GARİOT BABA
Okuyun, okutturun.
Kitap bittiğinde kurduğum cümle; ben ne okudum. Kafam karışık, sinirim bozuk. Nasıl böyle bir kitap yazılır. Bitmemesini o kadar çok istedim ki araya iki kitap daha koydum. Ancak dayanamayıp okumak için tekrar alınca kitabı bitirmiş oldum. Çünkü sonunda ne olacak diye çok fazlasıyla merak uyandıran bir kitap.
Dili çok akıcı ve yalın. Sizi hiç zorlamıyor. Kendinizi psikolojik gerilim filmi izliyormuş gibi hissediyorsunuz.
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan 
Agota Kristof
“Hanımlar, beyler! Her şeyi bilmekten çok uzağız…”
Korkunç sayılabilecek uzunluktaki alıntılarımdan sonra, -o kadar haklısınız ki- konuyu özetlemekte fayda görüyorum. Öncesinde biraz 
Carl Gustav Jung hakkında konuşalım.
Sigmund Freud ile birlikte anılan büyük isim. Uzunca bir dönem birlikte çalıştılar, öyle ki aralarındaki ilişki baba-oğul ilişkisini andıracak yakınlığa kadar geldi. Freud, Jung’u “varisi”
Cemal Süreya'yla anlaşamayan nadir insanlardan biriyimdir herhalde. Bu ya benden kaynaklanıyor ya da onun cins bir şair olmasından...
En son şiir kitabı olarak Turgut Uyar'ın 
Göğe Bakma Durağı kitabını okumuştum. O kitabı da beğenmemiştim.
Bunun sebebi,her iki kitap içinde, şairlerin kadınlara bakış açısıdır. Kadınların tarif etmek dahi istemeyeceğim bir şekilde anlatılmasına karşıyım. Evet; şair özgür, istediğini yazabilir. Lakin aşk denilen o duygunun bu şekilde kirletilmesi aşkı bozmaktan başka hiçbir şey yapmaz.
Kafam karışık. Sevmememin başka bir nedeni olup olmadığını sorguluyorum kendi içimde. Bulamıyorum. Cemal Süreya garip bir insansın.
