Bu kitap bazıları için gereğinden fazla abartılı olduğu düşünülse de benim gibi 30'lu yaşlarda olan ve 20'li yaşlarda hayatını şekillendirmek için verdiği kararları sorgulayan biri için unutulmaz ve etkileyiciydi. Eksileri, artıları bir kenara koyarak büyük bir titizlikle verdiğim kararların her zaman doğru olduğuna inanmış olsam da, hep birşeylerin eksik olduğuna hissetmişimdir. Tıpkı Nora'nın paralel evrende sayısız hayatları yaşayıp mutlu olmayi becerememesi gibi.
" Hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar. " Sf.178
Kitap geçmişe, keşkelere ve olumsuzluklara takılmak yerine ânı yaşamaya odaklanmamız gerektiğini harika bir kurgu ile anlatmaktadır. Verdiğimiz her bir karar, vazgeçiştir. Yaptığımız her bir tercih, bizi mükemmel sonuçlara ve sonsuz mutluluğa götürmeyecektir. Geride bıraktıklarımız, özlem duyduklarımız olacaktır. Acısını, tatlısını kendi içinde barındıran hayat; sonsuz mutluluktan ibaret değildir. Öyle olsaydı, bu kadar anlamlı olmazdı yaşamak.
" Yaşamak şakaya gelmez,
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi meselâ,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
...
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yani ağır bastığından."
Nazım Hikmet