Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilindiği gibi, İstanbul'un işgalinden sonra Atatürk, Heyet-i Temsiliye adına, "Vilayetlere ve Müstakil Livalara ve Kolordu Kumandanlarına" 19 Mart 1920'de yayınladığı bildiride, "umur-ı milleti tedvir ve murakabe etmek üzere," Ankara'da, selahiyet-i fevkaladeye mâlik bir Meclisin toplanması için seçimlerin yapılmasını istemiş ve bu seçimlerin esaslarını belirtmiştir. Yayınlanan İngiliz belgeleri arasında bu bildiri dahi yer almamakla beraber, Londra'daki Fransız Büyükelçiliği'nin İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na sunduğu İstanbul çıkışlı ve 25 Mart 1920 tarihli bir telgrafta, Atatürk'ün 19 Mart 1920 günlü bir "Proclamation"ından söz edilmektedir. Nutuk'ta göremediğimiz bu belgeye göre, Atatürk, İstanbul'un şiddet yoluyla işgalinin sadece Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir saldırı teşkil etmeyip, aynı zamanda, bütün Müslüman dünyasına ve Hilafete karşı da bir hakaret teşkil ettiğini belirterek, 10.000 şehit veren Mısır, Irak, Suriye, Azerbaycan, Kuzey Kafkasya, Afganistan, İran ve "bir kelime ile bütün Müslüman dünyasının" İtilaf Devletleri'nin gücünü sarsacağını ve mucizeler yaratacağını vurgulayıp, bütün Müslümanları, "bağımsızlığa, İslâm imânına ve Hilafet'e karşı yürütülen bu modern Haçlı Seferleri'ne karşı" yardım etmeye çağırmıştır. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda bu telgraf üzerine yapılan yorum, bunun, klasik bir İslâm çağrısı (Cihad) olup, Hindistan İçişleri Bakanlığı hariç, Türkiye'nin dışında hiçbir etkisi olamayacağı şeklinde idi.
Sayfa 70
336 syf.
5/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Din ve İnsan
Emevi ve Abbasi yönetimileri İslam tarihin de en tartışmalı iki devlettir. Emevi' lerden Arap asabiyeti daha ağır basarken, Abbasilerden ise daha çok Fars etkisi görülür. Emevi'ler kendi iktidarları için dini değnek olarak kulanmazken, ama Abbasi'ler tam tersi yapmışlar...
Dinin İktidarı İktidarın Dini Hilafet, Siyaset ve İslam (750-833)
Dinin İktidarı İktidarın Dini Hilafet, Siyaset ve İslam (750-833)Nagihan Doğan · İletişim Yayınları · 202117 okunma
Reklam
Memlükler döneminde Kahire devletin siyasî, dinî ve ticarî merkeziydi. Memlük sultanı ile Abbâsî halifesi burada ikamet ediyorlardı. Abbâsî halifesinin Memlük siyasetine doğrudan etkisi bulunmamakla birlikte, İslam dünyasının dinî-manevî önderliğini temsil eden kurum olması itibarıyla hilafet merkezinin Kahire'de olması Memlükler açısından önem taşıyordu.
Sayfa 25
Beklenen askeri güçle bütün ezilen Müslüman milletleri kurtarma operasyonu yerine, Türkiye'nin pasif bir şekilde icraatını örnek göstererek İslam dünyasını etkileme yoluna girmesi İslamcı ve ön yargılı Türk karşıtı çevrelerdeki tepkileri artırdı. Sorunu bir çağdaşlaşma meselesi olmaktan çıkarıp Hilafet Kurumu'nun sınırlan şekline dönüştürmek çok daha fazla işlerine geliyordu. Hicaz Kralı taraftarlarının olumlu karşılayarak yayın organlarına aktardıkları bir öneri, bunun belirgin bir örneğidir: "Hilafetle saltanatün ayrılmasından beri bu dini makanı bazılarının ihtiras oyunlarına alet edildi. Bu konuda Türk gazetelerini okuyanlar üzüntü içindeler(...) M. Kemal'in amacının Hilafeti kendi dünyevi gücüne esir etmek olduğu anlaşılıyor(. .. ) Akşam gazetesi bir İslam Kongresi öneriyor. Tevhidi Efkar ise böyle bir durumda bir Rus ya da Hint Müslümanının Halifeliği seçilebileceğini ve kurumun Bolşevik ya da İngiliz etkisi altına girebileceğini yazıyor(...) Öyleyse eski sahipleri Araplara dönsün. En iyisi Türklerin niyetini anlamak için Ankara'ya bir Arap heyeti gönderilmelidir. Eğer hakikaten istemiyorlarsa, Araplara dönmesi uygundur."
