Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
AKINCILAR ?..
*Gaza kim ettiler Allahu ekber Dediler her nefes Allahu ekber* Aşıkpaşazâde'nin, dillerinden bir nefes dahi Allahu Teâla'yı düşürmeyen ve onun uğrunda gazâdan başka bir iş düşünmeyen yiğit dilâverler diyerek övdüğü Osmanlı akıncıları, hafif süvari birliklerindendir. Temelinin Osman Gazi zamanında Köse Mihal tarafından atıldığı rivayet olunur. Uç
Sayfa 61 - Kartal Kanatlı YiğitlerKitabı okudu
"Bazıları hakikaten çok çalışıyorlar." "Ne iş yapıyorlar?" "İlahi, evlat!" dedi Penumbra, kaşlarını kaldırarak. Sanki cevabı herkesçe bilinen bir soru sormuştum. "Okuyorlar..."
Reklam
Bilerek veya bilmeyerek Satanizm davasına hizmet eden kişilerin, kitleleri siyasi, ırksal, sosyal, ekonomik, dini ve diğer konularda karşıt kamplara bölerek, silahlandırılmalarını sağlayacak fitnelerin çıkarılmasından sorumlu oldukları. ve gittikçe artan ölçekte savaşlar ve devrimlerle mücadele etmek için yapılmıştır; öyle ki, eğer bu yıkıcı politikanın devam etmesine izin verilirse, geri kalan TÜM hükümet ve din biçimlerinin nihai olarak yok edilmesine yol açmalı ve böylece alanı tamamen açık bırakmalıdır. Lucifer'in totaliter diktatörlüğünü insan ırkından geriye kalanlara dayatmak için Şeytan Sinagogu'nu oluşturanlar. ¤ That individuals who knowingly or unintentionally serve the cause of Satanism are responsible for stirring up dissensions which enable them to divide the masses into opposing camps on political, racial, social, economic, religious, and other issues, in order that they can then be armed and made to fight wars and revolutions, on an ever increasing scale, so that, if this destructive policy is permitted to continue, it must lead to the final destruction of ALL forms of remaining governments and religions, and thus leave the field wide open for those who constitute the Synagogue of Satan, to impose the Luciferian totalitarian dictatorship upon what remains of the human race. ¤
Sakıp Sabancı Küçük Sahne'ye, istanbul'u Satıyorum'u izlemeye gelmişti. Perde arası kuliste çay içtik. Bana şunları sordu: - Tiyatro kaç kişilik? Bilet kaç para? Kaç kişi çalışıyor burda? Hepsi sigortalı mı? Kira ne kadar? Gazete ilanı kaç para? Yılda kaç ay açık tiyatro? Yanıtladım soruları. Hıncahınç dolu oynadı­ğımız bir dönem. Kafasında bir hesap yaptı , çayın­dan bir yudum aldı. - Yapılmaz bu iş! dedi.
Sayfa 173 - Pdf
'' HER ŞİİRİN BİR HİKAYESİ VARDIR.'' giriş ''öMÜR YOLCULUĞUNDA SON İSTASYONA DOĞRU BİR ADIM DAHA YAKLAŞMAKTAYDI. KİM BİLİR DAHA KAÇ KIŞ GÖRÜRDÜ BU KENTİN SOKAKLARINDA. YÜREĞİNİ ÜŞÜTÜYORDU İSTANBUL RÜZGARLARI.'' sh.5 ''İSTANBUL, BU SEMTTE DOĞMAMIŞTI BELKİ AMA KENDİSİNİN TÜM İHTİŞAMIYLA BU SEMTTE
Sayfa 999 - KDYKitabı okudu
Ayet Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah'adır.  Tefsir Müslümanların müslüman olmayanlarla ilişkilerini düzenleyen âyetler ve
Ali İmran suresi 28. ayet meali ve tefsiri
Reklam
Akraba
İnsanın baba ve anne ile bağlantılı yakınları dinimizin sıla-i rahim bağı diye adlandırdığı ve bir din konusu olarak görmemizi emrettiği işlerdendir. Hiçbir mü'min kıyamet günü akraba konusunda sorgulamadan muaf tutulmayacaktır. Konumuz basit bir fakir akraba' konusu da değildir. Ramazan ayında fitre vererek geçiştirilebilecek,
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
“Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.” “İp çok ama ben uçlarını bulamadım.” “Bir kadının sezgileri, bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir. Karmaşık beyinleriyle ard arda sıraladıkları senaryoları mutlaka dikkate alın. Bunlar sizi hiç tahmin etmediğiniz sonuçlara
-Bazıları hakikaten çok çalışıyorlar. -Ne iş yapıyorlar? - İlahi, evlat! dedi Penumbra, kaşlarını kaldırarak. Sanki cevabı herkesçe bilinen bir soru sormuştum. -Okuyorlar..
