Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Vaka örneği
Sadakatsizliğin ilacı ilişkilerde alış-veriş mi veriş-alış mı? Sevgi var, iyi niyet var ama iletişim yok: Sonuç mutsuz ilişkiler ve bazen sadakatsizliğe gidiş... Beren evliliğin beşinci yılındadır ve aynı zamanda çalışmaktadır. Bir gün işyerinde başka bir iş arkadaşının kendisi ile ilgilendiğini fark eder. Özel yakınlaşma olmaz ama Beren onun
Sayfa 105
"Çeçen" tanımlaması, ilk kez Ruslar tarafından 1732'de Kafkasya'daki kabile ve klan toplulukları için yapılır. Grozni yakınında bir köye Rusların vermiş olduğu "Çeçen" adı daha sonra bu bölgede yaşayan insanlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Arkeolojik kalıntıların ve bilimsel araştırmaların tanıklığına göre;
Reklam
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
İngiliz Gaddarlığı
İngiliz emperyalizmi kendisini meşru bir zemine oturtmak için aydınlanmacı despotizm argümanını kullanıyordu. Yapılanlar güya yönetilenin iyiliği için yapılıyordu. Churchill'in 1943'ün ikinci yarısındaki insanlığa sığmayan tavırları, bu iddianın mesnetsiz olduğunu göstermişti. Fakat iki asırdır, bu iddia dolaşımdaydı. İngiliz
Hindistan, İngiltere'nin refahı için vazgeçilmez hale geldikçe milyonlarca Hindistanlı pekala önlenebilir kıtlıklarda, açlıktan can vermeye başlamıştı. İngiltere'nin acımasız ekonomi politikalarından ötürü İngiliz Sömürgeciliği Holocaust'u diye tabir edilebilecek olan bu durumun sonucu olarak 30 ila 35 milyon Hindistanlı açlıktan
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Reklam
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. _Apollo,
Zend Avesta, Zend Pehlevî gibi eserlerde özet olarak bu gibi konulara işaret­ lerde bulunulsa da bu eserler Ardavîrâfnânıe'nin kaynağı olarak kabul edilemez. Avesta’da rüya, hayal ve meng içeceğinden söz edilmez. Horde Avesta’da Zerdüşt’ün hanımının kendisine, “Ba­ na biraz meng ver de, iyi düşüneyim, iyi konuşayım ve iyi işler yapayım ”
Kocakarı ile Ömer
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey'e Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?.. O sahabiyi dinleyin, şimdi: "Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
AUROBİNDO, SRİ 1872-1950 İntegral Yoga sistemini yara­ tan, Yeni Çağ (New Age) Yoga hocası. Çekirdek düşünce, Tanrı'ya koşulsuz teslimiyet. Onun için en yüce hedef, Bu­ dizm'in Nirvana'sı değil, Tan­ rı'nın kendisidir. Öğretisinde, Hıristiyanlık ile benzerlikler bulunmaktadır.* AURORA SURGENS lat. "Şafak
Reklam
'Vatan benim cebim!'
Bir gün babam anneme: - Hanım, dedi. (...) eniştesine, kelleyi koltuğa alan biri, cesaretle çıkışmış, vatan bu kadar tehlikede iken vurgunculuğu çok ileri götürdüğünü söylemiş de, ne cevap almış biliyor musun? Adam gülmüş, ellerini ceketinin iki yanına vurarak: Vatan benim cebim! demiş. Bu acı hikâyeyi anlatırken babamın yüz ifadesi ağlamaktan beterdi. Gerçekten de vatan, onlar için keseleri demekti. Ama ceplere doldurulan, kasalara yığılan bu koca koca servetleri yiyebilecekler miydi? Harbin hezimetle biteceğine artık şüphe kalmamıştı. Hem de bu iş, hiç de uzun süreceğe benzemiyordu. O takdirde bu adamlar ne olacaklardı? İlâhî adâlete karşı böylesine kayıtsız ve mesûliyetsiz olanlar, nasıl olsa kanunun bir açık köşesini bulup yakalarını kurtarmaları mümkündü. Düşündükleri de zaten bu idi.
Sayfa 157Kitabı okudu
Her bilginin bir hazırlık devresi vardır. Herhangi bir bilgiye herkes, hemen, talep etme ve muhatap olabilme sürecinden geçmeden sahip olamaz. Zira bilgi herkese açık değildir. Şayet söz konusu olan İslâmî bilgi ise, bu durumda bilginin iman, amel, edeb ve ihlâs gibi ön şartları vardır. Çünkü İslâmî bilgi bir merciiyete dayanır, kaynağı Allah'tır ve insanlara bahşedilir. Bilginin mucibince amel edilirse -ki insanın asıl vazifesi budur- bilgilenme iş ilâhî lütuflar silsilesi şeklinde devam eder.
Hz. Talha (ra) bir ara yüksekçe bir yere çıkmış pazarda bulunan tüccarlara bağıran bir rahibi gördü. Rahip diyordu ki: "Ey Tüccarlar topluluğu! İçinizden haremli, Mekkeli kimse var mı?" Talha (ra): "Ben varım!" deyince rahip ona doğru yaklaştı. Mekkeli birini karşısında görmenin heyecanı ile: "Ey genç! Ahmed zuhur etti
Sayfa 24
348 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.