Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Küçük insanı büyük insandan ayıran şeyin ne olduğunu sordu kendine. Onu sıradan insanlardan ayıracak bir vasfı olmadığına, başkalarından çok da farklı sayılmayacağına göre kendi gözünde kendi neydi? Dar alanlarda bunalmaktan ibaret miydi meselesi? Küçük tasalarını hemen unutan, daha rahat, daha az sorunlu bir hayat yaşamak için çabalayan insanlar bunun farkında olmadıkları için mı küçüktüler? Bu dünyada iyi kötü yaşadıkları ve bir gün ilahi adaletin önünde sıradan hayatlarının hesabını vereceklerine inandıkları için mi huzurluydular Huzurlu muydular gerçekten? Hayat uzun bir huzur muydu?
Sayfa 108
Mutluluğumuz ve felaketimiz açısından en belirleyici olan, bilincimizi dolduran ve onu meşgul eden seyin ne olduğudur. Burada her türlü entelektüel uğraş, buna yetkin bir zihne başarı ve başarısızlık arasında sürekli değişen sarsıntılar ve sıkıntılarla dolu gerçek yaşamdan daha yarar sağlayacaktır. Kuşkusuz bunun için zihinsel yeteneklerin ağır bastığı bir yapı gerekir. Bundan sonra dışa yönelik yaşamın bizi çalışmalarımızdan koparıp dikkatimizi nası dağıttığını, zihnimiz için gerekli olan huzur ve dikkatten nasıl alıkoyduğunu fark etmek gerekir. Öte yandan, yine zihnin sürekli mesgul olması gerçek yaşamın uğraşları ve telaşı karşısında bizi az ya da çok beceriksiz yapar: Bu nedenle, herhangi bir şekilde enerjik açıdan pratik çalışma gerektiren koşullar ortaya çıktığında, zihinsel çalışmaya bir süre ara vermek tavsiye edilir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Yakından bakarsanız gözlerinin kenarlarında yalnızlığın gölgelerini, bir zamanlar hissettiği ve uzun yıllar boyunca elde etmek için çok çalıştığı her şeyin bir anda elinden alınabileceğinin bilinciyle yaşanan dışlanmışlığın süregelen izlerini görebilirdiniz. Ve sonra da belki memnuniyetin neden yeterli olmadığını sorabilirdiniz. Acaba çok zor kazanılmış olma gerçeğiyle, bunun kendisine bahşedilmiş ama bu hakkın asla kendisinde güvencede olmayacağını mı kabul edemiyordu? Öte yandan ne yeterli olabilirdi ki? Aramakta olduğu neydi? Acaba kendi iç dünyasında belirli bir huzur muydu aradığı? Yoksa sadece daha büyük bir şeyin yalnızca bir işareti ya da belki bir iması mıydı aradığı?
Huzur tam olarak neydi? Bulunduğun yer, ait olduğun insanların varlığı, bir tatlı söz, güzel bir akşam yemeği, mutlu olduğunu hissettiğin sessiz dakikalar… Bazen bir kitabın sayfası, bazen olduğun yerden seni alıp götüren bir melodi, bazen bir çift göz… Huzur, her insanın bedeninde, zihninde, hayatında farklı bir şekilde cereyan ederdi. Bana göre ise huzur, düşünmemekti. Gelecek kaygısını, olumsuzlukları, var oluşun sebebini ve bir gün nasıl yok olacağını düşünmemekti.
Sayfa 326 - Artemis Milenyum YayınlarıKitabı okudu
"Kendisi bu dünyada önemsiz bir solucandan başka neydi ki öyle uzun uzadıya üzerinde durmaya değecek biri değildi, feleğin çemberinden geçmişti, resmi görevi sırasında gerçek uğruna nelere katlanmamıştı, bu uğurda pek çok düşman kazanmış, hatta bunlardan canına kastedenler bile çıkmıştı, artık kendine huzur bulacağı bir yer arıyordu,"
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Reklam
Yazarın en iyi yapıtlarından biriymiş ki, öyle geldi bana da
Yalnızsın dünyada ve sonsuz, Sana döner her yaratılmış şey, Sende, ölüm, huzur bulur Çıplak doğamız; Mutlu değil, ama güvende Eski acıdan. Derin gece Bulanık zihnimizde Kaygılı düşünceyi karartır;
Sayfa 130 - Frederick Ruysch’un Çalışma Odasındaki Ölüler KorosuKitabı okudu
Hiçbir şey söylemeden, o da yatağın, doktorun bir ayağını çekerek kendisi için boşalttığı bir köşesine oturdu ve dinlemeğe (viyolon konçerto) başladı. Neydi bu? Kendisine sorsalar, "şüphesiz dünyada en bağlı olduğum şeylerden biri" derdi. Fakat yine hiçbir şey söylememiş olurdu. İnsan talihinin bir remzi miydi? Bir şikayet veya tevekkül müydü? Hatıraların, gayri şuurun ışığında muzlim bir raksı mıydı? Hangi ölüyü çağırıyor, hangi zamanı diriltiyordu? Yoksa sadece bir devin, insan kılığında, fakat insandan çok başka bir mahlukun içindeki kuvveti harcamak için hayatın dışında, kendi kendine didinerek kurduğu bir başka dünya mıydı?
