‘’İnsan aşılması gereken bir varlıktır.’’ (sf. 6)
Bana kalırsa tek bir cümle bile bu kitabı okumak için yeterince merak uyandırıcı. Tüm insanlığın kendinden bir şeyler bulabileceği, sindirilmesi pek kolay olmayan, insanın boğazında yumru varmış hissi yaratan, mideye bir yumruk gibi inen, üstüne saatlerce hatta günlerce kafa patlatılması gereken,
Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
Günay Gafur'un yeni çıkan kitabı BABA... Kitap mı bitti? Ben mi bittim? #gayyakuyusu gibi çok katmanlı, okudukça dibine çeken, şimdi ne olacak dedirten, tüylerimi diken diken eden bir kitaptı. Vivaldi'nin #lafollia bestesi beynimin içinde çalıyor. Üzerine o kadar düşündüm ben bu kitaba nasıl yorum yazarım Yazamam çünkü ne yazsam eksik kalır, anlatamam, anlamazsınız. Spoi vermeden yorum yazmak imkansız...
Okumanız lazım... Beyninizin yanması lazım...
Ölü müyüz? Sağ mıyız?
"Sağız evelAllah! Ölümden de korkmayız."
Daha önce okuduğum üç kitabından çok farklı bir kurgu, tabii içinde Günay beyin vazgeçilmez fizik, kuantum fiziği, matematik öğelerini barındırıyor. Bu kitap bambaşka bir DÜNYA... Üç senelik yazım sürecinin hakkını vermiş, ortaya muhteşem bir kitap çıkmış
Kaderler değişir, isimler değişir, insanlar değişir. Yaşamın, iyinin, kötünün hatta ölümün bile anlamı değişir zamanla. Yüzlerce seneye sığacak bir hayat yaşadım, onca insan, onca dünya tanıdı,şunu öğrendim: Değişmeyen tek şey var; Aşk. İnsanın en büyük zaafı ve en gerçek yanı. En karanlık ve en aydınlık tarafımız. İyimiz, kötümüz, sadakatimiz ve ihanetimiz. Bizim her halimiz. Aşk bizim kara deliğimiz. İçinde her şeyi barındıran hiçliğimiz.
Okuyun ve okutun gönülden tavsiyemdir... Günay bey kaleminize ve yüreğinize sağlık
Çok sevdiğim, okurluğuna güvendiğim, kısmen milliyetçi bir kişiliğe sahip bir öğretmenimin "Müslümanım, Türkçü'yüm lakin kendimi bir Yunan'ın satırlarında buldum." dediği Nikos Kazancakis ile 21 yaşımda tanışmış olmam, kendime yaptığım birçok kötülükten belki de en önde olanıdır. Şu ana kadar neden Kazancakis'i okumadım bilmiyorum lakin
"Yaşamın kendisi şiirseldir. Keşke doğru insanlarla karşılaşsak, doğru amaçlar peşinde koştursak ve de doğru ya da yanlış yaşantılardan geçmekten korkmasak." H.Melville
Moby Dick'in de yazarı olan Melville, yaşarken ses getiremedi, bunun ardında Amerikan edebiyatının da tipik amerika insanı gibi aylak olmasına bağlayabiliriz, ama belki
Tamam başlıyorum. Uzun ve öfkeli bir yorum olacak. Çünkü bu serinin eleştirilirken inanılmaz derecede hakkının yendiğini hatta SAÇMA yorumlar yapıldığını düşünüyorum.
Kitap yazarın ilk kitabı, daha önce bir platformda yazılmış sonradan kitap olarak basılmış. Kurgu yazarın on altı yaşında “Ya Cindrella baloya Prens’le evlenmek değil de onu
"Mutluluğun basit ve açık bir şey olup bir bardak şarap, bir kestane, kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey olmadığına aklım yattı. Yalnız, bütün bunların, mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu."
Zorba için patronu: "Bu adam," diye düşündüm,
Ölü canlar, hayatta; ama hayatın güzelliğini yaşayamayan ruhu ölü; fakat bedeni canlı yaşamlar değil, hayır. Bildiğiniz terk-i hayat eylemiş, Allah'ın rahmetine kavuşmış gariban köylüler. Eeee, o zaman her şey bitmiş, bu neyin romanı ki? Her şey bu ölü canlar için bitmiş; ama kayıtlarda öldükleri geçmiyor ve dolayısıyla devlet bunların ölü
blogs.discovermagazine.com/outthere/files/...
(Harita Ukrayna’nın Belarus sınırında bulunan Çernobil’i, patlamadan etkilenen şehir Pripyat’ı, bölgedeki radyasyon miktarını ve dağılımını gösteriyor.)
Çernobil…
Чернобыль (Rusça)
Чорно́биль (Ukraynaca)
Kelime anlamı “kara hikaye” imiş.
(Черный =
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani.
Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
-------------------JOSEPH FOUCHE İNCELEMESİ-------------------------------
Dünya tarihinde birbirinden ilginç devlet adamları, krallar, imparatorlar vardır. Ancak Joseph Fouche’yi hepsinden ayıran bir özellik var. Bu adam alçaklığın, dönekliğin, ilkesizliğin, omurgasızlığın, hainliğin kitabını yazmıştır. Kimlere kazık atmamıştır ki; ihtilalin en