Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Onu olduğu gibi gördüğünü hiç sanmıyorum. Sen hep kendi yarattığını gördün.
...senin kendini herhangi bir yerde 'evde' hissedip hissetmeyeceğini merak ediyorum, çünkü ev bir yer değildir, sadece zihinsel bir durumdur. Gerçekten evde olmak kendi içinde evdeymiş gibi rahat hissetmektir. Ve Alfred senin kendi içinde evdeymiş gibi rahat hissettiğini sanmıyorum. Belki hiç hissetmedin. Belki hayatın boyunca evi yanlış bir yerde aradın.
Reklam
Richard 1942 Haziranında, doktorasın almadan ve evlenmeden hemen önce, dikkat çekici düzeyde serinkanlıkla yanıt vermişti: "Gelecekteki yaşamımı geçmişte farklı koşullar altında verdiğim bir sözden dolayı bağlayacak kadar salak değilim.. Arline'la, onu sevdiğim için evlenmek istiyorum, bu da ona bakmak istediğim anlamına gelir. Bütün olan biten bu.... Ama dünyada başka arzularım ve hedeflerim de var. Bunlardan biri de fiziğe olabildiğince katkıda bulunmak. Bu,bence, Arline'a olan sevgimden de daha önemli. Dolayısıyla, evleniyor olmamın yaşamdaki esas işime görebildiğim (tahmin ettiğim) kadarıyla çok az ya da hiç müdahale etmeyecek olması özellikle bir şanstır. Her ikisini de yapabileceğimden hayli eminim. (Evlenecek olmanın verdiği mutluluğun ve karımın cesaretlendirmesi ile yakınlığının girişimlerimde yardımcı olma olasılığı da var, ama geçmişte sevgim fiziğimi pek etkilemedi ve gelecekte de fazla bir katkısı olacağını sanmiyorum.) Hem esas işimi sürdürebileceğime hem de sevdiğim birisine bakmanın lüksünü yaşayabileceğime inandığımdan, yakında evlenmeye niyetliyim."
Arada bir ilişki güzel şey olsa da yalnızlık kadar görkemli bir krallık olduğunu hiç sanmıyorum.
Hiç kimsenin benim duygularımı anlayabileceğini sanmıyorum.
Sayfa 163Kitabı okudu
"Yanık saçlarımıza, eski elbiselerimize, adam başına düşen tek temiz eldivenimiz ve aptallık edip giydiğimiz ayağımızı inciten sıkı ayakkabılarımıza ragmen zengin genç hanimefendilerin bizden daha çok eglendiklerini hiç sanmıyorum.”
Sayfa 68
Reklam
Soul” diye, 2020 yapımı bir animasyon film var, izlemiş miydin? Bir ruhun dünyaya geliş amacını bulmasına dair çok sevimli bir film. Daha doğrusu, bu amacın illa büyük bir şey olması gerekmediğine dair. Bazen kendimden çok fazla şey beklerken buluyorum kendimi. Sen de yapıyorsun bunu biliyorum. Oysa kendin dahil kimsenin senden ne beklediği değil mühim olan. Bence mühim olan ne kadar hissederek yaşadığın, yeryüzündeki bu sınırlı zamanının ne kadar tadını çıkarabildiğin. Hayatımız bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken, başarılarımızın peş peşe eklendiği bir slayt gösterisi izleyeceğimizi hiç sanmıyorum. Öldükten sonra kimse bizi işe almayacak sonuçta, yanlış mı düşünüyorum? Hayatımızı, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğimiz idealler peşinde tüketmeyi değil, yaşamayı savunuyorum. Büyük hayallerle çok zaman kaybettik, artık basit şeylerin zamanıdır
"Çocukları çok severim ama çocuğum yok çok şükür. Bir gün evlenirsem çocuk sahibi olmaya cesaret edebi­leceğimi hiç sanmıyorum." "Ne kadar kötü bir düşünce," diye karşı çıktım. "Evet, biliyorum," derken üzgün duruyordu. "Ama işe yarar bir düşünce. Ben bir devrimciyim ve bu çok riskli bir meslektir."
