Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünyayı ateşe vermem gerekse bile, karanlıkta bırakmam seni.
Sayfa 718 - DarenKitabı okuyor
Ama sonra aklına bir şey takıldı: Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse? Ya bu cesaret sadece bir tür sarhoşluksa? Ya o cesaret aslında yalnızca mis kokulu havaya, harika günbatımına fiziksel acıların bitimine ve alt kattaki şarkılara bağlıysa? Ya birkaç dakika ya da bir saat sonra eski zayıf ve yeni Drogo’ya dönüşürse? Drogo’nun ayı görmeye vakti olacak mı yoksa daha önce mi gitmesi gerekecek? Odanın kapısı hafifçe sarsılıp gıcırdar. Belki bir esinti ya da böyle bahar akşamları görülen türden hafif bir rüzgardır. Belki de sessiz adımlarla gelen ve şimdi Drogo’nun koltuğuna yanaşan O’dur. Giovanni bir gayretle dikilir, bir eliyle üniformasının yakasını düzeltir, camdan dışarısı son bir göz atar, yıldızları son kez görebilmek için fırlatılan küçük bir bakıştır bu. Sonra karanlıkta, hiç kimsenin kendisini göremeyeceğini bilmesine rağmen gülümser. Halbuki, birisi ona "Yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey." demiş olsaydı, o da kendine gelirdi. "Olamaz." derdi."muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki, insan, 'artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş, diyebilmeli". Sonuçta dünyadan yapayalnızdı ve onu kendisinden başka sevecek kimse yoktu.
Reklam
Yaşamın anlamını demleyebilir miyim acınası gözyaşlarımda? Ancak bir tebessümle belki – belki de bir kahkahayla aydınlanır yıldızlarım. Sahiden de sırf bu yüzden karanlıkta kalmalıyım.
Yine dipteydim. Dipte, karanlıkta hunharca çabalarken elimi uzatıyordum ama elimi tutacak bir Zamir yoktu artık...
Bağlanık bulmak 》》
Tek oku vardı ve o da kırılmıştı. Isla şu an bir bağlanık bulamayacağını düşünmüyordu çünkü paniğe kapılmıştı. Yayı yere düştü. Ayı yeniden kükredi, ona iyice yaklaştı. Isla o zaman neden Wren'in bataklıktan hemen gitmek istediğini anladı. Yeni ülkenin bu bölgesine gelmek riskti. Halkı onun töreni tamamlamasını sağlamak için zaten hayatlarını tehlikeye atmıştı. İlk adımın onlara güvenmek olduğunu biliyordu. Bir inanç sıçraması. Onun hayatta kalacak kadar güçlü olduğuna inanıyorlardı. O da kalacaktı. Ayı çok büyüktü, kaçmak mümkün değildi. Ayı onun kaburgalarını yarmak için tam pençesini uzatmıştı ki Isla onun ayaklarının arasından ok gibi geçip ağaçların tepesine çıktı. Ayı tırmanamazdı, çok ağırdı ve dallar onu taşıyamazdı. Elinden geldiğince hızla yukarı tırmarırken ve kollarından çıkan mor çiçekler karanlıkta parlarken kendi kendine bunu söylüyordu. Doğa. Isla doğaydı...
Sayfa 115 - ParolaKitabı okuyor
Polis olmasaydım katil olurdum çünkü sahici bir sarstıntı sahte bir dengeden iyidir. Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var. Bütün çaresiz insanlar gibi... Dağılan bir okul gibi... Acılarımız da birbirine benziyor artık. Birbirine benzeyen parmaklar gibi ama her birinin eşsiz bir izi var. Cesetler de benzemez... Ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman. Koşan atlar düşen atları hatırlatır. Yağmur yağar.. durur.. tekrar başlar... Yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir. Beşikten mezara kadar... Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan. Yalan mı söylüyorum? Bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki.
Reklam
Neden her şey böyle oluyor, iyi bir insan karanlıkta kalıyor, bir başkasınaysa mutluluk kendiliğinden geliyor?
Sayfa 140Kitabı okudu
Önce anlamıyorum ama sonra mezar taşını görüyorum. Mezar taşını ve Thetis'in taşın üzerine yaptığı işaretleri. Taşta Akhilleus yazıyor. Yanında da PATROKLOS. "Git," diyor. "Seni bekliyor." Karanlıkta iki gölge, umutsuz, ağır alacakaranlıkta birbirine uzanıyor. Elleri birleşiyor ve ışık, yüz altın kupadan dökülen bir güneşmişçesine sel olup yayılıyor.
Sayfa 361Kitabı okudu
Bir süre karanlıkta kalabilirler; ben de otuz yıldan fazla bir süre karanlıkta değil miydim? Ama şimdi yorgun hissediyorum kendimi.
Kalbimiz ne kadar beklenmeyen şeylerle doludur; kendi heyecanlarımız önünde ekseriya kendimiz hayrete düşeriz. Deruhî varlığımız hudutsuz ve karanlıktır. Bu hudutsuz karanlıkta yol alabilmek için ya çok cesaretli, ya çok tecrübeli ve bir ilhama mazhar olmuş kadar ermiş bulunmak lazım gelir.
Sayfa 205
Reklam
"ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur
Uzun süre farklı bir karanlıkta yaşadım. Artık hiç kimse değildim. Belki de insan ölmeden ya da doğmadan önce böyle hissediyordu. Eskiden vardınız. Veya var olmayı bekliyordunuz. Ben ise sadece bedene ihtiyacı olan bir ruhtum. Ya da daha çok ruha ihtiyacı olan bir beden.
Bu kahredici karanlıkta bunca ağır bir işte ömür tüketmek ve günlük ekmek parasını bile çıkaramamak olacak şey miydi?
“Özlem, işitilmek istenen bir sestir. Karanlıkta yağan yağmur gibi…”
İnsan akıl nuruyla aydınlanmadıkça, kendi nefsini göremez. Karanlıkta kalan kimsenin ne kendisini, ne çevresini görmesi gibi, nefs de kendi özünü, aklı ve aşkın biçimleri (suret) aklın ışığıyla görür.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.