''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
15 yaşında geçirdiği ağır trafik kazasında ciddi şekilde sakat kalan Frida Kahlo, geri kalan hayatını hastaneler ve ameliyatlar arasında geçirdi. Ülkenin en iyi eğitim kurumu olarak ün yapmış 'Ulusal Hazırlık Okulu'nda eğitim gördü ve resme merak saldı. Çektiği sıkıntılardan uzaklaşmak için tutkuyla yaptığı tablolarını daha sonra eşi olacak ressam Diego Rivera ile paylaştı. 1928'de evlenen ve 11 yıl sonra boşanan Frida'nın hemen her tablosu, hayatı boyunca çektiği acılardan feyz aldı. Kadınların toplum içinde karşılaştıkları zorlukları ve erkek egemenliğinin altında kalan kadın imajını tablolarına taşıdı. Genellikle yattığı yerden bir ayna karşısında resim yapan Frida Kahlo'nun en önemli tablosu 'The Two Fridas', bir anlamda kendiyle olan diyalogu ve karanlık iç dünyasının yansımasıdır. İki Frida arasındaki en önemli fark birinin Avrupa, diğerinin Meksika tarzı bir kıyafetle oturuyor olmasıdır. Sağda oturan Frida'nın elindeki madalyonda eşi Rivera'nın resmi vardır ve onunla sıkıntılı ilişkisine gönderme yapar. Tablo, ince detayları ve özel bir kadının iç dünyasını yansıttığı için Kahlo'yu ünlü ressamlar arasına taşır.
Gözlem yapmak, sözsüz iletişim ve davranış işaretlerini okumanın en
önemli anahtarıdır. Peki, bu özellik nasıl geliştirilebilir? Öncelikle iki resim arasındaki farkları çözmeye yönelik bulmacaları bol bol çözerek işe
başlayabiliriz. Daha sonra belirli bir alana yönelik planlı gözlemlerle kendimizi geliştirebiliriz. Örneğin bir gün sadece araç plakalarına dikkat edebilir, bu plakalardan örneğin 55 ya da 888 gibi art arda aynı rakamların dizilişinden elde edilenleri tespit edebiliriz. Kalabalık bir kafeterya ya da lokantada oturan müşterileri gözlemleyerek hareketlerini ve yüz ifadelerini
takip edebiliriz. Bu aynı zamanda sözsüz davranış bilgisine de ciddi katkılar yapacak olan bir alıştırmadır ancak insanlara fark ettirmeden yapılması gerekir. Aksi halde bunu fark eden kişinin davranışlarına yapaylık gelebilir ya da rahatsız olarak sizinle kavga edebilir.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
"Olur mu öyle şey? Hükümet her ittihatçıyım diyenin peşine düşse, kimse kurtaramaz yakasını bu işten bizzat Reisi cumhur'umuz, Başbakan'ımız, Bakanlarımız, Mebuslarımız... Neredeyse devlet kademesindeki herkes eski ittihatçı değil mi?"
——————————————————————————
Daniel Keyes, Algernon’a Çiçekler romanını yazan Amerikalı bir yazardır. Daha önce Algernon Çiçekleri okuyup çok beğenmiştim. Dolayısıyla da Billy Milligan’ın Zihinlerini oldukça merak ederek okudum.
