Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İbn Teymiyye, tıpkı diğer selefîler gibi kelama temelden karşı çıkar. Ona göre kelamcılar iki noktadan yanlış hareket etmişlerdir: Akideye bakış tarzları ve metodları.Kelamcılar, akideye sadece rububiyet hususunun ispatı ve bu­nun için ispat veya reddedilmesi gereken sıfatların tesbiti noktasından yaklaşmışlardır. Oysa bu yanlıştır. Çünkü peygamberlerin gönderildiği toplumlar, Allah'ın varlığını ve sıfatlarını inkar etmiyorlardı.*" Hz. Peygamber'in ilk daveti de "Allah'tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed onun elçisidir."olmuştur. Zira müşrikler, yaratıcı Al­lah'ı kabul ediyor fakat ona itaatte şirk koşuyorlardı.
Bir ilişkinin ilk zamanlarında tutku kolaylıkla gelir. Neredeyse her sözcük, bakış ve dokunuş şehvetle titretir. Bu doğanın bizi bir araya getirme yöntemidir. Ancak arzunun o ilk esir alan hücumundan sonra, cinselliğin ilişkideki yeri nedir? Cinsellik bizi kalıcı bir ilişkinin içine çekmenin yanında bir arada da tutabilir mi? Kesinlikle evet. Aslında, iyi bir cinsel birliktelik güçlü bir bağlayıcı deneyimdir. Delicesine sevdalı olmak sadece mezedir. Uzun dönem ilişkideki cinsellik ise başlangıç yemeği... Ama biz genel anlamda cinsellik hakkında böyle düşünmeyiz. Kültürümüz ve sayısız ilişki rehberi tarafindan tutkuya dayanıklı bir güç [olarak bakmak] yerine, daha çok geçici bir his olarak bakmaya şartlandırılmışızdır. Aşkın başında oldukça parlak bir şekilde yanan cinsel ateşlerin, tıpkı bir zamanlar heyecanla dolu olup da sonradan monoton arkadaşlıklara dönen ilişkilerimiz gibi söneceği anlatılmıştır. Dahası cinselliği kendi içerisinde bir son olarak görmemiz öğretilmiştir. Arzuyu, tercihen büyük bir orgazmla sona erdirmek amaçtır. Cinselliğin mekaniğini, pozisyonları, teknikleri ve fiziksel mutluluğumuzu arttıracak oyuncakları vurgularız. Cinselliğin anlık fiziksel tatminden ibaret olduğuna inanırız.
Sayfa 163 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Reklam
Mevalînin sosyal açıdan dışlanmış, siyasî ve İktisadî açıdan ezilmiş oldukları, bu sebeple de kinlerinin arttığı ve büyük ayaklanmaların arkasında yer aldıkları söylenir. Bu bakış açısı temelinde batılı ırkçı (ya da milliyetçi-faşist) mefhumlar barındırır. Emevî döneminde ortaya çıkan ayaklanmalar, hilafet kavramı ve hilafetin üzerinde yükseldiği temellerle bağlantılıydı ve değişik hizbî ve siyasî eğilimlerle mevcut otoritenin arasında bir çatışmaydı. Bu ayaklanmalar ayrıca bilinen Arap şahsiyetlerinin komutasındaydı. Mevalî ise tek bir sosyal grup değildi. Birleşik bir tavırları ve genel eğilimleri de yoktu. Bu nedenle tavır ve konumları genellikle antlaşmalıları (Mevalîleri) olan Arapların ve İslâmî mefhumların etkisiyle bağlantılıydı.
Sayfa 19
Cardano Cardan Formüllerini yayınlıyor...
Cardano işin peşini bırakmadı. 1542 yılında Ferrari'yle birlikte Scipine Del Ferro'nun eski bir öğrencisi olan Hannibale Della Nave'yle buluşmaya gitti. Üçü baş başa verip Del Ferro'nun eski notlarını tekrar gözden geçirdi ve formülleri ilk bulanın o olduğunu anladı. Cardano böylece yeminin geçersiz oldu- ğunu düşündü. 1547 yılında, nihayet dünyaya üçüncü dereceden eşitliklerin çözüm yöntemini açıklayan eseri Ars Magna yani Büyük Sanat kitabını yayınladı. Tartaglia kızıp Cardano'ya ağır küfürler etti ve olanları kendi bakış açısından yayınladı. Artık çok geçti. Cardano dünyanın gözünde üçüncü dereceyi alt eden ilk kişiydi ve bugün yöntem hala Cardan formülleri adıyla anılıyor...
