekmecesini açarak bu mektubu da değişik çekmecelerde gönderilmeyi bekleyen yüzlerce mektubun yanına koydu. Bütün zarfların üstünde aynı ibare yazıyordu: Nabizade Melahat Hanım - Kıbrıs. Hepsi bu kadar, çünkü Doktor gündüz hayalinde gece düşünde yaşattığı Melahat Hanım'ın Kıbrıs adasında olduğundan başka hiçbir bilgiye sahip değildi. Zaten mektupları da göndermek için yazmıyordu."
Sayfa 39 - İnkılâpKitabı okuyor
Reklam
Ne tatlı bir anlatım
Her şeyin özel bir anlamı vardı çocuklukta ve öyle de çok şey vardı ki. Ve hiçbiri de öbüründen değerli değildi. Bütün nesnelerin üzerinde eşitlik ilkesi egemendi. Her nesne zamanı geliyor, biriciklik aşamasına yükseliyor, yazgının kendisi olup çıkıyordu: Bir kuş örneğin, geceleyin uçup gelen, siyah ve vakur, benim hepsinden çok sevdiğim ağaca gelip konan; bir yaz yağmuru sonra, bahçeyi değişime uğratan, bütün yeşilliğin koyu bir renge bürünüp bir parıltıyla donanmasına yol açan; bir kitap ayrıca, yaprakları arasında bir çiçek, allah bilir kimden, -bir çakıl taşı, şekli yabancı, yoruma açık,- bunların hepsi öyleydi ki, sanki büyük nesnelerden daha çok şey bilinirdi kendilerine ilişkin. Adeta her nesne insanı mutlu kılabilir, her nesne büyüklüğe kavuşturabilirdi. Ama her nesne öldürebilirdi de insanı.
Sayfa 412 - Cem yayınlarıKitabı okudu
Bir el çantası el çantası değildi sadece, bir para cüzdanı para cüzdanı değil, çiçekler çiçek, yelpaze yelpaze değildi; hepsi de sevginin, büyüselliğin, uyarıcılığın malzemesiydi, elçiydi hepsi, karaborsacıydı, silahti, savaş çığlığıydı.
Sayfa 137 - YKYKitabı okudu
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Aşk Bir Cinayettir
Başı kucağımdaydı, gözleri bana, yalnızca bana bakıyordu. Ben sırtımı duvara vermiş, ayaklarımı açarak yere oturmuştum; onun dizleri usulca bükülmüş, parmakları gömleğime sımsıkı yapışmıştı. Bej rengi bluzunun sol göğsünde kırmızı bir leke vardı, anbean açan bir çiçek gibi gitgide koyulaşıyordu. Kumral saçlarından birkaç tel birleşip, perçem
Reklam
Hayır, baharla gelen bir ruh zayıflığı filan değildi ! Ne münasebet! Gerçi gözlerimin hafifçe dolduğunu yadsımıyorum.Bekar bir kızın çiçek alması dokunur bana. Hepsi bu işte!
Sayfa 60 - YkyKitabı okudu
Bir el çantası el çantası değildi sadece, bir para cüzdanı para cüzdanı değil, çiçekler çiçek, yelpaze yelpaze değildi; hepsi de sevginin, büyüselliğin, uyarıcılığın malzemesiydi, elçiydi hepsi, karaborsacıydı, silahtı, savaş çığlığıydı.
Hayır, baharla gelen bir ruh zayıflığı filan değildi! Ne münasebet! Gerçi gözlerimin hafifçe dolduğunu yadsımıyorum. Bekâr bir kızın çiçek alması dokunur bana. Hepsi bu işte!
Denize git ve yükselen dalgaları gör. Dalgalar okyanustan ayrı mıdır? Okyanus dalgalardan ayrı mıdır? Okyanustan ayrı bir dalga gören var mıdır? Hiç okyanusu dalgasız gören var midir? Onlar beraberdir. Aslına bakılırsa "beraber" doğru değil, çünkü onlar birdir. Bir dalga nedir? Dalgalı bir okyanus, hareket halinde bir okyanus. Bir
Sayfa 32 - Butik YayıneviKitabı okudu
Reklam
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Bir el çantası el çantası değildi sadece, bir para cüzdanı para cüzdanı değil, çiçekler çiçek, yelpaze yelpaze değildi; hepsi de sevginin, büyüselliğin, uyarıcılığın malzemesiydi, elçiydi hepsi, karaborsacıydı, silahtı, savaş çığlığıydı.
Sayfa 137
''Le Bruyere bunun her şey demek olduğunu söyler: 'Sevdiğimiz insanın yanında olunca, konuşmak, hiç konuşmamak, hepsi birdir.' Haklı; tek mutluluk budur, diye ekledi M. de Charlus hüzünlü bir sesle; fakat maalesef hayat öyle kötü düzenlenmiştir ki, bu mutluluğu da çok ender tadarız; Mme de Sevigne netice itibariyle başkaları kadar acınacak durumda değildi. Hayatının büyük bir bölümünü sevdiğinin yanında geçirdi. - Unutma ki burada bir aşk değil, kızı söz konusuydu. -Ama hayatta önemli olan, neyin sevildiği değil, sevmektir.'' dedi M. de Charlus, yetkili, tartışmaya mahal vermeyen bir tavırla, neredeyse kestirip atarak. ''Mme de Sevigne'nin kızına olan hisleri, Racine'in Andromakhe veya Phaidra'da anlattığı tutkuya benzetilmeye, genç Sevigne'nin metresleriyle olan sıradan ilşişkilerinden çok daha fazla layıktır. Bir mistiğin tanrısına olan sevgisi de öyle. Aşkın etrafına çektiğimiz aşırı dar sınırlar tamamen hayat hakkındaki muazzam cehaletimizden kaynaklanır.
Sayfa 304Kitabı okudu
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.