Sayfa 296Kitabı okudu
Moğollar, çok erken tarihlerden itibaren farklı dinlerin etkisi altında kalan bir milletti. Uzun yıllar Türklerin egemenliği altında yaşayan Moğollar, Türk kültürünü etkileyen pek çok unsurdan en az Türkler kadar etkilenmişlerdi. Bu sebeple Türk kültüründe bulunan çoğu unsur Moğolların kültür dünyasında da görülmektedir. Bu etkilenme alanlarının
112 syf.
9/10 puan verdi
İstiklal Savaşı'nın Örtülen Tarihi
İstiklal Savaşı'nın Örtülen Tarihi
D. Mehmet Doğan
D. Mehmet Doğan
Kitap hakkında tek inceleme yapılmış o incelemeyi yapan da belli ki Kemalist kitaptan rahatsız olmuş. Bunlar istiyorlar ki biz bir tarih yazalım adına da inkılap tarihi diyelim ortaokuldan üniversite 2. Sınıfa kadar okutalım herkeste buna inansın istiyorlar bunların bu despotik zihniyeti yüzünden Türk çocuğunun 3000 yıllık tarihi içinde kendisine en uzak tarihi 100 yıllık yakın tarihidir öyle bir ülkeyiz ki en yakın tarihimiz bize en uzak tarihimiz. Neymiş efendim yazar
Rıza Nur
Rıza Nur
'dan neden yararlanırmış Rıza Nur, Lozan heyetinde en yetkili isimlerden biri,
Mustafa Sabri Efendi
Mustafa Sabri Efendi
devrine şahitlerinden ,
Kadir Mısıroğlu
Kadir Mısıroğlu
yazan, yazdığını yaşayan çoğu zaman belgesiz yazmayan bir insan onlardan değil de senin derme çatma günümüz tarihçilerinden (!) mi yararlanacak... Kitap üç bölümden oluşuyor. 1. Bölüm Milli mücadele döneminde Dini söylemler, hilafetin etkisi, Ankara hükümetinin o dönem ki tutumu. 2- Milli mücadele de önemli bir katkısı olan ama unutturulan veya unuttururlamaya çalışılan Libyalı Şeyh Sunusi hazretlerinin katkıları, tutumu, Ankara ile diyalogları ve kısaca hayatı... 3- Hilafet ve Hilafetin ilgası süreci ve Dünya Müslümanlarında hilafetin ilgasının yankıları. Kitap kısa olmasına rağmen bu üç konuyu da çok güzel detaylı ve birçok kaynağa dayanarak yazmış hatta
Kemal H. Karpat
Kemal H. Karpat
,
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir
gibi isimlerden de alıntılar vardı. Kitabın tek beğenmediğim noktası çok fazla yazım hatası vardı bundan dolayı 9/10 veriyorum.
