Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tavuklar
Tavuklar aralarından birinin üzerinde kan gördüler mi başına üşüşüp gaga atmaya başlarlar. Sonunda tavuğu paramparça ederler gagalarıyla. Kavga sırasında kan, biriksne daha bulaşır. İlk zavallının işi bitince, sıra onlara gelir. Bu kez kanlanan üç-dört tavuk daha çıkar. Diğerleri onlar saldırır. Bir-iki saat içinde bir kümes dolusu tavuğun öldüğünü görmüşümdür. İnsanı tir tir titreten bir manzaradır. Buna engel omanın bir yolu var. O da tavukların gözlerini bağlamak
Yaşadığımız ev aynı zamanda öfke yuvasıydı.Bir duman gibi evin içine sinmişti öfke; patrona öfkelenirsin, veresiyeyi kesen bakkala öfkelenirsin, öfkeden kudurur küplere binersin. Bu öfke mideni bulandırır, hasta eder seni, çırpınırsın didinirsin ama bir türlü çıkar yol bulamazsın...
Reklam
Alix alayci bir ses cikardi.Dogrusu,buraya neden geldigini gercekten bilmiyordu.Belki de cocukluguyla ilgili hatirladigi bazi anilardan ya da duygulardan dolayi buradaydi.Cocukluk yillari aklindan silinmisti.Mahkemenin atadigi doktorlar,Alix'in cocukluk amnezisi denen bir hastaligi oldugunu soylemisti.Bunun ne demek oldugunu bilmesede arada sirada aklindan hayal meyal bir ani geciyordu.Cocukliguyla ilgili cok az sey hatirliyordu.Harirladigi tek sey, anne babasinin surekli kavga etdigiydi.Ikisi arasinda tartisma cikar, Alix de yatak odasindaki dolaba saklanirdi.Dolabin kapagini be gozlerini kapatir,hayatinda bagiris cagirisin ce dayagin olmadigina inandirmaya calisirdi kendini.O dolapta baska bir ailesi vardi.Oradaki hayali dunyada anne-babalar bir birini cok seviyor,kimseye bagirmiyor ve kavga etmiyordu.Hayali dunyasindaki buzdolabi yarisina kadar biralarla dolu degildi.Okuldan eve geldiginde hep masanin uzerinde kurabiyeler ve sut oluyordu.Gecen seneler boyunca bu dusunceler Alix'in aklinda gercekler kadar yer etmisti.Net olarak hatirladigi seylerden biri de onu seven hayali annesinin orgu orduguydu.
Sayfa 46
Girit yine silâha sarıldı. «Tuh!» dedim, «lanet olsun şansıma be... Şu Girit bir türlü bizi rahat bırakmayacak mı?» Yumaklarla dulları bıraktım, bir tüfek aldım, öbür başıboşlarla birleştim ve Girit yolunu tuttuk. Zorba sustu. Şimdi kumlu, sakin bir kıyının önünden geçiyorduk, dalgalar bu kıyının çevrelediği körfeze girip yayılıyor, ama
Anne-Baba ve Çocuklar “Yeni nesillere akılcı bir terbiye verme meselesi...” Snelman ile arkadaşları Finlandiya’yı uyandırmak için bütün ümitlerini buna bağlamışlardı. Gençlik meselesi Snelman’ın en sevdiği bir konu ve aynı zamanda kendisinin en hassas ve ıstırap duyduğu meselesiydi. Snelman kimi zaman gençleri yüzlerine karşı azarlıyor
Kabahat gerçlerde değil, sizdedir. Siz gençleri nasıl terbiye ederseniz, onlar da öyle yetişir. Gençlere verdiğiniz terbiye nedir? Sadece hiç!.. Anneler ev işleri ve yemek yapmakla; babalar da memuriyet, ticaret, dükkân veya fabrika işleriyle meşgul olurlar. Geceleri de geç vakitlere kadar zamanlarını kahvehane ve kulüplerde oturarak ve
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Sevdiğin bir adamla evlenirsen , yaşanan ilk yılların tadına doyum olmaz. Bu hep böyledir. Hatta , ilk yıllarda karı koca arasındaki kavgaların bile bir başka tadı olur ve kolayca tatlıya bağlanır. Hele bazı kadınlar vardır ki kocalarını ne kadar çok severlerse sevsinler yine de kavga çıkarmaya bayılırlar. Eskiden böyle birini tanıyordum. Kocasına şöyle derdi: 'seni çok sevdiğim için sana eziyet ediyorum, sakın aklına başka bir şey gelemsin sevildiğini bil.' Aşkın insana böyle şeyler yaptırdığını , insanın sevdiği kişiyi üzmekten hoşlandığını biliyor muydun ? Bunlar en çok kadınlar arasında çıkar. Hem yaparlar , hem de içlerinden 'bu kadarcık eziyete katlansın canım , sonra onu öyle sevip okşayacağım ki ' derler. Böyle kadınlar evlerinin neşe kaynağıdır! Ne namuslu, ne huzurlu, ne mutlu bir hayat!...