Sayfa 364 - DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: MÜMTAZKitabı okudu
Tatil bitene kadar muhtemel ben
İlk günler şehirde dolanıp durdu ama bu onu hasta etti. Herkes. Ve onların işi gücü. Bunların faydası neydi ki? Şehrin merkezinde huzur bulamadı.
Sabah ritüeli
Sabah kalkar kalkmaz kendinize şu soruları sorun: Tutkularımdan kurtulmak için ne yapmam gerekli? Huzur için ne yapmalıyım ? Ben neyim? Sadece bir bedenden, gayrimenkul sahibinden ya da bir ünden mi ibaretim ? Hayır, bunların hiçbiri değilim. Ne o zaman? Ben aklı başında bir insanım. Peki o zaman benden ne isteniyor? Eylemlerin üzerine düşün. Huzurdan nasıl uzaklaştım ? Düşmanca, çekingen ya da umursamaz mı davrandım? Tüm bunlarda eksik yaptığım neydi? Epiktetos, Makaleler, 4.6. 34-35
Reklam
Bana haç, sarımsak, yabangülü ve dişbudak vermelerinin sebebi neydi? Boynuma haç asan iyi yürekli kadını Tanrı kutsasın! Ne zaman dokunsam bana huzur ve güç veriyor. Putperestlik olarak görmem ve onaylamam öğretilen bir şeyin, valnız ve tedirgin olduğum bir anda bana rahatlık ven n esi ne ka­ dar tuhaf! Eğer mümkün olursa, bu konuyu araştın n alı ve kararı­mı vermeliyim.
Ne beklenmedik bir hazırlanışı, süzülüşü, kendini haber verişi, tereddütleri ve nihayet bir hakikat keşfedilir gibi gelişi, kısa gelişmesini, ince nüans farklarıyla, tıpkı bir sonbahar bereketi gibi tekrarlayıp sonra yeniden kendi değişikliğinin mucizesi içinde kayboluşu vardı. Hiçbir şey söylemeden, o da yatağın, doktorun bir ayağını çekerek kendisi için boşalttığı bir köşesine oturdu ve dinlemeğe başladı. Neydi bu? Kendisine sorsalar, "şüphesiz dünyada en bağlı olduğum şeylerden biri" derdi. Fakat yine hiçbir şey söylememiş olurdu. İnsan talihinin bir remzi miydi? Bir şikâyet veya tevekkül müydü? Hâtıraların, gayri şuurun ışığında muzlim bir raksı mıydı? Hangi ölüyü çağırıyor, hangi zamanı diriltiyordu?
Sayfa 364Kitabı okudu
Sofistlerin yaptığı neydi?
Onlar insanı her şeyin ölçüsü, onun bireysel algılarını varlığın ve hakikatİn ölçütü kılmışlardı. Böylece ev­rensel bir hakikatin, doğrunun varlığını ortadan kaldırmış, onun yeri­ne herkesin kendi hakikatini, yani bireysel sanısını veya arzusunu, kaprisini geçirmişlerdi. Bu durumda her biri kendi hakikati veya sanı­sı, tutkusu veya çıkarı ile sayısız insan ortaya çıkmış ve onların her bi­ri kendi bireysel algıları, sanılan, tutkuları için haklılık ve meşruluk id­diasında veya talebinde bulunmuşlardı. Bunun doğal sonucu olarak da insanlar arasında barış ve huzur içinde ortak bir yaşamın olabilirliği, herhangi bir toplumsal, ahlaki, hukuki uzlaşma ortamı ortadan kalk­mıştı
Sayfa 226 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Atalarımızı büyüten, yücelten, melekleştiren ve birer âbide şahsiyet hâline getiren o sihirli özellik neydi? İnsanlara evlerinin kapılarını bile kilitlemeden huzur içinde yatıp uyuma emniyetini veren, yabancılara hiç kimseden korkmadan ülkeyi bir uçtan öbür uca dolaşma güvenini sağlayan ve atalarımızı böylesine namuslu yapan acaba ağır ceza tehdidi ve korkusu muydu? İşte, bu soruların gerçek cevabını bulduğumuz ve onu içinde bulunduğumuz toplumun kanayan yaralarına merhem diye sardığımız an, hasretini çektiğimiz o günler mutlaka kendiliğinden gelecektir.
246 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.