Bu kitabın, değerli yazarlarımız Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından ele alındığı yıllarda ben yurt dışındaydım ve o zamanlar gençliğinde vermiş olduğu bir yaşam hevesi ve enerjisi ile böylesi meselelere çok uzaktım. Özelikle 90’lı yıllar, Almanya’da yaşayan biz Türkler ve Türkiye’den çalışmak için oraya göç etmiş olanlar ile birlikte, başka
*
Bugün 19 Mayıs 2019;
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100.Yılı!
Bugün Paşamın Doğum Günü... Kutlu Olsun!
*
100 Yıl geçmiş olmasına rağmen birileri tarihten ders almamış olacak ki Sayın ÖZAKMAN bizlere bir hatırlatma yapmış!!
Tarihten ders almazsanız;
Tarih size çok güzel dersler verir!!
Bizim tarihten anladığımız, tarihten
“Saklı” Ayfer Tunç’un ilk kitabı, benim de kendisinden okuduğum ilk kitap oldu. Genç yazar bu kitabında genel olarak şiirsel bir üslupla yazdığı öykülerini hassas bir anlatımla ortaya koymakta. 1988-1989 Yunus Nadi ödülünü aldıktan sonra yayınlanan bu kitap yazarın kurgusunun gücü hakkında bir fikir vermekte.
Yanlış bir zamanda, yanlış bir
Kumrunun Gördüğü Ahmet Büke'nin 2011 yılında 57. Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanan öykü kitabı. Yarışma jürisi gerekçeli kararında ödülün "Kendine özgü anlatımı ve gündelik yaşamın tarihe tanıklık eden ayrıntılarını işleyen öyküleri nedeniyle" Ahmet Büke'ye verildiğini açıklanmış.
Nasıl öyküler mi var Kumrunun Gördüğü'nde?
Kitapta Ahmet Büke'nin kendi tarzında, kendine özgü, akıcı bir dille yazdığı, tanıdığı, bildiği çevrelerden insanların hikâyelerini anlattığı öyküler var. Toplam yirmi öyküden oluşan kitapta yer alan öykülerde Cumartesi Anneleri, işçi ölümleri, gözaltında kaybedilenler, açlık grevleri, ölüm oruçları, kendi adaletini arayanlar, işkencede ölenler, ihtilaller, bunları yaşayanlar, yaşatanlar ve yaşananlar var. Tarihin karanlık taraflarına yolculuk, iç acıtan, bazen tutup sizi çocukluğunuza, gençliğinize götürecek öyküler var.
Ben severek okudum Kumrunun Gördüğü'nü. Öyküseverlere tavsiyemdir.
Keyifle okunsun...
"Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin istedim."
Romanın bitiş cümlesiyle başlamak istedim ben de. Bitmemiş, bitememiş bir roman.. Ve 'belki de hiç bitmeyecek hayatlar' kapılarını aralıyor bu iki kapağın arasındaki 316 sayfada bize.Kitabı okurken inceleme metni oluşturmak gibi bir düşüncem yoktu; ancak karakterlere
Çağımızda devletle yönetim, halkla ilişkisini öylesine kopardı ki, kendini iç tehlikelere karşı korumak için güçlü bir orduya muhtaç.İhtilâller çağı geçti artık, hükümet darbeleri dönemi başladı; hükümet darbesi ordu desteğiyle olur.
Bediüzzaman Said Nursî
SAİD NUR ve TALEBELERİ
Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı, sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşlar ayrı, başlar ayrı, işler ayrı... Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok! Hepsi bir şeye inanmış... Allah'a!.. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a... Onun ulu Peygamberine… Onun büyük kitabına…
SAİD NUR ve TALEBELERİ
Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı, sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşlar ayrı, başlar ayrı, işler ayrı... Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok! Hepsi bir şeye inanmış... Allah'a!.. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a... Onun ulu Peygamberine… Onun büyük kitabına… Kur'an henüz yeni nâzil olmuş
Bugün Medeniyetin gelişimi, zenginliklerin basitçe üst üste yığılmalari, yapıların ve nüfusun gittikçe artması, vb. gibi gözükür, Oysa Tarihte sürüyle Medeniyetler gelmiş geçmiştir. Bunların gelişimleri zaman zaman batıp çıkmalarla doludur.