"Seni istiyorum," diye mırıldandı Clay. Hamle sı- rasının Clay'a dönmesinin ne kadar zor olduğunu bil- diği için sırıttı Julia. Ama yine de pes etmeye hazır değildi. Clay'in, onu çaresizce, korkunç bir şekilde arzulamasına ihtiyacı vardı. "Sanırım, gerçekten güzellikle sorman gerekebi- lir," dedi onun hayalarırı
Sayfa 141
Jung, Ashâb-ı Kehf kıssasını takip eden âyetlerin, ilk bakışta kıssadan bağımsızmı izlenimi uyandırdığını söyler. Bu izlenimin bir yanılma olduğunu belirttikten sonra, kıssa ile onu takip eden âyetler arasındaki ilişkiyi gösterir. Yeniden doğan mağara ashabının yeni yasalarında, dünyadaki ahlâk kurallarıyla sorumlu olmadıklarını belirtir. Yeniden doğmamış diğer insanların ise ahlâk kurallarına bağlı kalma ihtiyacı içerisinde olduklarını söyler. Kıssayı takip eden ahlâk kurallarıyla ilgili âyetlerin, Ashâb-ı Kehfin yeniden doğuşunun ardından, geride kalan diğer insanlan ilgilendirdiğini söyler. Jung, bu değerlendirmesiyle, aynı zamanda "âyetler arasındaki tenasüp ve insicam" konusunda da yeni bir örnek ve bakış açısı getirmiş olur.
Reklam
Hayatta gerçekleştirdiğimiz her eylemin kaynağında teori bulunur. İster belirli bir bakış açısına sahip oluşumuzun nedenlerini bilinçli bir şekilde inceleyelim ister belirli bir eylemde bulunalım, altında düşünce ve pratiklerimizi biçimlendiren bir sistem yatar. Feminist teorinin ilk zamanlarında asıl amacı, cinsiyetçi düşüncenin nasıl işlediğini ve onunla nasıl başa çıkıp onu nasıl değiştirebileceğimizi hem kadınlara hem de erkeklere açıklamaktı.
Sayfa 32 - bgst yayınları
Fakat hayal gücü ihtiyari bir şey değil ve asla da öyle olmadı. Her şeyin merkezinde bu­lunan hayal gücü, dünyayı başkalarının bakış açısıyla tecrübe etmemize olanak tanır; sev­ginin önkoşuludur. İlk kez 1790'da Edmund Burke tarafından kullanılmış olan "ahlaki imgelem" terimi, gelip geçen anlık olayların ve kişisel deneyimin sınırlarının ötesinde bir etik anlayışı tanımlar. Böyle bir anlayış gelişti­rebilmek için hayal gücünü beslemek amacıy­la yazılmış, hem yürek hem de akıl üzerinde güçlü bir itiş etkisi gösteren kitaplara, yani çocuk kitaplarına ihtiyacımız var. Çocuk ki­tapları bize sadece neyi unuttuğumuzu değil, neyi unuttuğumuza dair unuttuklarımızı da öğretebilir.
Sayfa 43 - Domingo
Fichte'ye göre sanat tanımı
Fichte'ye göre güzellik bilincinin ortaya çıkması şu şekilde olur : Dünyanın, daha doğrusu doğanın iki yanı vardır ; o bir yandan bizim sınırlılığımızın ürünüdür, bir yandan özgür ,ideal etkinliğimizin ürünü.İlk anlamda dünya sınırlıdır, ikincisinde özgür. Yine ,ilk anlamda beden sınırlıdır, çarpıktır,sıkışıktır ve biz çirkinliği görürüz ; ikincisinde iç bütünlük ,yaşam,canlanma,yenilenme vardır ve biz güzelliği görürüz. Böylece, bir şeyin güzelliği ya da çrikinliği , Fichte' ye göre ,seyredenin bakış açısına bağlıdır. O bakımdan güzellik dünyada değil, güzel ruhta ( schöner Geist) bulunur. Sanat da bu güzelliğin ortaya çıkışından başka bir şey değildir, ve sanatın amacı yalnız aklı değil (bu bilimin işidir) , yalnız yüreği de değil (bu da ahlak vaizinin işidir) , bütünüyle insanı oluşturmaktır. Bu nedenle güzelin imleci, dışsal herhangi bir şeyde değil, sanatçıdaki güzel ruhun varlığındadır.
"anne ve babanın gözünde kendiyle aynı cinsteki çocuk ve karşı cinsteki çocuk, bir çifti oluşturan karşıt cinsiyetlerdir.. bu bakış cinsiyetler arasındaki farkın ve kadın-erkek ilişkilerinin ilk temsillerini belirler.."
