Ve bitti!
Öyle bir ikilemdeyim ki şimdi...
Bir tarafım neden bu kadar geç kaldım diyor, bir tarafım nereden okudum seni!
Ben şimdi nasıl unuturum okuduklarımı ve nasıl devam ederim eskisi gibi!
Nereden başlayacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken nasıl okuyacağımı da bilemedim. Dinlene dinlene okudum eseri. Daha iyisi gelmedi elimden.
ANAΓKH
Yunanca’da ‘önüne geçilemez kader’ anlamına gelen bu kavram, bu altı yüz elli küsür sayfalık başyapıtın, fitilini ateşleyen kıvılcımın ta kendisi.
Sözcük; bizzat Victor Hugo tarafından farkedilmiş, bakımsız hali insanda merhamet uyandıracak saygınlıkta bir kilisenin; belli ki Ortaçağ’da haksız yere yargılanıp katledilmiş günahsız bir
Marie Curie: ''Hayatta hiçbir şeyden korkmayın, yalnız her şeyi anlamaya çalışın.' '
Fernando Pessoa: ''Anlamaktan Yoruldum...''
Daha önce Nietzsche'nin, Halil Cibran'ın, Kafka'nın, Tesla'nın aforizmalarını okudum. Ama sizi temin ederim, böylesi bir, bir... ne, ne yazabilirim ki...
Neyse, kitap ismiyle başlayalım.
'Anlamaktan Yoruldum'
Bakın,
Merhaba sevgili okurlar,
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum ikinci kitabı. İlki Suskunlar'dı. Her iki kitabı da beğenerek okudum ancak, Anar okuyanlar bilir, biraz zorlandım. İhsan Oktay Anar, eserlerinde Osmanlıca kelimeleri çok fazla kullanıyor. Tek bir sayfada en az 10 defa internete bakıyor ve her bir cümleyi tekrar tekrar okuyordum. Bu durum biraz
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Bu incelemeyi Marcel Proust ismini daha önce hiç duymamış olanlar ya da kitaplarını okumak isteyip de okumaya çekinenler için yazıyorum.
YouTube kitap kanalımda bu yıl okuduğum kitaplardan biri olan Hayatın Kaynağı için yaptığım yorumu dinleyebilirsiniz: ytbe.one/Grnrj8QBHoU
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."
İşte o kitabın adı Hayatın Kaynağı. Hani şu hiçbir yerde bulunamayan, baskısı olmayan, bir türlü okuma şansına erişilemeyen o kitap...
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Ca7g8HSt9kx
Son zamanlarda okuduklarınızın aynılığından sıkıldınız mı? Şöyle kafa açıcı, karlı havalarda yoğunlaşıp okumaya uygun, yaşadığımız gerçeklik hakkında sizi sorgulatacak bir kitap mı arıyorsunuz? O zaman
İlk kez bir kitap için inceleme yazısı yazacağım. Kitaba başlayıp 50'li sayfalarda bırakıp aylarca okumamıştım ama en sonunda merakıma yenik düşüp 1 günde bitirmeye karar vermiştim ki öyle de olmuştu. 1 günde bitirmiştim, ağır betimlemelerine, yer yer sıkıcı olaylarına rağmen. Ama bende çok büyük etki yaratmıştı.
Gerçekten beni çok etkileyen bir
" Irkçılık ideolojik bir düşünce değil ,
Aksine psikolojik bir hastalıktır. "
Malcom X,
1960 yılında yayınlanan Harper Lee tarafından yazılmış, 1961'de Pulitzer Ödülü kazandıran, klasik bir kitap olan Bülbülü Öldürmek, Harper Lee’nin hayatı boyunca yazdığı iki kitaptan ilkidir.
Bülbülü Öldürmek kitabında ırkçılık, eşitsizlik ve
Tüketiyoruz;
Tükettikçe TÜKENİYORUZ!
Kendimden geriye, sizden ileriye, Tyler’dan sonsuza, Chuck Palahniuk’ten günümüze. Sistemi eleştiren sistemin yazarına, sistemin içinde çifte kavrulmuş benden, tersten sistemsiz bir inceleme.
Dövüş Kulübü=Biz, Biz=Hiç
Hiçlikte doğmuş, hiçliğe gidiyoruz. Durup bir bakıyoruz, gördüğümüz tek şey, koskoca bir
Evlenmek istediği insan hakkında upuzun bir liste yapar insan iç aleminde. İstekleri, duyguları, beklentileri, hayalleri...
Aslında insan evlenmek istediği insanın özelliklerini sayarken kendinde var olan olması gereken özellikleri sayıyor. İstediğimiz bu özellikler bizde var mı, bunu düşünmeli kendimizi hesaba çekmeli eksiklerinizi görüp telafi
Reşat Nuri GÜNTEKİN'in "Acımak" kitabından sonra okuduğum ikinci eseri DAMGA. Her iki kitabının da baş karakterleri bu hayattan minimal istekleri olan, gayet makul ve deyim yerindeyse "çiçek" gibi erkeklerdi. Hayattan tek beklentileri bir iş sahibi olmak, küçük ama sıcakcık bir yuvada mutlu ve mesut bir şekilde yaşamak olan bu