Reklam
Yok ya Abbâs’ı bilmeyen, kimdi? ... O sahâbîyi dinleyin şimdi: «Bir karanlık geceydi pek de ayaz...» İbni Hattâb’ı görmek üzre biraz, Çıktım evden ki yollar ıpıssız. Yolcu bir benmişim meğer yalnız! Aradan geçmemişti çok da zaman, Az ilerden yavaşça oldu iyan, Zulmetin sînesinde ukde gibi, Ansızın bir müheykel a’râbî! Bembeyaz
Okuyorlar...
"Bazıları hakikaten çok çalışıyorlar." "Ne iş yapıyorlar?" "İlahi, evlat!" dedi Penumbra, kaşlarını kaldırarak. Sanki cevabı herkesçe bilinen bir soru sormuştum. "Okuyorlar..."
Annenden üç tane vardı, birbiriyle bağlantısı yokmuş gibi görünen üç ayrı kadın, sen büyüyüp ona başka gözle bakmaya, onu sadece annen olmayan biri olarak görmeye başlayınca, hangi gün hangi maskesini takacağını hiç kestiremedin. Bir uçta dünyanın gözünü kamaştıran, büyüleyen görkemli bir diva vardı; duyarsız, çılgın bir kocası olan, ama herkesin bakışını üzerine çekmek için yanıp tutuşan ve kendini -artık- geleneksel ev kadını rolüne hapsetmelerine izin vermeyen genç kadın. En geniş alanı kaplayan orta bölümde gerçekçi, sorumluluklarını bilen, zeki ve sevecen bir insan, küçükken sana bakan kadın, çalışan kadın, yıllar içinde birkaç küçük çaplı iş kuran kadın, dört yıldızlı fıkra anlatıcısı, çapraz bulmaca ustası, ayağı yere basan, yetkin, cömert, çevresini iyi gözlemleyen, politika konusunda liberallerden yana, kendisinden akıl danışanlara seve seve öğüt veren biri. Öteki uçta, kimliğinin en aşırı ucunda ise ürkek, dermansız bir sinir hastası, endişe krizlerinin çaresiz kurbanı geçtikçe artan fobiler yüzünden hiçbir şey yapamaz hale gelen bir insan; ilk zamanlardaki yükseklik korkusu pıtırak gibi çoğalan çeşitli fobilerle elini ayağını bağladı: Yürüyen merdivenden korkardı, uçaktan korkardı, asansörden korkardı, araba kullanmaktan korkardı, binaların üst katlarındaki pencerelere yaklaşmaktan korkardı, yalnız kalmaktan korkardı, açık alanlardan korkardı, herhangi bir yere yürüyerek gitmekten korkardı, ciddi bir hastalığa yakalanmaktan korkardı; bu hipokondri zamanla dehşete düşme noktasına geldi. Bir başka deyişle ölmekten korkardı, bu da sonuçta yaşamaktan korkardı demeye gelir...
Sayfa 123 - Can YayınlarıKitabı okudu
En'âm
‌ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. En'am 1 ‌ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
Mesafe
Mahrem Mesafe: Bireyin samimi olduğu, kendisi için özel olan, üçüncü kişilerden daha yakın bulduğu mesafedir. 45 santimetrelik alan olarak belirtilmektedir. Anne, baba, çocuk, eş, çok samimi arkadaş gibi kişiler bu mesafe sınırlarına girebilmektedir. Kişisel Mesafe: 45 ile 125 santimetrelik alanı kapsamaktadır. Arkadaşlık derecesi yüksek olup, mahrem mesafeye giremeyen üçüncü kişilerin bulunduğu alan olarak örneklendirilebilir. Sosyal Mesafe: Kişisel sınırların bittiği, 15 ile 370 santimetreye kadar genişleyen sınırları içermektedir. İş görüşmeleri, nezaket karşılamaları, genellikle bu sınır içerisinde geçmektedir. Kamuya Açık Mesafe: 370 santimetreden yukarısında olan tüm mesafeleri kapsamaktadır. Bu alanda herhangi birisi ya da birileri olabilir. İş toplantıları ve statüsü yüksek kişilerin karşılanmasında da bu mesafe etkindir.
Sayfa 198Kitabı okudu
348 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.