Sayfa 32 - ayrıntı
Reklam
Hukuk Derslerini Öğrenmek...
Aynı bakış açısı Institutiones’in birinci kitabının ilk başlığının ikinci paragrafında da şu şekilde açıklanır: "Hukukun öğretilmesinde en uygun yol, konuları önce açık ve basit bir şekilde (si primo levi ac simplici) açıklamak, sonra da her bir konuyu ayrıntılarıyla ve tam olarak (post deinde diligentissima atque exactissima interpretatione singula) incelemektir. Yok eğer henüz acemi ve bilgisiz olan Öğrencinin beynini daha başlangıçta pek çok şeyle doldurmaya (ob initio rudem adhuc et infirmum animum studiosi multitudine ac varietate rerum oneraverimus) kalkarsak, şu iki şeyden biri olur (duorum alterum aut)-. Ya öğrenci hukuk eğitimin den kaçar (desertorem studiorum); ya da nor­malde kolay bir yoldan (ad quod leniore via) daha çabuk ulaşabileceği bir noktaya ancak çok büyük bir emekle (cam magno labors eiııs) ve çoğunlukla da kendine güvenini yitirdikten (saepe etiam cıım diffidentid) sonra ulaşır''
Düşünün. Hayata ne olacağı belirlenmiş bir şey olarak nasıl başladığımızı düşünün. Toprağa ekilmiş bir ağaç tohumu gibi. Ardından büyürüz büyürüz ve ilk başta gövdeye dönüşürüz.” Ama sonra bu ağaçtan -yaşamımız olan ağaçtan dallar çıkar. Gövdeden farklı yüksekliklerde ayrılan onca dalı düşünün. Dalların çoğu zaman farklı yönlere doğru giden başka dallara ayrılışını düşünün. Dalların farklı dallara dönüşmesini, o dalların da daha ince dallara ayrılmasını düşünün. Aynı daldan çıkan ince dalların uçlarını, hepsinin nasıl da ayrı yönlere doğru gittiğini düşünün. Yaşam da daha büyük bir ölçekte, aynı şeydir. Günün her anında yeni dallar çıkarır. Bizim bakış açımızdan hepimizin bakış açısından bu bir süreklilik gibi görünür. Her bir dal yalnızca tek bir yolu gitmiştir. Ama her zaman başka ince dallar da vardır
tarihe bakış hususunda Atatürk'ün altını çizdiği satır.
Tarih, ilk bakışta, kurbanları, onları sadece zevkleri için kurban eden cellatları gösterime sunan bir dehşet tiyatrosu olarak gözükmekteyse de, aynı zaman da ahlakın da değerli bir tablosunu sunmaktadır ve tarihin bu kısmı, şahsi karakterin fertleri yönettiği gibi, bir milletin alışkanlıklarının da onu yönettiği göz önünde tutulduğu takdirde, çok daha ilgi çekici olacaktır. İnsanları tanımak ve onları yönetmek için daha verimli bir metot var mıdır?
Sayfa 437 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Karanliktaki ışık
Lestrade ve getirdiği bilgi o kadar mühim ve beklenme dikti ki üçümüz de şaşkınlıktan dilimizi yutmustuk. Gregson koltuğundan firlarken viskisiyle suyunu devirdi. Kasları gözlerinin üstüne çökmüş ve dudakları kenetlenmiş sherlock homes'a ses cikarmadan gözlerimi diktim. "Starngersonda mı? " diye mırıldandı hikaye karmaşık bir hal alıyor. Sandaliyelerden birini çekerek öncesinde de gayet karmasikti diye söylendi. Lestrade savaş konseyi gibi bir şeyin ortasındayım sanki. Sen.. sen eminmisin bu bilgiden derken kekeledi gregson. Daha yeni onun odasından geldim dedi . Lestrade meydana gelen şeyi ilk ben keşfettim. Gregson 'ın bakış açısından olayı duyuyoruz diye belirtti holmes ne gördüğünü ve yaptığını bize anlatır mısın acaba..
Eser dört bölümden müteşekkildir. I. Bölüm "Nûru'l-Hâdî" başlığını taşımakta olup başlangıçtan itibaren 153. varaka kadarki kısımda yer almaktadır. Bölümün hemen başında eserin yazılış amacı ve metodu açıklanmaktadır. Verdiği bilgilerden eserini yazma amacının evliyanın kerametlerine yönelik inkâr ve muhalefet unsurlarına cevap
Sayfa 23 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Giriş
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.