Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatım boyunca edindiğim tüm deneyimler ve şahitlik ettiğim hayatlarda şunu gördüm: Bazı insanların tüm başarı­ sızlıklarının arkasında "zatenler': başarılı insanlarda ise "rağ­menler" var. Birileri yapamadım ama zaten şartlar uygun de­ ğildi, zaten bana uygun bir iş değildi, zaten param yetmezdi, zaten iyi bir ev değildi benzeri şeyler söyler. Onlara göre bir şeyin olmaması için hazır zatenler vardır. Yemeği, kıyafeti ya da tatil yaptığı yeri beğenmediğinde de aynı söyleme rastlar­sın: "Zaten
Sayfa 204 - Destek yayınları 2000Kitabı okudu
siz hangi halde olursanız olun, ne tür kıyafeti giyerseniz giyin, nerede oturursanız oturun, ne iş yaparsanız yapın Mevlâ ile olan bağlantınızı kurduğunuz anda edebe sahip olursunuz.
Sayfa 341Kitabı okudu
Reklam
Bu hikâye Atatürk’ün bilim adamlığı yanını o kadar hoş, o kadar açık anlatır ki, buraya Ruşen Eşref’in kaleminden hepsini alacağım: “Tarihin en uzun meydan muharebesidir” dedikleri Sakarya’yı böğrün sancıya sancıya, düşe kalka, bir sivil spor kıyâfeti ile idâre edip kazandıktan sonra bir akşam üzeri, kimseye söylemeden; karşıcı, alkışçı beklemeden; başının üstünde tâklar ve ayaklarının altında halılar dilemeden; gündelik işini görmekten dönüyormuşsun, kendi kalemi mahsusundan çıkıyormuşsun gibi, yıpranmış bir iç vilâyet taksisi sanılacak bir Ford otomobilinin sâdeliği içinde; ellerinde beyaz göderi eldivenler; o sivil kıyâfette Çankaya’ya döndün ... O kadar ki Hamdullah Suphi, Yakup Kadri ve ben, Seni istasyonda karşılamaya yetişemedik. Atları hızlı gidemeyen faytonumuzu Kavaklıdere’de görünce arabamı bir an durdurdun. Seni yolda kutladık. Ardınca köşke çıktım. Eski köşkün taşlığında gazânı tekrar tebrik ettim. Yapıp başardığın iş, virtüözce çekilmiş bir bilardo vuruşu imiş gibi yarı şaka yarı ciddî bir tavırla gülümseyerek, ‘Ben galiba yine en eyi şu askerliği yapıyorum’ dedin.
Levi’s ve Lee
Daha 50'lerde Branda ve Dean ile kendini gösteren bir diğer önemli kıyafet modası ise, Amerikalı tarla işçilerinin (hem siyah hem beyaz) ve kovboyların geleneksel iş kıyafeti olan - yani daha 'sahici' olan endüstri-öncesi ekonomiye ait - blucin pantolonlardı. Bu akım, blucin imalatçısı olan Levi Strauss'u ve Lee Cooper'ı hem dünya giyim endüstrisinin hem de yeni gençlik reklamlarının ağır topları haline getirdi.
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Emin Gürses’in açıklamalarına da yer veriyordu. Gürses, MOSSAD’ın yahudi işadamlarına koruma yaptığını ifade ederek, “Bütün yahudi işadamları İsrail’e vergi verirler. Bu çok bilinen bir ilişki. Koruma, yanına iki adam vermek olarak anlaşılmamalı. MOSSAD, ilgili ülkedeki başta istihbarat örgütü ve
Atatürk’ün yönteminin altıncı adımı, yeni varsayımın çıkarımlarının gözlemle denetlenmesini içerir. Bir önceki örneğimizi sürdürürsek, Sakarya’da ortaya atılan yeni varsayım Sakarya’dan sonra Büyük Taarruz’da da sınanmış; sınanmakla kalmamış, düşmanın Sakarya’da almış olabileceği muhtemel dersler de düşünülerek ona ne hattı ne de sathı savunma
Reklam
Toprak elementini dengelemek
Her element önce kendisiyle dengelenir. Toprağı da önce toprak dengeler. Toprağı dengelemek için köklenmeyi sağlayacak denge duruşları uygulanabilir. Konu toprak olduğunda yapılan çalışmaları düzenli ve sistemli şekilde sürekli uygulamak çok önemli. Toprak malda yüksek şekilde birikir. Toprağın dengelenmesi için kişi zekat ya da yardım yoluyla
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
_Her şeyden önce insan olunmalı; ondan sonra doktor. _Öfkeni aklınla yenemiyorsan, kendini insandan sayma. _Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler yalnızca kölelerdir. _Sen hiçbir şey söylemeden çok konuşmanın sırrını biliyorsun _Düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim.