Zam Kira Kaza Yakıt Umut
YAĞMUR VE ÇİLİNGİR Güneşin kelimeleri yuvarlayarak konuştuğu bir Sabah. Manzara kesat. Radyoda eski bir . Şarkı eski ve tuhaf. Kedilerin hasılatı topladıkları bir çöplük. Kavga, kıyamet Şimdi fotoğraf çekilsek gözlerimiz bulutlu çıkar. Baharın en hırpani kadrosu arkamızda; Uçurtmalar, kediler ve aşk. Şimdi her fotoğrafta defolu bir kelebek uçar. Şimdi her fotoğraf bizi dışlar, Nisansız ve insansız bir sabah. Ne yapsa, anlamaz insanın dilinden yağmur. Ne yapar açamaz kilitlenen aşkları bu zavallı çilingir, Ücra günler büyük harflerle başlar. İnsan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi taşar? Bıraksak biz, belki bir fesleğen anlar. Marifetli bir şişenin dibi bizi yedi renge boyar. Tenimiz sefil. Oysa aklımız ağrır bir çocuk balkondan sarksa, ölüm pejmürde elbiseyle ayaklansa... Otobüsler suskun Yüzümüz gaste kağıdından bu sabah Zam, kira, kaza, yakıt, umut. Gözlerimiz denizler altında yirmi bin fersahta. Güneş kimbilir hangi uzaklarda? Kimbilir nerde şimdi o rezil, polikarya?
Bana göre, her fikir adamı objektif olmalı. Bunun ölçüsü de karşısına çıkan güzel bir görüşü, iyi bir fikri ve isabetli alternatifleri önyargısız dinlemekle mümkündür. Yoksa fikir yobazlığı dediğimiz bir durum ortaya çıkar ki o zaman kimse karşısındaki insana bir şey anlatamaz. Birileri bana hazır malzeme sunuyorsa ona teşekkür etmem gerekir. Doğru olursa alırsın, yanlış olursa atarsın. Onunla yaka paça olup, kavga etmeye gerek yoktur.
Küçük Kara Balık
Yılın en uzun gecesi, Çille Gecesi’ydi. Denizin dibinde yaşlı bir balık, çocukları ve torunları, on iki bin yavru balığı çevresine toplamış onlara masal anlatıyordu: “Bir varmış, bir yokmuş. Bir derede annesiyle birlikte yaşayan bir Küçük Kara Balık varmış. Bu dere, dağın kayalıklarından çıkar, akar gidermiş. Küçük Kara Balık ile
Sayfa 12 - Can Çocuk - Çevirmen: Haşim HüsrevşahiKitabı okudu
Reklam
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Aşk kadın
İnsanoğlunun gözü mutluluğunu görmez de hep üzüntüleri üzerinde durur. Oysa mutluluktan da yeterince payımızı aldığımızı görmek için bir an doğru düşünmek yeter. Bir ailede bütün işler yolunda giderse kocan seni sever, gözünün bebeği gibi sakınır, senden bir an bile ayrı kalmak istemezse, işte ben mutluluk diye buna derim. Hatta karı kocanın acılı
Sayfa 129 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Ev işleriyle uğraşarak haftalık belli işleri yaptığı bir ortamda büyüyen böyle genç ve güzel bir kızın zar zor edindiği süslü bir giysi giyip pazar günleri akranlarıyla kentte gezintiye çıkmadan, olsa olsa bütün önemli şenliklerde bir kerecik olsun dans etmekten, ayrıca bir kavga veya kötü bir dedikoduyla ilgili olarak çok içten gelen merakı ve
937 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.