...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
"Onu sevmek, nefes almak gibidir. Gel de nefes almaktan vazgeç şimdi" demiş Mevlana. Sevmek, şansın yoksa yaşarken ruhen ölmeyi göze almaktır.
Stefan Zweig' in Satranç kitabını okudum ve beğenmişle beğenmemiş arasında kaldım. Yalnız iyi olan bir tarafı var bu yazarın; olay örgüsü kuvvetli ve okurken film izliyormuşçasına bir his
Ve Güz Geldi Ömür Hanım
Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı...
Benim incelemem biraz uzun olacak. Ama okurken hem o dönemi hem de dönemin kitaba yansımalarını anlatacağım. Yani Udi romanını dramaturji yaparak anlatmaya çalışacağım. Dramaturji ile bir eseri ele almak çok uzun bir süreç. Ama burada makale ya da tez yazmadığımız için önemli noktaları ve kitabın alt metninde ne anlatmak istediğini kısa da olsa
Lise yıllarım, abimin beni yönlendirdiği kitapları okumakla geçti.
Aziz Nesin de onlardan biridir. (Diğeri de yine çok değerli bir yazar. Onu başka bir incelemede anlatmak isterim.) Aziz Nesin'in kitaplarını kahkahalarla okurdum. Ama nereden bilirdim ki lisede beni güldüren adam, üniversitede ağlatacak. Evet ben Aziz Nesin diyince hep güldüm, ta ki
Zweig tarafından kaleme alınan bu eserde gerçekten de tutkunun derinliğini iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Gencin kumara olan tutkusu, ve kitapta başrol de yer alan Mrs. C'nin gence olan tutkusu okurken sizi hayrete düşürebilir.
Kitabın ana konusu kocasını kaybetmiş Mrs. C'nin tatilde karşılaştığı kumar borcundan intihara sürüklenen
Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk?
Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat
Birinci kitap beklentimi o kadar üst çıtalara çıkartmıştı ki... Galiba daha üstü olamaz diyordum. Ama bilin bakalım bu hangi yazar? Tabi ki Nagila ve ondan da bundan daha azını beklemek hata olurdu.
O kadar fantastik kitap okudum ama ben hiçbir fantastik kitabın böylesine kadınları öne çıkardığını görmedim. O kadar duygulandım ki. Yani seri tamam
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Gökhan Özcan'nın pazartesi perşembe köşe yazılarını bu gönderinin altında paylaşmayı düşünüyorum inşallah, bugünden başlayalım.
Nefs sözünü sinsice söyler!
Hayata, başka insanlara karşı bir şeyler söylerken, freni boşa almak adetimiz oldu. Buna karşılık, kendimize bakışımızda ayağımız hep fren pedalında. Kendimize kıyamıyoruz hiç,
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
Fiziksel görünüşüne takıntısı olmayan insanları seviyorum.Spor salonuna gidip her yere fotoğraf atmayan,her konuda fikir sahibi olup sağda solda bağırmayan insanları seviyorum.Sigara içmese bile nasihatleri ile kulak tırmalamayan,marka takıntısı olmayan ve insanlara görünüşlerine veya kıyafetlerine göre muamele yapmayan insanları çocuklarını gerçekten seven anneleri seviyorum,sadece annelik hevesi için çocuk doğurup kötü davranan,onları umursamayanları deil.Guzelliginin gücünü bilen kadınları seviyorum,ama bununla uyum içinde yaşayan,sırf dikkat çekmek için gövdesini onlarca göze pazarlamayan kadınları seviyorum.Kanıtlayacak hiçbir şeyi olmayanları seviyorum,hala kendilerin için yaşayanları ve sarhoş olup kendini tamamen akışa bırakan insanları seviyorum.Şu anda yan yana olmayı düşleyen ve olursa olsun sevginin gücüne inan,pes etmeyen insanları seviyorum.Sarılır sarılmaz insanları,kimseyi umursamadan dans eden ve kendini kaybetmekten korkmayan insanları seviyorum . Tüm bunları yapan insanları seviyorum . Çünkü "YAŞAMAK"başka birilerinin dikkatini çekmek veya onların onayını almak değildir. Böyle insanlardan ders alıyorum ve her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Çünkü modern, çılgın veya kendini beğenmiş kendi kendisine kafayı takmış bir et yığını olmak. Bir insan ne kadar mütevazi olursa o kadar havalı olur ve bir kötülük başlatmak sadece içi boş olanlar gürültü yapar...🌺