Üniversiteyken ders çalışma tempom şuydu: Sınav za­manı... Diyelim sınava on gün falan var. Sabah dört, dört bu­çuk, en geç beşte kalkarım. Herkes kahvaltıya oturduğu sı­rada ben dört saat ders çalışmış oluyorum yani. - Bu pek normal değil. Nereden geliyor bu disiplin? - Kendimden. Kendi kendime ben böyle oldum. Bugün de... Ben buraya geleceğim değil mi? Bu söyleşiyi yapacağız. Ben bu notları dün hava daha kararmadan, oturdum düzen­ledim. Niye? Akşam cereyan kesilebilir, bilmem ne olabilir, ge­ce çalışamayabilirim . . . Bakın, bir sunuculuğa gideceğim zaman da, gece dokuzda bir iş varsa gündüzden, gece giyeceğim kıyafeti giyer, ayna karşısına geçer, bakar, sonra onları bir as­kıya asarım. - Biraz abartmış olmuyor musunuz? - Hayır. Hiçbir şeyi son dakikaya bırakmam ben. Seyahate bavulla gidilecek değil mi? Seyahate gitmeden on beş gün önce yanımda neler götüreceğim yazılır. Tabii duruma göre bazen birkaç gün önce de olur bu. Ama mutlaka önceden... Bunu sana da tavsiye ederim. Çok güzel bir sistemdir. Tepe­den başlayacaksınız. Şapka olarak, kasket olarak ne alaca­ğım? Sonra saça geldi. Saç için tarak lazım; saça jel sürebi­ lirsin, şampuan lazım. Daha aşağı iniyorsun. Güneş güzlü­ğü. Daha aşağı: Tıraş olacaksın, tıraş malzemesi. Ayağa ka­dar giderim. Bu ayak için talk pudrası alayım, belki yürümek­ten ayağım şişebilir filan... Ondan sonra ekler geliyor. - Bunlar kayda geçiyor. Ciddisiniz değil mi? - Çok ciddiyim. Listeleri atmasam gösterebilirdim. Yazılır onlar, not edilir hepsi.
Reklam
Üzerinde çok kötü bir kıyafet vardı. Normal zamanda böyle pejmürde giyindiği hiç olmamıştı. Onun için kötü giyinmek utanılması gereken bir şeydi. Bereket versin, burası öyle bir semtti ki, kimse kimsenin kılık kıyafeti ile ilgilenmezdi. Petersburg’un bu merkez semtinin cadde ve sokaklarına fazlaca doluşmuş olan işçi ve esnaf tabakası, bazen genel görünüşe öyle tiplerle renk katardı ki, yabancı yüzlü birine rastlandığı zaman şaşırmak bile gerçekten tuhaf kaçardı. Ama delikanlının ruhunda öylesine haince bir küçümseme duygusu birikmişti ki, bazen çocukluk derecesine varan bütün alınganlığına rağmen, şu anda en az utandığı şey, sırtındaki paçavralardı. Tabii bazı dostlarına ve karşılaşmaktan hoşlanmadığı eski arkadaşlarına rastladığı zamanlar iş değişirdi.
Her fırsatta: -Bir gün iktidarı ele alırsam, harfleri değiştireceğim, kıyafeti düzeltip kadınları serbest bırakacağım, derdi. Bunun gibi, diğer bütün yaptıklarını da henüz talebe iken düşünmüş, birçok defalar biz arkadaşlarıyla münakaşa etmişti. Onu iş başında gördüğümüz zaman, bu itibarla, hiç yadırgamadık. Başarısından şüphelenmedik. Çünkü, neticesi muhakkak olmayan bir işe girmezdi.
Sayfa 5 - Ebabil YayınlarıKitabı okudu
Başka seçenekler de var elbette. Mesela tavandaki lambayı çıkarıp kancasını kullanabileceğim aklıma geliyor. Mekânla ilgili de karar vermek gerek. Zihnimde farklı senaryolar canlandırıyorum. Kendimi oturma odasında mı vurmalıyım yoksa yatak odasında, mutfakta ya da banyoda mı asmalıyım? Ne giyeceğime de karar vermeliyim. Hangisi uygun düşer? Pijama, pazar günü kıyafetleri, iş kıyafeti, çoraplı mı olmalıyım yoksa ayakkabılı mı?
Müslüman kadının kıyafeti isteğine bağlı değildir. İslam, kadını bu konuda serbest bırakmamıştır. Üzerindeki kıyafetin kalitesi aranan kalitede olmadığı için cenneti koklayamamakla tehdit edilmek; giyimin serbest olmadığını aksine namaz gibi ciddi bir iş olduğunu göstermektedir.
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.