İstiklal Savaşı'nın Örtülen Tarihi
İstiklal Savaşı'nın Örtülen TarihiD. Mehmet Doğan · Derin Tarih Kültür Yayınları · 201415 okunma
Reklam
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Hilâfet'in anlam ve önemine binaen:
Yayınlanan İngiliz belgeleri arasında bu bildiri dahi yer almamakla beraber, Londra'daki Fransız Büyükelçiliği'nin İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na sunduğu İstanbul çıkışlı ve 25 Mart 1920 tarihli bir telgrafta, Atatürk'ün 19 Mart 1920 günlü bir "Proclamation"ından söz edilmektedir. Nutuk'ta göremediğimiz bu belgeye göre, Atatürk, İstanbul'un şiddet yoluyla işgalinin sadece Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir saldırı teşkil etmeyip, aynı zamanda, bütün Müslüman dünyasına ve Hilafete karşı da bir hakaret teşkil ettiğini belirterek, 10.000 şehit veren Mısır, Irak, Suriye, Azerbaycan, Kuzey Kafkasya, Afganistan, İran ve "bir kelime ile bütün Müslüman dünyasının İtilaf Devletleri'nin gücünü sarsacağını ve mucizeler yaratacağını vurgulayıp, bütün Müslümanları, "bağımsızlığa, İslâm imanına ve Hilafete karşı yürütülen bu modern Haçlı Seferleri'ne karşı "yardım etmeye çağırmıştır. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda bu telgraf üzerine yapılan yorum, bunun, klasik bir İslâm çağrısı (Cihad) olup, Hindistan İçişleri Bakanlığı hariç, Türkiye'nin dışında hiçbir etkisi olamayacağı şeklinde idi.
200 syf.
·
Puan vermedi
İrfân Geleneğin Yansıması
İrfân Geleneğin Yansıması ❅ ❅ ❅ Düşüncenin potansiyel birikimi ortak bir mirasın yanında dinamik bir canlılıktır. Hayatın idamesi, medeniyet inşası için düşüncenin canlı solunumu haizdir. İslâm kültür ve medeniyeti sınırları içerisinde düşünce hayatının aktif ve etkisi büyük ve etkili hâli kendi çerçevesinde felsefe ve
Kozmos'un Hakikatı
Kozmos'un HakikatıWilliam Chittick · İnsan Yayınları · 201737 okunma
Üç Tarz-ı Siyaset
Osmanlı ülkelerinde, Batı'dan feyz alarak, kuvvet kazanmak ve ilerleme arzuları uyanalı, belli başlı üç siyasi yol tasavvur ve takip (ébaucher) edildi sanıyorum: Birincisi, Osmanlı Hükümeti'ne täbi farklı milletleri birbirine benzeştirerek ve birleştirerek bir Osmanlı milleti oluşturmak. İkincisi, hilafet hakkının Osmanlı Devleti hükümdarlarında olmasından faydalanarak, bütün İslamları söz konusu hükümetin idaresinde siyaseten birleştirmek (Frenklerin "Panislamisme" dedikleri). Üçüncüsü, ırka dayanan siyasi bir Türk milleti teşkil etmek. Bu yollardan ilk ikisinin, bir zamanların Osmanlı Devleti genel siyasetine önemli etkisi oldu. Sonraki ise, ancak bazı yazarların yazılarında görüldü.
Reklam
Şimdi mesala Türkiye’nin elinde hilafet olsa ne olurdu ?Bana göre islam dünyası üzerinde Türkiye’nin bugün me kadar etkisi varsa yine o kadar olurdu ,fazlası olmazdı.
Sayfa 256
479 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük Ağa milli mücadele dönemini Akşehir'de yaşayanların gözünden anlatan bir kitap. Bir tarafta hilafet sancağından başka hiçbir şey için savaşmamış padişahı ve emirlerini her şeyin üzerinde görüp onları destekleyenler, diğer tarafta padişahın elinin kolunun bağlı olduğunu bilen buna karşılık halkın kurtuluşunun yine halk tarafından
Küçük Ağa
Küçük AğaTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20159,9bin okunma
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
Ben, umumi durumun felaket uçurumuna yaklaşmış olduğunu gördüm, daha çoktan görmüştüm. Yapılan itilafname veya mütarekename ile de hiçbir şeyin temin edilmemiş olduğunu ve edilemeyeceğini dahi gördüm. Sonradan yapılacak şeyin bir an önce yapılmasından başka bir çare olmadığı kanaatine de o zaman vardım. Ve bunun için o zaman hilafet ve saltanat
Sayfa 167 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İngiliz kralının dediği gibi 'Monarşinin gücü, altına bağlıydı.' Para azaldıkça padişahlık, saltanat ve hilafet makamlarının etkisi de azalıyordu.
116 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.