Bu heyecan verici kitap William Stanley Milligan'ın hayatını anlatıyor. Daha doğrusu, birden fazla kişiliğe
Lewis-Williams'ın Mağaradaki Zihin (The Mind in the Cave) kitabı, Batı sanatının, özünde bir toplumsal ayrım aracı olduğunu öne sürer. Lewis-Williams'ın konusu Altamira, Lascaux ve diğer yerlerde keşfedilen Buzul Çağı sonlarından kalma mağara resimleridir. Bu resimlerin ya pıldığı tarihte, yaklaşık 40.000 yıl önce, Batı Avrupa'da iki insansı tür (humanoid) yan yana yaşıyordu: iki bin yıldan beri var olan çatık kaşlı ilkel Neandertaller ve yakın doğudan ve evveliyatında Afrika'dan gelen ve kendi türümüz Homo Sapiens'e ait olan göçmen yeni insanlar. Lewis-Wil liams ve diğer bazı antropologların görüşüne göre, bu iki tür arasındaki önemli bir fark, Neandertallerin beyin lerinin nörolojik yapısı nedeniyle zihinsel imgeler oluşturamamalarına ya da bu imgeleri hatırlayamamalarına karşılık, yeni türün bunları yapabilmesidir. Bu da demek oluyor ki, yeni insanlar sembolik düşünebiliyordu ve bu sayede Neandertallerin resim ve heykel olarak bir hayvan dan daha fazla ayırt edemedikleri resim ve heykeller yapa biliyorlardı. Lewis-Williams'ın kuramına göre, yeni insan ları mağara sanatı yaratmaya iten şey Neandertallere olan üstünlüklerini kaydetmekti. Neandertallerin sonsuza dek
giremeyecekleri bir imgelem dünyasına girdiklerinin bir kanıtıydı bu. Bir tür olarak üstünlüklerini kaydettikten sonra yeni insanlar vicdan rahatlığıyla Neandertallerin kökünü kazıyabilirlerdi, zaten muhtemelen de bunu yaptılar.
Sayfa 173 - Pdf - 4. Bölüm: Sanat Bizi Daha İyi İnsanlar Yapar mı?Kitabı okudu
Atay’ın karakterlerinin böylesi buhranlı, hikayelerinin dramatik oluşunun sebebi onun tam da bulunduğu dönem, kültür ve çevreyle alakalıdır. Modernizmin ve geleneğin bir arada olduğu bu dönemin etkilerini romanlarda ve hikayelerde de görmekteyiz. Karakterlerin kendi kendileriyle içsel hesaplaşmalarını, kendileriyle alay edebilmelerini, içinde
Haruki Murakami
Sahilde Kafka kitabı, Japon edebiyatının ve post modern tarzın etkileyici bir örneği olan bir eserdir. Haruki Murakami'nin en etkileyici eserlerinden biri olarak kabul edilen bu kitap, mitolojik öğelerden beslenerek Oedipus kompleksini ele alır. Murakami, bu eserinde kaderden kaçışın mümkün olmadığını çok güzel bir şekilde
Zargana/Hakan GÜNDAY
Kitaba geçmeden önce, edebiyat ve yeraltı edebiyatı hakkında bir iki şey söylemek istiyorum.
İnsan sosyal bir varlık olduğu için hayatın her yerinden ve zihinde kurgulama özelliğine sahip olması hasebiyle reelde olmayan şeyleri de düşünsel anlamda üretebilir ya da içinde yaşadığı yoğun duyguları yetenekleri ölçüsünde
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_
_İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır.
_1-Taş devri_
_a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Ralph Waldo Emerson diyor ki ;
"Hafız her yaştan şairin yararlanabileceği bir imgeler ocağı."
Shams Ud-Din Muhammad veya Hafız'ın Chaucer'ın neredeyse tam bir çağdaşı olduğu söyleniyor. 'Hafız' müstear ismi, 'Kur'an'ı ezbere okuyabilen' anlamına geliyor. Hafız hakkında fazla bir şey bilinmiyor.
Geçen haftalar sonrasında bu kitabı elimden bırakırken yaptığım ilk şey derin bir nefes vermek oldu. Ruhumdaki karmaşa sanırım bunun en büyük sebebi olabilir. Kitabın sandığımdan daha da derin anlamlar taşıdığını görmek beni sandığımdan da çok yordu. Uzun, yorucu, sorgulatan, yıpratıcı bir yolculuktu anlayacağınız benimki.
Kitap kısaca yazarımız