Ne hissettiğimi aktarabilmek için günlerdir bekliyorum fakat tam olarak o duyguları size yansıtabileceğim kelimeleri maalesef bir araya getiremiyorum. Kırmızı Saçlı Kadın yaklaşık 4-5 yıldır kitaplığımda beklerken bir gün aniden aldım elime ve okumaya başladım. İlk 100 sayfayı okurken sancı çektim adeta ilerleyebilmek adına çünkü çok yavaştı, bir türlü akmadı. Fakat son 50 sayfada beni benden alan kısımlar, hayatına şahit olduğumuz Cem ve kırmızı saçlı kadın arasındaki bağın anlatılışı, iki destan üzerinden ilerlenmiş olayın böylesine güzel yansıtılması.. Kitabın kapağındaki fotoğraf son sayfalarda öyle anlam kazandı ki gözümde, kitabın son sayfasını okuduktan sonra öylece kalakaldım. Orhan Pamuk’u Masumiyet Müzesi’ni yarıladığımı saymazsak ilk kez okudum ve dili, kurgusu muazzam bir yazar. Kırmızı Saçlı Kadın’ı sindirdikçe daha çok seviyorum ve bu eseri okuduğum için inanılmaz mutlu hissediyorum.