Helios ışığını tüm gücüyle tenimizde gezdirirken, Kharitlerden doğma bir neşeyle, yanımda hırlayan, tıslayan Cerberus hizmet ediyordu bütün konuklara... Kadehlere değişik tatlarda Ambrosialar doluyor, anında tükeniyordu. Zeus’un keyfi yerinde olurdu, Hera’yı edebilseydi ikna. Hades’in gözlerinde Persephone’nin diri bedeni, Ares, Hephaistos’un
1000K da hesap oluşturuncaya kadar kitabın adı ve içeriği hakkında herhangi bir bilgim yoktu. Dönem kitaplarına merakımdan hem kitabı hem de yazarın diğer kitaplarını takibe aldım. Karşıma çıkan alıntı ve incelemeleri okudum. Sonuç olarak
Gülün Adı okumaya karar verdim.
Kendimin de katıldığı ve sonrasında kitap
555 gün olmuş o kara başlangıçtan beri. 500. yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda aklımdan bu geçmiyordu elbette. O zaman masum bir şeyler yazıp bu sıkıntılı görevi hemen bitiririm diyordum kendi kendime.Oysa o hırslı yaratık arkamdan gelip fısıldamaya başladı, bu 500. seferde de. "Aynı olabilir mi acaba? Ne güzel olur değil mi
Uzun zamandır kurgusu bu kadar iyi bir kitap okumamıştım. Her basamak o kadar sağlam ki dengesizlik hissine bir an bile kapılmıyorsunuz. Sadece basamaklarınıza tutunmanızı kolaylaştıracak nitelikte korkuluklar eklemek isterseniz ki bence istemelisiniz bu kitaptan önce sevgili GEORGE ORWELL ‘ın 1984’ünü okumalısınız-çünkü o zaman 1Q84 ün hem 1984 e
Füruzan’a merhaba. Yazarın ilk kitabıymış. İlk başlarda bir kavram karmaşası, sanıyorum okuyamayacağım sonra anlıyorum tarzını, güzelliğini. O düz yazan biri değil. Kitapta 12 öykü var, gözyaşına sebep olacak acılar, trajediler var. İç sesler farklı farklı kişilerin, zaman bir sarmal olabiliyor ileri geri. Kadınlar var; ağa karısı, vali kızı, göçmen, kocası ölmüş, evlat gömmüş, hizmetçi verilmiş, yatılı okumuş, ezilmiş… nefes almış ama yaşamamış kadınların öyküleri.. En çok etkilendiklerim haraç ve Edirne’nin köprüleri oldu. İyi ki yazmışsın Füruzan.
Parasız YatılıFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 20193,664 okunma
TOTEMLERİMİZ
İncelemeye başlarken isterseniz Freud'un ''Totem ve Tabu'' hakkında fikirlerini ve bu kavramların kökeni hakkında bilimsel verileri esas alarak değerlendirdiklerini masaya yatırmak yerine,evvela kelimelerin halk nazarında değerleri,ritüelleri ve yaygın olarak yanlış tanımları hakkında bilgi sahibi olalım,ardından konuyu Freud ve bilim
Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar kitabının başkarakterinin isminden hiç söz edilememiş ve onu Yeraltı Adamı olarak ifade edilmiştir. Yeraltı Adamı 40 yaşında, memur ve karaciğer rahatsızlığı olan bir tip olarak tanımlanıyor.
Yeraltı Adamı; kötü, karamsar bir ruh haline sahip olmasının yanında insanlarından tiksinen ve insanları her anlamda
Sisifos'u incelemeye nasıl başlanır, zor bir karar. O zaman kemerleri bağlayın! Sizi etrafından dolaştırayım.
"Hayat tekrarların tekrarlarının tekrarlarından oluşur" diye über muhteşem bir söz vardır, insanoğlunun bu dünyada sayılı olan günleri çoğu zaman birbirinin tekrarı değil midir? Hatta birçok insanın hayatı bile birbirinin
Orhan Seyfi Orhon, Beş Hececi'lerin ağabeyi.
Kendimi bildim bileli şiir okumayı, şiir ile haşır neşir olmayı çok sevdim. Hele okuduğum şiir de hece ölçüsü ile yazılmış, arı bir Türkçe kullanılmış, lirizmin coşkusu ile bezenmiş ise... Ve Orhan Seyfi, bunu noksansız yapıyor, yapıyor diyorum zira dizeler hala diri hala canlı.
Kitap toplamda
Herhangi bir eserde intihar konusunu anlatmak, okura hissettirebilmek her zaman için zor olan bir anlatımdır. İntiharın somut gerçekliğinin tasviri bir yana, intihar sürecinde bir insanın içinde bulunmuş olduğu zihinsel bunalımlar ve mantıksızlıkların resmedilmesi her zaman için en zor olan anlatımlardan biridir. Birçok eser, birçok felsefi metin
Kitap, meczupluk dairesinde dolaşan bir kalemin ucundan dökülen kısa öykülerden ibaret. Huzur ve dehşet iç içe. Neyse, bunlar mühim değil.
Düşünen bir zihnin itici gücü elbette arayıştır. Peki ya arayış, kendi başına bir çıkış noktası mıdır?
Arayış kendi zeminini, sebep-sonuç ilişkisi bağlamında tayin eder. Kaybetmek bir sebeptir mesela.
Nietzsche’nin felsefesinin genel eğilimi çağının değerlerine karşı çıkıştır. Özellikle bu yönüyle #nietzsche bana göre mutlaka okunması gereken düşünürlerden biri. Ayrıca eserlerinin edebi nitelikte olması da keyifli bir okuma sunuyor. Zaten günümüzde en çok okunan düşünürlerden biri lakin çok da yanlış anlaşılıyor. Bunun en temel nedeni zaman
Yer yüzünde var olan her şey, varyasyona uğrar . Buna canlı yaşamından tutunda canlı yaşamını doğrudan veya dolaylı yoldan etkileyen kültürel ya da fizyolojik her şey dahildir. Bu durumu kültür bazında değerlendirecek olursak, geçmişte varlık veya düşünceleri sembolize eden kavramların zamanla değişime uğradığını, anlam bakımından her ne kadar
Bir doktora tezi daha... Ceditçiliğin yalnızca İdil-Ural'da var olduğunu zanneden bizlere, Kırgız Türkleri arasında Cedidizm'in nasıl ve kimler tarafından yayıldığını anlatmaktadır. Anlatımdaki sadelik ve düzenli olay örgüsü sayesinde bozkırlardaki Cedidizm'i anlamak oldukça basit bir hale gelmiştir. Yalnızca küçük bir kavram karmaşası söz konusudur ki o da; Kırgız Türklerinin nasıl bir toplum olduğudur. Buna göre "göçebe, göçmen, yarı göçebe" kavramları kullanılmıştır. Burada aslında "konar-göçer" demenin gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, bu konuda Sayın Ebubekir Güngör hocaya soru sorduğumda geri dönüş yapması çok ince bir davranıştı. Hem bu güzel kitap için hem de hocanın nezaketi için teşekkür ediyorum. İlgilenenlere iyi okumalar...
Bozkırda Bir CeditçiEbubekir Güngör · IQ Kültür Sanat Yayıncılık · 201310 okunma