Biz, yerçekimiyle dünyaya zincirlenmişiz. Kim bilir nereden kovulduk? Cennetten mi? Hiç sanmıyorum! Hem de hiç!
Sayfa 17
-Peki ya biz, sıradan ölümlüler, biz ne olacağız? +Sıradan insanların bu soruyu soracağını hiç sanmıyorum. -Neden? +Sıradanlar sıradanlıktan hoşnutturlar da ondan.
Reklam
Bazı bölgelerde onun ilkbahar geldiğinde tekrar topraktan bitivereceğine inanıyorlar; ama ben hiç öyle bir olay görmedim. Geçmişteki inancıma göre, kendimi öteki olay görmedim. Geçmişteki inancıma göre, kendimi öteki dünyada güçlü olacakların eline teslim etmem gerekiyordu. Yani ya tanrıların ya da şeytanların. Ama şimdi kendi yıldızım hızla solduğuna göre, başka dünyaların savaş oyunlarında piyon olmak istemiyorum. "Bu tanrılara karşı gelmek mi, efendim?" "Sanmıyorum. Beni yaratanlar ister tanrı, ister şeytan olsun, planlarına karşı koymakta kullanacağım bu aklı da yarattılar. Herhalde kendi yaptıkları kalbin içinde bir karşı koyma gücü bulunduğunu bilecek kadar akılları vardı."
Kurt Vonnegut bu konuda da tabii ki nokta atışı bir şey söylüyor. İlişkilerde ayarlanması gereken doğru mesafeyi şöyle özetliyor: “Lütfen daha az sevgi ve biraz daha fazla saygı.” Sevginin ne olduğu herkes için bu kadar farklıyken, saygıdan daha tutunulur bir dal olduğunu hiç sanmıyorum, herkesi ömür boyu saygıya davet ediyorum Osman.
Ama bizim yanılgılarımız ne olursa olsun, ülkemize bir zararımız dokunduğunu sanmıyorum. Oysa onların zararları dokundu bence. Onlar, sonuçta hiç de saygın sayılamayacak kehanetlerde bulunarak sürüyle saygın toplantıya katıldılar, sürüyle CIA dergisini beslediler. Ondan sonra sıra Vietnam savaşında, Nixon dönemindeydi.
Sayfa 147 - Can YayınlarıKitabı okudu
Furuğ'un babasına yazdığı mektup.
Şiir benim tanrımdır, işte ben şiiri bu denli seviyorum. Gecem, gündüzüm bunu düşünmekle geçiyor, kimsenin söylemediği yeni bir şiir, güzel bir şiir söyleyeyim diye. Kendimle baş başa olmadığım ve şiiri düşünmediğim günüm, anlamsız ve bir hiç sayılır. Belki şiir görünüşte beni mutlu kılamaz ancak ben mutluluğu kendim için başka türlü yorumluyorum. Mutluluk benim için ... güzel elbise iyi yaşam ve iyi yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet, insanların elde etmek için çırpındıkları o güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar, intihar ederim. Siz benden vazgeçin, siz bırakın ben sizce mutsuz ve aylak olayım, ancak ben hiç bir zaman yaşamımdan yakınmayacağım. Tannya ve çocuğumun ölümü üstüne yemin ederim ki ben sizi çok seviyorum. Sizi düşünmek gözlerimi yaşartıyor. Ben kimi zaman düşünüyorum ve düşünmüşüm, neden tanrı beni böyle yarattı ve neden şiir adlı şeytanı içimde canlandırdı ki, ben sizi memnun edemeyeyim ve hiç bir zaman sizin sevginizi alamayayım, ama bu benim suçum değildir. Benim, milyonlarca insanın kabullendikleri yaşam gibi sıradan bir yaşamı kabullenecek gücüm yoktur. Evlenmek niyetinde değilim. Ben yaşamım boyu hep ilerleyeyim ve toplumda seçkin bir kadın olayım istiyorum ve sizin, benim dediklerimi kabul etmeyeceğinizi sanmıyorum. mektup yazın.
Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm.
Sayfa 180
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.