Bugün içinde yaşadığımız için sürekli görünen Modern Medeniyet sermaye uygarlıgıdır. Kapitalizmin gelişimi
Said Nur ve Talebeleri
Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı, sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşlar ayrı, başlar ayrı, işler ayrı... Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok! Hepsi bir şeye inanmış... Allah'a!.. Âlemlerin Rabbı olan Allah'a... Onun ulu Peygamberine.. Onun büyük kitabına.. Kur'an henüz yeni nâzil
okuduktan sonra böyle bir klasiği neden bu kadar süre es geçtiğim için kendime defalarca kızdım. kitap temelde iki ayrı koldan ilerliyor. bir yanda fransa, fransız tarihi kesitleri, krallıklar, ihtilaller diğer yanda sefalet içinde yaşayan insanların iç burkan hikayesi. kitaptaki karakterler ve kitabın kurgusu harikulâde işlenmiş. olaylar çok güzel bir şekilde gelişiyor ve sürükleyicilik tam kıvamında. o dönemin şartları içinde gelişen tarih sahneleri bazı yerlerde çok detaylıca işlenmiş, bu durum birazcık okumanızı yavaşlatıyor. kitabın ana konusu sefalet, açlık, yokluk, sefillik.. ve elbette kitabın baş kahramanı jean valjean'den bahsetmeden geçemeyeceğim. senin dürüstlüğün, cömertliğin, acılara göğüs gerişin, yalnızlığın, çaresizliğin, sefilliğin, yoksulluğun... beni ağlattın! seni asla unutmayacağım jean valjean: o kadar suçlu insan içinde tek suçsuz sendin.
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,3bin okunma
Osmanlı Devleti'nin ölüm kalım sayası verdiği bu sırada Ermeniler, gerek cephede gerek cephe gerisinde düşmanlarin işine yarayacak faaliyetlerini bütün ülke sathına yaymışlardı. Hatta Ermeniler'in topyekûn bir isyana hazırlandıkları seziliyordu. Nitekim Ermeniler tarafından sistemli olarak köylere kadar iletilen talimatta:
1- Kim olursa olsun her
Gençlerin heyecanla yüksek hayallerini ve iddialı sözlerini dinledikten sonra
"Değer mi?" sualini soruyor ve bütün boş hülyaların sonunu getiriyordu. O zamanlar bizim gençlik hülyası ile esip gürlediğimiz günlerdi. Bizi dinler ve sonunda
"değer mi, çocuklar?" diye sorduğu zaman iç dünyamızda ihtilaller olurdu..
Şevket Süreyya Aydemir (1897-1976) Tunalı bir göçmen ailesinin oğludur. Babası hayatı boyunca topraksız bir köylü olarak başkalarının toprağında ve hizmetinde çalışmıştır. Edirne'de doğan Aydemir, ilk ve orta öğrenimini orada yaptı. Edirne Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1.Dünya Savaşı'nda yedek subay olarak Kafkas cephesindeki
1 2 EYLÜL BOZULAN MENFAAT DÜZENİNİN YENİDEN TESİSİ İÇİN YAPILMIŞTIR
Röportaj : Bizim Ocak, Sayı :54, Eylül 1988
Bizim OCAK: 12 Eylül Harekatı sizce bir ihtilal mi yoksa darbe mi?
Muhsin Yazıcıoğlu: 12 Eylül harekatı sosyolojik manada toplumun ihtiyaçlarından doğarak gelişmiş bir harekat değildir. Dolayısıyla topyekun bir değişimle yeni bir