Sevgi neydi? Ve neden hep heba ediliyordu. Yoksa sevgi elde etme hırsıyla bencilce heveslerini tatmin etmek miydi? Hayır bu sevgi olamaz. Öfkesinden çılgına dönmüş hırsların kötülüğe ilk adımıydı. Sırf arzularını gerçekleştirmek için, benliğini mutlu edebilmek için başkasını üzmek, zorlamanın neresi sevgi hem sevgi masum olmalı değil mi? Sevkatli olmalı değil mi? Ve anlayış barındırmalı, düşündükçe huzur verebilmeli, hafif gülümsemeler göstermeli.....
💙✒️️Otur karşıma göynü güzelim,
kelimen değsin kelimeme.
Bir suâl edeyim şimdi.
Hazır demli de çayımız varken.
Neydi sence aşk ?
Geçilmesi mümkün olmayan bir م durağı mıydı senin için?
Merak ediyorum kaçırma gözlerini anlat ; sözlerinle olmazsa gözlerinle , bekliyorum.
De ki "A Ş K"; İnsanın ilk önce O nu vâr edene hissettiği manevi
Bir hayal kurduk
Paramparça olduk
Bir sevda uğrunda kaybolduk
Aşktan yine de vazgeçen olmadık
Düşsekte kalktık yorulmadık
Sevgiye dair ne varsa yaşadık
Uzatılan eli karşılıksız bırakmadık
Ama ilk fırsatta uçurumdan atıldık
Kime güveneceğiz şaşırdık
Aşk neydi ne ifade ederdi anlamadık
En sevdiğin yakınca canını tanıdık
Yine gecenin sessizliğinde tek kaldık
Biz yazdık biz okuduk biz yandık
Aşk yakarmış tadınca anladık
Bir bardak demli çayla efkar dağıttık
Denizin dalgalarının sesinde huzur aradık
Herkesten uzakta bir yerlerde…
(ÖNER AKÇA)
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla
{* Bu yazı bir tahlil değil, Posta Kutusundaki Mızıka eserine ithaf edilmiş bir dostluk yazısıdır.Eser hakkında bilgi edinmek isteyen arkadaşlar, dikkate almasınlar lütfen.}
'Bütün art niyetlerimi hüzülerimle sarıp sarmaladım, artık ruhumda kanayamazlar’
Dostluk nedir?
Kendi merkezinde düş yoranlar için ona isim bulmak zor.
Direnme, emniyet,
Bu kitabı okuduktan sonra ikna oldum ki ben evsizmişim. Her şey 2006 yılında üniversiteye gitmek üzere evden ayrılışımla başlamış. Başlamış diyorum çünkü evsiz oluşumun farkına bu kitapla vardım. Evsizim derken on beş yıldır tabiki sokaklarda kalmadım. Aslında ev olmayan ama benim ev sandığım evlerde kalmışım..
Bir minderden diğerine, bir evden
Evimin tam önünde huzurevi var. Ve her gece orada sabahlayan bir amcaya odaklıyım bir aydır. O da beni farketmiş olacak ki gözü benim balkonda. Selam veriyor her gördüğünde. Belki yalnızlığına ortak oluyorumdur ve bu onu mutlu ediyordur bilmiyorum. Ben kitap, kahve, müzik eşliğinde sabahlıyorum, o elindeki bir kağıt parçasına bakarak...
Neden huzurevi derler oraya..?
Terkedilmek ve yalnız kalmak ne zamandan beridir huzurun tarifi...
Sahi huzur ne idi?
Mutluluk? Yok, hayır o başka bir duygu.
Hüzün? Bu da değil, hüzün bambaşka bir şey.
Güvende hissetmek, korkmamak, sevmek, sevilmek..?
Huzur neydi ..?
Daha ne olduğunu bile bilemediğimiz, açıklayamadığımız bir duyguyu; nasıl da terkedilen, yalnızlaştırılan insanların koyulduğu dört duvarın ismi yapabilirler..?
BEN DÜŞÜNDÜKÇE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUM. HEM DE HİÇ ÇIKAMIYORUM...
Takvimler yarını göstermesin.
Belirsizliği severim .
Bırakın hatırlamayayım .
Cümlelerim dökülür.
Kalbimdeki yara geçmez , dikilir gibi olur .
Ben acı etrafında büyürüm .
Yer: Bursa Kitap Fuarı
Eserle gözgöze geldiğimde hınca hınç dolu bir kitap fuarında, nefes alsam diğer kitap dostlarına borçlanacağım bir atmosferde âdeta ona doğru koştum :) Burası bir sahaf standıydı ve hevesle Samiha Ayverdi'nin başka eserleri var mı diye sordum.Zira kubbealtı neşriyat stand açmamıştı ve bende de okunmuş, yaprakları sararmış
Onlar insanı her şeyin ölçüsü, onun bireysel algılarını varlığın ve hakikatİn ölçütü kılmışlardı. Böylece evrensel bir hakikatin, doğrunun varlığını ortadan kaldırmış, onun yerine herkesin kendi hakikatini, yani bireysel sanısını veya arzusunu, kaprisini geçirmişlerdi.
Bu durumda her biri kendi hakikati veya sanısı, tutkusu veya çıkarı ile sayısız insan ortaya çıkmış ve onların her biri kendi bireysel algıları, sanılan, tutkuları için haklılık ve meşruluk iddiasında veya talebinde bulunmuşlardı.
Bunun doğal sonucu olarak da insanlar arasında barış ve huzur içinde ortak bir yaşamın olabilirliği, herhangi bir toplumsal, ahlaki, hukuki uzlaşma ortamı ortadan kalkmıştı
Sayfa 226 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
sea. bu defa ileti olarak paylaşmaktansa incelemeler sekmesinde kaydolmasını istediğim için hususi olarak buraya kaydediyorum düşüncelerimi, iletilerimin arasında kaybolmasını istemiyorum, arada açayım okuyayım isteğiyle. bu bir inceleme değil, baştan sona zihin haritasıdır, bir kitap nereden nereye götürürün navigasyonudur. işin kötü yanı, benim